mektedir. Bu ders, birlikte çalışma is- teğini ve dayanıklılığı geliştirmeli, öğ- rencinin kendi yaptığı işten sevinç duymasını, bağımsızlığını, özeleştiri ve sorumluluk bilincini güçlendirmeli- dir.” Eğer bilgi-işlem dersi bütün bunla- rı sağlayabiliyorsa o zaman başka her- hangi bir derse gerek kalır mı acaba? Sendikalar da bilgisayarlarla ilgili ken- dilerine özgü düşüncelerini açığa vur- muşlardır. Bunlara göre “Okulda bi- lişim teknolojisi eğitimi yeni bilişim teknolojilerden yararlanarak kişilerin toplum içinde siyasette ve iktisatta bir- likte karar vermeye ve katılıma alıştı- rılmalarına hizmet etmelidir.” Ama böylece dershanelerdeki öğretmen okulu öğrencilerinin azlığından dola- yı artık kendilerine pek fazla iş düş- meyecek olan yüksek okul pedagog- ları işlerinden olmasınlar diye de “kit- le iletişim araçlarına ilişkin eleştirel eğitimin bütünleştirilmesi” sendika- larca önerilmektedir. Yeğenim Volker'i kendi bilgisaya- rı ile gözümün önüne getiriyorum da... Onun ve aynı zamanda ana-ba- kasının da yeni öğretim planlarına iliş- kin metni anlama konusunda muhte- melen güçlüklerle karşılaşacaklarını düşünüyorum. Peki arna erkek ve kız öğrenciler bilgisayar dersinde gerçekten ne öğ- renmelidirler? Konunun acemileri ta- rafından düşünüldüğünün tersine, Al- man okullarında bilgisayar eğitiminin hemen hemen yirmi yıllık bir gelene- ği vardır. Buşzün binlerce lise mezunu- nu teknik üniversitelere yönelten bil- gisayar ilgisinin tutuşturduğu ateş uzun bir süre az-çok resmi çalışma gruplarında ve diğer etkinliklerde için için yanmıştı. Özellikle liselerdeki amatör ruhlu öğretmenler, en sevgili öğrencilerini biraraya topluyorlar ve onların bilgileri işleyen otomatların özelliklerini ve inceliklerini kavrama- larını sağlamaya çalışıyorlardı. Konu büyük bir coşku ile ele alınıyordu, ma- li kaynakların bulunmayışı ise kural- dandı. Amirlerin ve meslektaşların konuya duydukları yakınlık sınırlıy- dı, aynı sınırlılık öğrencilerin katılımı bakımınıdan da sözkonusuydu. Kısa süreli bir saman alevinden sonra sap ile saman birbirinden ayrılmış oldu. Bu az savıda kişiden oluşan kapalı topluluklarda yapılanlara gelince bun- lar bütünüyle bilgi-işlem öğrenimine bilimsel biür hazırlık oluşturmaya yö- 14 DENİZ BİLGİN nelikti. Bu uğraş tıpkı bir müzik öğ- retmeninin olağanüstü yetenekli vir- tüöz öğrencilere verdiği özel dersler kadar dışlayıcıydı ve öyle olmaya da devam ediyorlar. Bunun temel bilgi- sayar eğitimiyle ya da “Genel Bilişim”” ile hiçbir ilgisi yoktu ve yoktur. Elbette bilgisayar sahnelerinin genç yıldızları, kitle iletişim araçlarının manşetlerine geçenler, dünya çapında genç araştırmacıların katıldıkları ya- rışmaları kazananlar ve kendilerine soy metalden disketler sunulmuş olan şaşaalı öğrenciler bu grupların içinden çıkmıştır. Ama bunların sayısı saç tu- valeti konusunda dünya şampiyonlu- ğunu kazanmış olan gençlerden daha fazla değildir. Bu yüzden bunların varlığı eğitim politikasında temel ba- zi karışıklıklara yolaçmıştır. Tabil ki genç insanların büyük bir çoğunluğu için araştırma ve geliştir- meye yönelik parlak bir kariyerden büsbütün başka şeyler de vardır. Eğer okul eğitiminin görevi doğal ve teknik çevnemizdeki olguları mesleki yarar- lardan bağımsız olarak aydınlatmak ise o zaman gençlerin bilgisayar ko- nusunda bilgilendirilmesi de hiç kuş- 'kusuz okulun görevleri arasına girer. Yeni bilişim tekniğinin kullanımı yal- nızca. mesleklerle sınırlı olmadığından Commodore günlük yaşamın biçimlendirilmesini ve dinlenme etkinliklerini de (önceleri her ikisine birden “boş zaman”' deniyor- du) kapsadığından bütün öğrenciler için bilgisayar dersi gerekli bir dal ol- muştur. Bu nedenle bilgisayar dersinin bir bölümü ilk öğretime, bir bölümü de orta öğretime dağıtılmalıdır. Bu derste öğrenciler bakımından varılmak istenen hedef iki noktada özetlenebilir: — İşlevleri açıklamak ve değerlen- dirmek; — İşleyişi göstermek ve tanıtmak. O halde burada bir bilişsel (cogni- tiv ile “Yetiştirme” olarak da etiket- lendirilebilir bu) bir eleştirel bileşen (buna “Eğitim”' adı verilebilir) sözko- nusudur. Ancak her ikisi birden “Bil- gisayar Temel Eğitimi'”'ni meydana getirir. Bilgi-İşlem tekniği ile ilgili her eğitimden önce insan tabii ki ilkin bu bilgilerden nasıl yararlanacağını öğ- renmek zorundadır. Bu tür bir eğitim hiçbir ön-bilgiye ve hiçbir uzmanlık alanına bağlı değildir. İlkokuldan iti- baren başlatılması mümkün daha doğrusu zorunludur. Bütün ilkokul pedagoğları da bu görüşü paylaşmak- tadırlar. Teknik bilgilere ilişkin temel eğitim ise ilkokulu izleyen yıllarda ya-