e me AH PELERİNLİŞADAM (Başı geçen sayıda) KADIN — Seni her gece tesel- liye gelen hâyalin elleri... Bak vü- cuduma!.. İste tülümü her tarafı- ma yapıştırıyorum... O değil mi- yim ben; o, o, kadın, kadınlığın mayası... Göğsümden aşağıya doğru inen büvük hattı, dizlerimi, ba- caklarımı, ayak bileklerimi görmü- yor musun?,. Dünyanın hangi ka- dınında buldun, bu çizgi ahengini?.. İşte sana o hayalin hakikatını ge- tirdim! Gel yanıma, ellerimi tut- mana müsaade ediyorum! ŞAİR — Beni muhteşem bir ya- lanla cıldırtacağına, hakiki şekline gir, bovnuzlu Şeytan!.. KADIN — Neler de söylüyor bu sersem delikanlı?.. Sana, yanıma gel ve elimi tut demiyor muyum? Elimi tuttuğun anda, temasın sir rı, tatlı bir zehir gibi kanına ka- rışacak... Gelincik renkli kanının, masmavi, mosmor, simsiyah kesil- diğini duyacaksın! Etme, delikanlı; görüyorum, beni cok beğendin... Yerinden kıpırdayamıyacak kadar beğendin. Kalbin o kadar hızlı atı- yor ki, kesilmiş bir horoz gırtlağı gibi, onun avucumda çırpındığını duyuyorum. Ensenden beline doğ- ru ürperti meltemleri geçiyor. Ya- zık sana, toy delikanlı, nekadar da hassas varatılmışsın!.. ŞAİR — Çıkın yatağımdan, gi- yinin, örtünün, gidin! KADIN — Korkma benden! Dedim va, ben senin hayalindeki kadınım... Netice saniyesinden, ga- seyan ânından sonra devam eden kadın... Kadınlık büyüsünden baş- ka hicbir şeve aklı ermeyen, kafa- sı olmavan kadın... Azametli aptal- lığı icinde dehava tas cıkaran ka- dın... Bası ağrıyan kediler, kırda 10 Yazan: Piyes: 1 Perde ——* Necip Fazıl Kısakürek | ilâçlı otları nasıl bulursa, ben de hasta sinirlerinin muhtac olduğu şeyi övle bulurum. ŞAİR — Allahım! Aradığım ka- dını, bana,“benim dilimle tarif edi- yor! KADIN Sana, kendi dilinle, kendimi tarif ediyorum! Yani se- nin daima yaptığın isi, bir kerre- cik taklit ederek... Yoksa benim ta- rif edilmeğe ne ihtivacım var?.. İş- te, bak!.. (Yatakta müthiş bir kıv- rılış, bükülüş ve bir ân sessizlik) Gözlerin, tahammülünden fazla bir elektrik cerevanı altında yanıp kül olmuş bir cift ampül... Gözlerindeki son aydınlık kırıntısiyle bak, bana bak!.. İnsan hassasiyeti bu; kapalı gözlerle, iki varmak arasındaki bir sigara kâğıdının tek mi, çift mi ol- duğunu kavrayacak kadar ince... Eğer gözlerinde, İlmin ruhu yaşı- yorsa, calış beni ölemeğe!,. ŞAİR — Boğuluyorum!.. KADIN — Boğulmuyorsun;' bey ninin en hassas ıstıran merkezine, bir damla erimiş kurşun gibi bo- şaldığımı duyuyorsun, Beyninin en hassas ıstırap merkezinde, be- nim büyük hakikatımı bütünleşti- riyorsun. Orada, benim her şeyim birleşiyor; duman saçlarım, yosun- lu gözlerim, kan veltesi dudakla- rım; belime doğru kavusmak ister- ken kalealarımda dağılan çizgile- rim, dizlerimin gölge dolu çukur- ları, en unutulmaz şarkıdan daha ahenkli bacaklarım, ben, ben... ŞAİR — Devam et, maskara ukalâ!.. Devam et de cirkinleş!.. KADIN — (Kah kah kah) Sen o aptalsın ki, kelimelerin hokkabazı, bak, kendi sanatını inkâr edecek hale ne kolav geliveriyorsun!,. Ben, mahsus, bile bile bu kadar ko- nuştum; sana kelimelerin iflâsını göstermek icin... Çirkinleşmedim, çünkü ben o kadınım ki, çirkinleş- mem!,. Şahidim de sensin,.. Keli- melerin hokkabazı, büyü “meselesi bu!.. Büyü, sessizlik ve karanlıkta ısıldar, Gel!,. ŞAİR — Gelmiyeceğim!” KADIN — Geleceksin, geliyor- Sy sun, gel!,. (Bir lâhza durak) Al şu mumu eline!.. (Bir lâhza durak) Geliyor; iste dünyanın en uysal adamı!.. Erkek değil mi; tam er- kek!.. Bir adım daha, bir adım da- ha!.. (Bir lâhza durak) Kaldır şu mumu yukarıya; aşık vücuduma yukarıdan serpilsin... Koş, gölgele- rin vücudumu daha fazla gıcıkla- masına müsaade etme!, Dur, sana birşey soracağım! Ne de güzel mıh- landın, olduğun yerde!.. Söyle, zifi- ri karanlıkta, beni parmaklarının ucu ve dudaklarının ateşile, apay- dınlık, görebilir misin? ŞAİR — Evet! KADIN — Söndür, öyleyse mu- mu! ŞAİR — Seni kaybetmekten kor- kuyorum; yanına geleyim de öy- le... KADIN Dur! Bir anda duman olup ucmamı istemiyorsan bir sa- niye dur! Ha, şöyle!,. Şimdi cevap ver! Bütün kâinat, bütün maliki- yetlerile bir tarafa, ben bir tarafa... Böyle mi, değil mi? ŞAİR — Bilmiyorum, konuşamıs yorum! Bırak beni, geleyim! KADIN -- Bir adım daha atar- san, bir rüva gibi elinden sıyrılır kacarım ŞAİR Büvücü, söyle, emir ver! Gelmek mi, kacmak mı, durmak mı, koşmak mı, söyle! KADIN —Ne gel, ne kaç, ne dur, ne kos; valnız cevap ver! Kâ- inat mı, ben mi?.. ŞAİR — Anlamıyorum bunlar» wi