ii Tefrika: 33 Nesep Zincirinin halkaları Asil Kureyş halkının günlük hayatına ait bütün merasim ©- nun evinde yapılıyordu. İzdivaç- ları orada akdetmek âdeti de böy- lece yerleşti. Halledilecek bir me- sele, kurulacak bir meclis, veri- lecek bir karar olunca Kuseyye'- evinde tolanılıyor, sefere Ççı- nin kılacağı zaman kabileye bayrak verme merasimi orada yapılıyor- du. Harpte bayrak taşıma şerefi daima Kuseyye evlâtlarından biri- ne aitti. Kuseyye'nin evine «Dar - ün-Nedve» ismi verildi. meclis oda- sının kapılarından biri Kâbenin bulunduğu meydana açılıyordu. Kureyş halkı işlerini bu meyanda görüyordu. Kuseyye neslinden ol- mayan hiç kimse «Dar-ün-Nedve»- . ye giremez, kırk yaşına basmamış olanlar da Man iştirak ede- mezdi. Kuseyye, nüfuz dairesini çok ge- nişletti, dini ve medeni bütün vâzi- fe ve salâhiyetleri kendi elinde top- ladı: — Mâbede nezaret ve Kâbe anahtarlarının muhafazası işi... 2 — Kuyuları idare ve bilhassa Hacce gelenlerin içeceği suları da- gıtma işi... 3 -— Hacce gelenlere yiyecek da- ğıtma işi... Dâr-ün-Nedve», yani Ada- let Meclisinde reislik işi... 5 — Harbde bayrak taşımak, ya- hut bayrak taşıyacakları tâyin et- mek, sulhta da İV i ve sa- lonunda bulundurmak i 6 — Harbde askere Melle işi. Bu alti iş, devlet reisi makamın- daki şehir ve kabile hâkiminin baş- lıca şeref vazifelerindendi. Hac zamanında su, uzaktan, Hi- râ dağının bir vâdisinden getirili- yordu, Nakil vasıtaları kıl tulum- lardı. Bu tulumlar develerin sırtı- na yükletilir, su, Kâbe yakınların- da bir sarnıçcta muhafaza olunurdu. — suyun içine bal da karıştırırdı. 4 , Hacce gelenlere yiyecek temini işi de büyük bir dâva... Yiyecekle- safirin müstahak olduğu hürmete şayan kabul ediniz! Onları Hacj ol AL tâbiri, milletlerin dilinde en cok kullanılanlardan biri- dir. Tasavvufta hal, ilâhi bir mev- hibe olarak kalbe inen keyfiyettir. Sevinç, hüzün, sıkıntı, ferah, şevk, heybet ve benzerleri gibi... Bunlar, kulun elinde olmıyarak ve husu- lünde kasdi bulunmıyarak, gelir, Bu noktadan hal ile makam arasın- daki fark aşikârdır. Hal, iradesiz olarak, gaib yönünden bir mevhi- be; makam ise, mücahede, riyaze, ve iradeyle kazanılan bir nimettir. Hal, gelir; makam ise kazanılır. Makam sahibi, makamında kaim ve sabit, hal sahibi de halinde değişik ve renkten renge giricidir. Zünnün, halin, daima zevale ma- ruz bulunduğuna işaret etmiştir. Bazıları ise, şimşek ışığı gibi, hal çıktığına ve halin bunun arkasında saklandığına zahip olmuşlardır. Şeyh-i Ekber, «Fütuhatvın 192 nci bahsinde: «— Hal, gelip geçici arazlara benzer, vücudu zamanından başka bekası yoktur.» pırıltılarının arkasından karanlık lir rin bedelini, Kureyşiler, gönülle- (günlerinde ve buradan ayrılacak-| m rinden ve hediye şeklinde verdik- o ları zamana kadar besleyiniz, ken) © leri gibi, hacıların kendileri de bu o dilerine yiyecek ve içecek hazır” A bedele yardım ederlerdi. Kureyş layınızb ol ğu kabilesinden iktidar sahiplerinin Kureyş, reisi Kuseyye'nin bu ta hacılara yardım etmesi işini Ku- emrini canla başla kabul etti, Her) || seyye an'aneleştirdi. Onlara şöyle yıl, Hac mevsimi yaklaştıkça, hef Bi dedi: ailenin, malından bir kısmını, Ha€ sa «— Yâ Kureyş! Siz Allahın ya- masraflarına karşılık Kuseyye'nin e kınısınız, Onun mâbedinde oturu- emrine vermesi âdet oldu. Reis| ©“ yorsunuz. Hacılar da Allahın misa- (bunlarla hacılar için yiyecek temin pi firleri ve mâbedin ziyaretçileridir. o ediyor, misafir sayılan hacıların ih ” Bu yüzden daha fazla bir itina ve ( tiyaçlarını görüyordu. Yiyecek tak himayeye lâyıktırlar. Onları, mi- osimi, Mekke ve Minâ noktalarındâ eli — Demişlerdir. de Cüneyd ise, halin ne olduğu sur| Sal aline verdiği cevapta: ba AVM «— Gaibin gizli mânalarındai| ba bir zuhurdur ki, yanıp sönen bif| Ok pırıltı gibi gelir ve cem makamı” de H I nı bildirir.» ol a Mânasına gelen iki mısra ole pi Merh muşlardır. Ve erhum Esseyyid ABDÜLHAKİM Kabz-Bast tiz ABZ ve Bast, Kalbe gelen dar) er. sal olarak, kalbin, arzulamadığ! bir işin olacağına dair endişe duğ masından... Rica ise, arzulanan bir işi dile n dala kemâlli ve terakkili derece olan kabz ve bast, salik hesabi | bir istikbal isi değil, içinde bulun” lan ân işidir. Bu fark da, iki ke