© DALKAVUKLUK.... Bugün, fertlerin, maddi ve mane- vi bütün iş ve menfaat sahalarında, büyükleriyle münase- betini düzenleyen ve neticeyi sağlayan biricik tılsım... Manzara şudur: Bütün cemiyet, bir miknatıs kutbu üze- rinde birbirinin eteğine yapışmış demir parçaları gibi, en küçüğünden en büyüğüne doğru birbirinin dalkavuğu va- ziyetinde... Çünkü: ortada fani ve mahküm şahıslar kadrosunu aşan bir hüküm, bir iman ve mefküre ölçüsü © kalmayınca, muvaffakıyetin tek sırrı, kuvvetlinin nefsani- yetini kabartmak san'atından ibaret Gö İLTİMAS... Dalkavukluk, küçükten büyüğe doğru bir korunma tedbiri ise, buda büyükten küçüğe doğru, ferdin bütün kıymet ölçüsünü, hatır, gönül ve hoşa gitme değe- rine bağlayan bir koruma tedbiridir. Manzara: Dişi ve başı ağrıyanlar için ( Aspirin)den fazla el atılan ilâç... ünkü: Birinci “çünkü, nün mukabil kutbu. , O HIRSIZLIK... Hak ödemek ve hakkı ödenmek vaziye- t#inde herkesle herkes arasında; sırtında içtimai bir ema- net taşıyan herkesle emanette pay sahibi herkes arasında; evde babayla evlât, müessesede idareyle memur, dükkânda satıcı ile müşteri arasında korkunç menfaat pususu... Manzara: İkinci dünya harbinden sonra, cemiyet gövde- sinde, irinli kandilini asmadığı tek hüceyre bırakmamış bir cüzam indifaı... Çünkü: Bütün ruh, vicdan ve korku müeyyidelerinin üstünde topyekün çökmeğe ve yıkılmağa başladığı yekün hattı çığrındayız. © RÜŞVET... Hırsızlığın en korkunç şubesi... Şahıslar- da temerküz eden manevi haklandırma iktidarının, hak- ka zıt olarak menfaat karşılığı satılması. Manzara: Rüşvet kişesi önünde, Eminönü meydanındaki tramvay bekleme mezbahasından fazla kalabalık... Çünkü: Haktan sıyrılan korku, insanlardan ve bütün insani tertiplerden de sıyrılmış; ve menfi hâlisiyetini, su içmek ve ekmek yemek derecesindeki tabiiliğe çıkarmıştır. FUHŞ... Bir kadın ve bir erkek arasında, Allah aşkı wAllah bağıyle sımsıkı kementli olarak birbirini sevmek ve birbirinin olmak gibi en aziz, en kutsi ve en mahrem aidiyete vesile teşkil eden hâdisenin, herkesle * herkes arasında umumi ve hayvani bir iştirak ifade etmesi... Manzara: Tek koğuş çerçevesinde, hem de elektirikler açık olarak bütün cemiyete şamil bir “mumsöndü,, âlemi. Çünkü: artık ruhlar hiçbir mukaddese yataklık edemi- yecek kadar pörsümüştür. © İÇKİ... Uyuşmak, kamaşmak, görmemek. duymamak, bilmemek, düşünmemek, kendi kendisini kaybetmek, yok olmak ihtiyaciyle şuur ve muvazenenin zehir içmesi... Man- zara: Gündelik su istihlâkini aşan rakı sarfiyatı... Çün- kü: Vecd ve nim zehirde arıyacak nisbette ruhumuz boş bırakılmıştır. & CİNAYET... Allahın en haşmetli binası insanın, in- sanlar arasında, insan eliyle ve her türlü kanun ve kaide dışı yıkılması... Manzara: Kestane fişekleri halinde birbi- rinden ateş alarak giden ve şehirleri, kasabaları ve köy” leri tabanca sesleriyle fıkırdatan vak'alar... Çünkü: Fert- ler en küçük hınç ve teessürlerini, Allahın ve kulların kanunlarına havale ettirecek bütün emniyetlerden boşan- mış ve münferit ihtilâller yaşamaya başlamişlardır. . KUMAR... Hırsızlık fiilinin ve birbirini talan etme hırsının, herkesçe makbul, herkesçe muteber ve bir ilim ve edeni £ terlibine bağlanmış aleni şekli... Manzara: İskambil kâğıtlarının (Birli) leri ve kıralları etrafında, yeryüzünü idare eden vahitlerden ve kıral fikirlerden çok daha fazla alâka, bilgi ve sadakat... Çünkü: Müsbet in- san iş ve emeğinin tatlı alın terine karışık bütün verim değeri ahmaklara bırakılmıştır. e mi HİLE... Doğruluktan korkuyoruz! Ayrıca YA- « Hakikattan korkuyoruz! Ayrıca RİYA... Samimi- se korkuyoruz! ie NEFRET... Aşktan korkuyoruz” Ayrıca İNKÂR... İmândan korkuyoruz! Ayrıca ŞÜPHE. İtimattan klanı? Ayrıca İSTİHZA... Ciddiyetten kor- kuyoruz! Ayrıca KARGAŞALIK... Nizamdan korkuyoruz! İdeolocya Örgüsü — BUYUK DOĞU 1001 Çerçeviden Bir alay doktorunu, NN ye yağmur ei bak! m odunun çekisini, İster fukaranın çekişini düşün / Bugün Uludağ'ın tepesinde Keyf için ayağı kayanlar. Karlı kaldırımlarda çıban gibi Yalınayakların izleri var / Karları örtünen yeşil buğdaylar, manzarası bulabilir misiniz? iken temizler gibi - saatlerce Çeneleri açlığı besteliyen eni Geberttıniz benil.. Yakası açılmadık dözülerihiii nde, «A» gurubü adiyle birak serginizi «Ç» gurubu diye kapayacağım / Fahri ERDİNÇ köyün bütün kanını kenelere içirmekteyken, babası da, indiği ve tam 50dira kazandığı şehirden yine tam 50 liralık rakı satın almış, palaspareler içinde, körkütük ve mesut, köyüne dönmektedir. çmiş zaman içinde, kalbur saman içinde, saffet ve ismet örneği Anadolu köylüsünün u günkü ruh ve madde şartlarını en gerçek ifade kesafetine . kavuşmuş görmek isteyene alay doktorunun müşahedesi yeter ! Necip Fazıl KISAKÜREK BU HAL lam ölmek üzere bir hastaya çağırıyorlar. Doktor, DME hastanın yanıbaşına çömelir çömelmez ne saya bir ihmâl, £ e! r çoğalıyor; ve üç beş Li ilâç haysiyetine rağmen umumi bir zehir- lenme levhası doğuracak nisbette e A I nebat ii hayvan olsa, ie aldığı gizli bir ü uh madde hayatımda, topyekün varlık şuur ve mefküresi zıddına, bundan daha keskin bir gaflet Mide yoliyle üç-beş dirhemlik ilâç a tatbik edebilmek için - affedersiniz, helâ üskürtmeleri yapın doktor, biraz sonra meselâ öküzü mevcut bilmem kaç ölçek buğdayımı satmak üzere