AMERİKADA MAARİF İŞİ Prof. H.H. Üstün kabiliyetli çocukları ara- mak ve bulmak hususunda Amerikan öğretmenleri ötedenberi alâkalıdırlar. Kabiliyetli çocuklar, demokrasya pi- lânının en büyük hedefidir. Müstak- bel neslin başları, bunların içinden yetişecektir. Harikulâde bir zekâya sahip bir çocuk, daima kolay ayırd edilmez. Sonra, fevkalâde kabiliyetine mahreç bulunmıyacak olursa, evvelden ha- zırlanmış mektep vazifeleriyle zekâsı yaramazlık ve tembelliğe meyleder. Ruhiyatçılar, herhangi bir çocuk için hazırlanmış olan denemelerin, bu grup haricinde bulunacak fevkalâde isti- datların zekâ ve kabiliyetlerini elve- rişli bir şekilde ölçebilecek bir usul olmadığını kabul etmektedirler. Eğer, hususi bir şekilde gözönün- de tutulmazsa, bu gruptaki kabiliyetli çocuğu ayırd etmek imkânsızdır. Bu teleskopu talebe imâl etmiştir Mekteplerde yapılan denemeler, ekse- riya bunların yüksek kudret ve ka- biliyetlerini tam mânasiyle ölçebile- cek mahiyette değildir, Eğer çocuk, hemen hemen bütün denemelerin is- 'tinad ettiği okuma" kabiliyetinde zaif ise, tehlike bilhassa büyüktür. Amerikan öğretmenler, doğuştan zeki ve kabiliyetli olanları, hususi denemelerinde gösterdiği gibi, aynı yaştakilerin dimağ kabiliyetinden 9 35 üstün addetmektedirler. Bu arada musiki ve san'ata dayanan istidatla- rın zekâ ile hiçbir alâkası yoktur. Muallimler, (Nev York) mekteple- rini idare eden tedrisat âmiri ile hem- fikirdirler. Bu zat, şöyle demektedir : «Müstesna kabiliyetlere sahip olan bir çocuğa fırsat vermiyen bir mek- tep, mahdut bir fazilet bekliyen bir çocuğa hiç birşey sağlıyamayan bir öğretim müessesesi olarak kalır.» Bazı öğretmenler, doğuştan zeki ve kabiliyetli olan kimseler için çok seri bir program usulünü, yahut da rograma ilâve olarak ders verilmesini ileri sürmektedirler, Atelyede çalışan çocuklar Daha başka öğretmenler, müs- tesna dimağların bir araya gelmesini temin edecek olan hususi “ sınıflar ileri sürmektedirler. Bu hususu göz önünde tutan öğretmenler, sadece doğuş itibariyle zeki ve kabiliyetli olan talebeye yardım etmekle kalma- yıp, aynı zamanda fevkalâde kabili- yetli ğocuklara yetişmek için hiç de doğru olmayan bir rekabetle gayret- lerinin okötürümleşmesine sebebiyet verilen mutavassıt talebenin vaziyetini düşünmektedirler. Doğuştan zeki ve kabiliyetli olan talebeye, sırasına gö- re bir veya iki sınıf atlatmak, en basit usullerden biridir. 80 seneden beri Birleşik Amerikada tatbik edil- mekte olan bu usul, hâlen en çok rağbet gören bir tarz teşkil eder. Mektep mekanizmasında hiçbir deği- Z55 Çocuk talebe tetkikte şikliğe sebebiyet vermiyen bu usul, zeki ve kabiliyetli doğan: çocuğa bir ân evvel yetişmek ve m, atılmak imkânını vermektedir, (Şikago) şehri, doğuştan zeki ve kabiliyetli olan çocuklar için birinci sınıftan, mezun oluncaya kadar bir önderlik servisi temin etmiştir. Mek- tep sınıflarında mutad talim ve ter- biyeyi takviye edecek her türlü leva- zım mevcuttur. Her talebe okuma bakımından istediğini seçebileceği gi- bi, hususi (proje) lerin inkişafında, münferit veya grup halinde olarak hususi öğretmenlerin verecekleri ders- lere iştirak etmektedirler. Hususi sınıflara karşı olan ihti- yaç, doğuştan zeki ve kabiliyetli ço- çukların bir arada öğretime tâbi tutulmasının lâzımgeldiğine inanan öğretmenlerden doğmuştur. Bu tipteki tedrisatın müstesna bir nümunesi de (Los Angelos - Kali- forniya) daki halk okullarında kabili- yetli çocuklara hasredilen «Fırsat sınıfları» nı teşkil etmektedir. Bu arada çalışmak âdetlerinin inkişafı, bu gibi sınıf (proje) lerinde en ehemmiyetli âmiller teşkil etmek- tedir. Lâkin, her talebenin kendisini pek yakından alâkadar eden mevzu üzerinde çalışmasına fırsat verilerek hususi kabiliyeti inkişaf ettirilmekte- yapmak gibi alâkadar olduğu saha- da tamamen serbest bırakılmaktadır. (Kültür - fizik) mes'elesine de b.lhas- sa kıymet verilmektedir. Görülüyor ki, Amerrkada her şey, her şeyi göz önünde tutan ve her tecrübeden ders almak isteyen mütemadi bir deneme ve arama ruhu etrafında halkalanıyor.