bu kitapları elekten geçirip yanlışlarını düzelt- tiğimizi farzedelim, Dâva hallolunmuş, hattâ tetkik edip bize öğretmeğe lüzum görmediği Türk edebiyatı ve tarihi müstesna, mektep kitaplarındaki ana ek piyes (adapte) eder gibi, ustaca nakletmekten başka ne iş işinde, bütün bir hakikatler tablosundan sin- dirilmiş, bir de bütün bir mizaç yetler havası kurmakta... ve hâssasi- dâvanın müşehhas çıkar yolları: Asla işi kitapçı elinde bırakmadan “dev- lekesi. Her mevzuda büyük bir müsabaka açıp üç beş eser kabul etmek... pedagocya usullerini esas tutmak... ıstılah meselesine hâkim olmak... Meselâ li biyat kitaplarında şu veya bu muharrffi, şahıs serine almamak suretile keyfi yrıca şahsi ve izlerini muallimden beklemek. lerini RE için müsabakayı tazelemek... Büt e geçmeden, ne kadar da basit olsa öm ise hâkim olnamıyacağıa mektep - kitapları dâvamız şahittti Beş numaralı e de, ahlâk ve disiplin : kâmil insan tipi bir mütefekkiri, tuzun (klor) uyla (sodyom) u gibi iki esaslı unsura ayırsak eğ görürüz : Dünya görüşü, ahlâk telâkkisi, çekirdeği insan, insan ki çekirdeği ruhtur, bu iki unsurdan ibaret... ce insan olmak hay- ğ diyeti, hiç değilse bir seziş, bir insiyak halinde bu iki ihtiyacı tesbite kâfi. Necip Fazıl KISAKÜREK Şimdi birdenbire müşahhas tablomuza dönelim. İlk mektebin ilk sınıfına girmek için asgari yaş olan 7 yaşiyle, yüksek tahsil çağın- daki 20-25 yaş arasında bulunan Türk çocu- guna bakınız! Bu çocuğun sırtındaki ahlâk baskısı, zayıflıya zayıflıya cigara kâğıdı ka- dar incelmiştir. Bilgiç tek nazar, faciayı bir hamlede çerçi eveler. Cigara boyundaki yumurcağın elâlem önünde iftiharla dudağına yerleştirdiği ciga- radan, bıyıkları terler terlemez , cebind dığı sustalı çakıya saran ahlâk zaafı üzerinde benden istemeyin | Bir milyon tane sayarsın atsız bir fikir ve ahlâk bütünü İslâmi vesika cemi e Fteple aile arasındaki ittifak bozulunca, ille dumandır yi gayemiz, eski aile tipini yenisiyle değiştirmekse, o zaman ahlâk borcunu doğ- ( Zenon ) zi Elea'lı (Zenon), bu mektebin, üzerine en fazla dikkati çeken filozofudur. (Parmeni- des) i in talebesi olan. bu filozof, Elea a Abes irca ederek isbat usulünün (diyalektik) ve (sofistik) in icatcısı ve en kıvrak mümessili odur. Ona göre, yalnız (bir) düşünülebilir. Büyüklük, hareket, mekân, hayyiz düşünül- mesi imkânsız şeylerdir. Meselâ, mahdut bir yak var olduğu farzedilse, bu, ister mez mamütenahi büyük pe olacaktır. namütenahi ve namütenahi Çünkü, namütenahi büyük, bölünebildiğinden, namütenahi sayıda parçalardan mürekkeptir. Namütenahi küçük olacaktır, çünkü gayrı mütehayyiz par- çalar, namütenahi çoğaltılsalar bile, bir hayyiz, bir bü yila dani edemezler, Birinin gibi, Katd le varış noktasını birbirinden ayıran sizgi, nok Böyle olunca, he fe, en bile olsa, namütenahidir ve varış noktası ulaşı- lamaz. Hızlı koşan (Akillos)u, ne dar evvelâ kendisini mesafenin yarısını sonsuz olarak böyle devam eder. Çizginin namütenahi bölünebilir aşması lâzımdır ki, bu olması (Akillos) için aşılmaz bir mânidir. Siz okun uçtuğunu sanırsınız. Fakat, onun $ KÜTÜPHANE ANKARA Baff f&fekkür zinciri | rudan doğruya (rejim) mektep yükle Yine Maarif Meselemiz ismini ki (disiplin ) ini tat- cemiyetin köklerinde mevcut müsbet ah- yeti Maarif cihazında, sonra bütün makanir- mada buluyor. den, mektepten, sinemadan, gazete- ten, şundan, bundan ayrı tesirler altinda kalan perişan Türk çocuğuna aciyalım Maarif cihazımıza düşen en acele borç- lardan biri, bütün bu alâkaları hesap edip mekteplere mahsus kocaman bir ahlâk ve "disiplin nizamnamesi mur etmek, bu su kisini hesini tamamlamıya ve düzeltmiye doğru ilk adıninı atmaktı. Nerede ??? Bunun için de maarif cihazımın, Şark ve Garp mahsubu içinde bir ahlâk'telâkkisine varması şarttı. Nasıl ??2? H.M. Kafalıoğlu EŞ LE hedefine varması için, mekânda bir takım noktalar silsilesi aşması lâzımdır; böyle olun- irbiri i sıra bu farklı arşa lâzımdır; şu balde, her hi bir ânda, mekânın bir noktasını işgal mi. sükünet halinde olmak demektir; öyle ise ok sükünette duruyor ve hareketi bir görünüş- ten ei mi değildir. eğer varsa, hi t ancak me- böyle biteviye gidecektir. her bakımdan imkânsızdır. Ve mânasız söylemeği göze alarak hareke ma bahsedile- bilir, Onca, var olan tek şey varlıktır ve bu varlık değişmez ve (Zenon) meşhur “Gor rgiyas) ın hocasıdır. (Sokrat) i ise, işte (Sofist) lerin koğabonularını dan (Gorgiyas) ın şiddetli muhalifi... (Zenon) meşhur bir mantıkçıdır. Mantık, bir takım hakikat nisbet oyunl, yanlış âlet edilişleriyle (Sofist) lerin eseridir denilebilir. (Sofist) ler lardır. Mnntıkçıların fikri esasları şu cümle- ei etmiş bulunuyordu : «Ebedi mevcuttan mâda ber şey Böylece bir tarafı hakikat hissini veren bir mantıkla birçok şeyi redde giden felsefi mizaç bilhassa (Zenon) da teşahhus “etmiş 2