la, “gerçek zamanlı” işlem talebinin dile geldiği görülmektedir. Bunun pra- tikteki anlamı ise, Colorado Springs'- deki Amerika Birleşik Devletleri Ha- va Kuvvetleri'nin uzay kumanda mer- kezlerindeki komutanının, bir saldırı esnasında, yer yuvarlağının öbür yü- zündeki kıtalararası füzelerin daha ateşlenme anında nereden uçuşa geç- tiklerini, hangi uçuş yörüngesini izle- yeceklerini ve muhtemelen nereye çar- pacaklarını bilmesidir. Endişe Verici Bir Düşünce: 255 Defa Yanlış Alarm Saldırıya geçen kıtalararası füzele- re lazer ve parçacık ışınları gönderil- mesi gibi savunma önlemlerinin ta- mamlanması için buna özgü algorit- maların, yani bilgisayar diline geçiril- miş özel kuruluşların geliştirilmesi ge- rekir. Bu konuda Pentagon, bilgisa- yarların geliştirilmesi çalışmalarına katılan firmalara ve üniversitelere yeni bilgisayar dili olan ADA'nın kullanı- mını şart koşmaktadır. Ünlü PAS- CAL diliyle benzerlik gösteren ADA, 1975-1980 yılları arasında, Avrupa fir- malarının ve Federal Almanya üniver- sitelerinin (Karlsruhe ve Münih) de katkılarıyla, Birleşik Devletler Savun- ma Bakanlığı'nın talimatı uyarıncı yerleştirilmiştir. ADA, silahlı kuvvet- ler bünyesindeki farklı birliklerinin, örneğin Hava ve Deniz Kuvvetleri'- nin, kullandıkları pek çok bilgisayar programının birleştirilmesine katkıda bulunacaktı. Pentagon, program ve yazılımın standartlaştırılması yoluyla, bilgisayarların da birbirlerine uygun- luğunu elde etmek istiyordu. Bu konuda askerler, fazla yüklen- miş ve harap olmaya yüz tutan büyük sistemlere ilişkin olarak geçirdikleri deneyimleri değerlendirmeye çalış- maktadır. Çünkü bu sistemlerde arı- zalar her zaman ortaya çıkmaktadır. Birleşmiş Devletler Barış Hareketi'ne yakınlık duyan Muclear Time adlı der- ginin edindiği bilgilere göre, Kuzey Atlantik Savunma Sistemi"nin (NO- RAD) sensorlarına ait elektronik öl- çümler, 1983 yılında 255 defa bir Sov- yet füze saldırısının imkân dahilinde olduğuna işaret etmiştir. Buna benzer bir duruma, gene NA- TO tarafından kullanılan ve Ameri- ka Birleşik Devletleri'nin tüm dünya- da yaygın olarak Askeri Kumando ve Yönetim Sistemi'nde de (“WWMD- CCS”) tanık olunmuştur. Sistemi ha- 10 Temmuz 1984'te Kaliforniya'da kıtalararası füze Minuteman'la gerçekleştirilen bir deney (1); füze infraruj duyargaları tarafından tespit ediliyor (2); füze yerden 160 km, yükseklikte tahrip ediliyor (3): ve 4.5 m. çapında bir patlamaya yolaçıyor. Commodore rekete geçiren (başka şeylerin yanısı- ra keşif verilerini bir sonrakilere ile- ten) bu programda, zaman içinde ev- rilerek gelişen bir kod temel alınmış- tır. Bu kod, birçok programlama di- linde yapılmış olup 17 milyon prog- ram satırı içerir. Programcılar bu ola- Banüstü karışıklığa kendi aralarında “Dikenli Tel Örgüsü” adını takmış- lar ve herhalde bunu yaparken bu ifa- denin yüklü olduğu askeri anlama göndermede bulunmak istememişler- dir. Berlinli bilgisayar bilimcileri Rein- hard Kail ve Menuela Reisin'in bildir- diklerine göre, bileşim (informatik) uzmanları, her bin satır başına bir yanlış düşeceği varsaymaktadırlar. Bu oranın olağanüstü kritik askeri prog- ramlarda ne dereceye kadar geçerli ol- duğu ise bilinmemektedir. Kendisin- den çıkan verilerin bugün bir atom sa- vaşını başlatabileceği bir sistemin ha- ta yapma olasılığı karşısında insanı ür- kütücü bir duygu kavrıyor. Buna rağmen, bilişim profesörü Jörg Siekmann'ın da, önde gelen do- Ba bilimcilerinin atom savaşına karşı 1984 yılının Mayıs ayı başlarında Göt- tingen'de düzenledikleri kongrede, be- lirttiği gibi savaş konusunda nihai ka- rar sahibi teknolojiye dönüşmüş du- rumdadır. Sorunlar “*“Yapay Zekâ”' ile Çözülebilir mi? ” Şu anda tartışma konusu yapılan bir füze savunma sisteminde, işleme tâbi tutulması gereken veri yığınları, bilinen ölçüleri çok büyük oranda aş- maktadır. O nedenle, yeni projeler bu konuya büyük bir ağırlık vermektedir. Askerler bilgi taşkınından tek çıkış yo- lunu, uyduların ve Savaş Yönetimi is- tasyonlarının otomatikleştirilmesinde görmektedirler. Somut olarak ifade edilirse, bunun anlamı, örneğin, sen- sorlar yerde bir patlamayı ya da fü- zenin hareketine işaret eden bir alev kümesini saptadıktan sonra, uydunun insan etkisi olmaksızın ve yer istasyo- nu ile bağlantı kurmaksızın konumu- nu değiştirmesi demektir. Uzaydaki bilgisayar sisteminin depolanmış bil- giye el atarak kendi sorumluluğunda belirli görevleri üstlenmesi gerekmek- tedir. Bunun ardında yatan düşünce, pek çok yerde sözü edilen “uzman sistem- ler”dir; bunlar, araştırmacılar tarafın- İ EEREEEEEER 65