Harrandg BR akşam, köp- rü üstünde bir- denbire (| Mietzsche yanımda göründü ve koluma girdi: — Bak,dedi, bü- tün bu kalabalık, ihtiyaç ve karışık” lığı ortasında içimi sevinç ve melânkoli Bu ne harrangürra, bu ne bu ne sabırsızlık, bu ne sarıyör : didişme, yaşama aşi ve sarhoşluğu! Ergeç, bu yaşam tüsü çıkaran insanların yaş sineizlik çökec Herbirinin arkasında, karanlık bir yol arkadaşı gibi, kendi ölümünün gölgesi yürüyor. Batmağa mahküm © İmage dolu bir gemi kal- cağı zaman da böyledir: Onların ir nem her zamandan fazla söy- lenecek sözleri vardır, fakat bütün İni I, İş ve hedef: KAHRAMAN KİMDİR? Kâzım Nami Duru Müslüman adlı (Nurullah Ataç), (Büyük Doğu) da Tevfik Fikret için söylenenlere öf- kelenmiş! Atıp gey Tevekkeli «öfke bal- an tatlıdır» dememişler. çil Nurullah Ataç bana çatıyor. bir hak görüyor. Bu iğnelemelerden zevk alıyor; çünkü kendisinde bir « aşağılık Hüseyin Cahit gibi Tevfik Fikret'i de görür. na bir marş yazmasını söyler. Bundan baş- ka Tevfik Fikret, Meşrutiyetin ilâniyle beraber, rahmetli Hüseyin Kâzım, Hüseyin Cahit'le birlikte (Tanin) i çıkarmağa girişir; fakat çar- çabuk Uzun söyliyebilseydim, görüş noktam daha ring delillerle de akika lid Fikret'ten yüz kere, bin kere yüksek e dene ölülerina bile bakılmadığını gö- rüyorum; ve kalkılıyor da bize yalnız bir şiir değil, bir mükemmel insanı, bir büyük yatansever diye yıllar yılı Tevfik Fikret öne ar değil, ger- çek kahramanların kim olduğunu öğretmek zamanı gelmiştir. edi bu gin arkasında okyanos ve onun boş sessizliği bekler - aç ve nel şey değildir veya pek az şeydir ve ancak yakın istikbal her şeydir : Bü- tün bu acele, bu telâş, bu dey lar, bu birbirini itip ka mürme ihtiyacı ondandır. rinikei — yl barada öne geçmek is olan bu tek şeyin insanlar üzerinde tesiri yoktur ve onlar ölümün kar- deşliğini duymaktan çok kisi Ben insanların ölüm fikrini reddet- melerinden ve yaşama fikrini ondan yüz defa daha fazla düşünülmeğe lâyık görmelerinden çok memnu- um (Ze gai savoir - s. 223). — Bunlar ölümü unutuyorlar mı, ölmeyeceklerini mi sanıyorlar ? Yirmi beş yıllık dostum Nieiz- sche, yüzünde satıh nefretini belli pia bir kasılışla sözümdeki sade- liğin dibine daldı. Daha ME yürü. ya arada bir duruyor, dilinin ucu- gelen cev: — a eğe dediği için Slim yürüyor Kine “— yn edi, lll galiba, li Çünkü şuurlarının her noktası hayatın li altındadır ve o, düşmanının ME İş eğ bile tahammül e or — Bütün iğ ileri ölecek- lerini pek ivi bildikleri halde, ölme- yecekmiş gibi yopmalamN a A sırrını bana söylemedin. Ölüm za- ferinin mutlak şuuru kü önün- en nasıl kaçıyor ? Bu kaçışta per vafebini m ye düşüren bir görmüyor m İnsana ebedilik tavrını veren & de bu değil mi? — Gözlerini. ie ve kendi içi- n en dibine in! Oradı bir ölmez- lik sezgisi bulacaksın. — Kuruntu. — Bütün see ike miri olunca rem kuruntu ü bütün pl iie 3 öl ez İhtiyacı müşterek. Bu esi boşuna mıdır ? — . olmayan hiçbir şeyi ogs , Gıda, şehvet, sevgi, bilgi di nat, insan ne istemişse, o erim İnsanın istedikleri arasında yerde, kendi kendine söylendi : — Ah, >. le ciddiye almak! tüsilari bu ne türlü şekil- lerde Miele amal Bunlar hep aynı fikirler,aynı muayene şekilleri... Ve bir eriğin e bir zaaf ânında kaymaz da, bunları hayat mihakine va hedik şaşkınlık olduğu- 25 —— S urra Sonra bana döndü: — Bununla beraber mantık se- ninledir. — Ve sezgi. — Herşey. Benim bütün zındık tefekkürüm senin bir sualinle 2 see labilir. Fakat sen zannediyor un ki ben paran dışında Şök ? . Bende ona söyliyo- rum. — İçimdeki acılık, inkârın beni gehirlemesidir. Sizler gibi düşünmeyi ço e Ka vi eder misin ki zamanın adamını köpekleştiren bu inkârdır ? 4'nın ölümünden son- ra ia bir mağa: gesini gösterdiler, - koskoca korkunç bir gölge. «Tanrı» ölmüştü akat, e bu ai arda onun gölgeli göüümülnü — Bu gölgeye al için bedbaht bir çi ve dostlarını da bed- baht ettin, Miefzsche. Eğer sen bu- na rağmen benim için aziz oldunsa... nkârını yaz ruh işkence leriyle Oöded ve e mbelerimin ai yediği e içindir. Şenin inkârı manın yolunu açtı. Sen pig etmeseydin biz inanmaya- cakt evap vermedi. Kaybolmuştu. Onun hc çok v ihtiyar mağ adam, a çarparak - hiç ölm yesekmiş. gibi bir ebedilik miz siyle - vapura koşuyordu. ae göziyle her hafta bir ve hedef: Günl Doğu) fotoğrafcısı z sr «Şehrin bir kısmı pudralanırken bir kısmı böyle donsuz bırakılmaktadır.