ET er aksi * PEYGAMBER SÖZLERİ Doğ Halk üzerinde dava yürüten ve halka vaızlar veren adam, ya emir, ya memur, yahut Mi. ».* Halk içine öyle bir fitne ve fesat düşeceği bir zaman gelecektir ki; o zaman, dinin muhafazası için sabretmek, avuç (İçinde ateş parçasını gizlemekten farksız olacaktır! *»** Biribirinize yalan ve iftira, leke ve ayıp teşkil edecek şeyler isnad etmeyiniz. ».* Günah yolunda kimseye itaat edilmez. “rk Allaha itaat etmiyen kimseye itaat olunmaz. *»* Kıyamet, hayatta olanların, bir mezarın yanından geçerken, zamanın hadiselerinden ve ahlâkın fesadından sızlanarak, kendisini ölünün yerinde görmeyi tercih edeceği zaman kopar. “.. amurluktan uzak köylerde oturmayınız; zira öyle yerlerde oturanlar mezardakilerden farksızdır. ... Kahrolsun o adam ki, halkı güldürmek ve eğlendirmek için, yalan dolan bir takım hikâyeler ve fıkralar uydur- maktan başka marifeti yoktur; kahrolsun o mürüvetsiz adaml.. .".. Bedeli yanımda yokken ben hiçbir şey satın almam. »“.* Doğru olmıyanin imanı, ahdine vefa etmiyenin dini yoktur. “”.. Ne güzel ölümdür o; bir insanın haksız olarak öldü- rülmesi... “.* Müslüman, elinden ve dilinden halkın emniyette bulun- duğu adamdır... ... Mücahit, Allah için nefsiyle savaşandır. “.* Halktan utanmıyan, Allahtan da utanmaz. Kimdir bana halktan hiç ime istememeye söz veren ki, bende ona cenneti söz vereyim. .“.. Bildiğinizi her kese öğretiniz; işleri daima kolay- FİKİR VE İNSAN Baldan» b. e Nasıl, adamdan tiksinmek olursa, fikirden tiksinmek de olur. Doğrusu, fikir tiksintisinden daha kötü bir fe- lâket olamaz. Fikirden tiksinme de, adamdan tiksinme gibi, aynı şartlar içinde belirir. O halde fikirden tik- sinme, adamdan tiskinmeye nasıl benziyor? Tanıma- dan, bir adama sonsuz güven beslemekten, onu büsbü- tün doğru, sağlam ve inana lâyık sanmaktan değil mi? Az sonra da, onun, ikiyüzlü ve bozuk olduğu, yeni ve başka bir adam olduğu ortaya çıkıyor. Bu deneme bir çok defa, hele en candan dost ve en iyi arkadaş Sayı- anlar üzerinde de yapılınca, bunun sonu, bir sürü kır- gınlıktan sonra, her kese karşı bir tiksinti duymak, hiç bir kimsede doğru, dürüst hiç bir şey olmadığına inan- mak oluyor. Yüzkarası bu, değil mi? Böyle bir adamın, insanlarla düşüp kalktığı halde, onlar hakkında hiç bir bilgisi ol- madığı meydanda değilmi? Onlarla düşüp kalkarken de bir bilgisi olsaydı, olup biteni olduğu gibi, yani büs- bütün iyi insanların ve büsbütün kötü insanların sayı- sının pek olduğuna ve ikisi ortası olanların, istenile- bilen çoklukta olduklarına hükmedecekti, Büsbütün küçük ve büsbütün büyük insanda olduğu gibi, tamamiyle küçük, tamamiyle büyük bir insana, bir köpeğe, yahut herhangi bir şeye rastlamanın pek bu- lunmaz bir şey olduğuna inanıyor musun? Yahut son derece yavaş veya hızlı, güzel veya çirkin, ak veya ka- ra bir insan için de böyle değil mi? Her zaman uçların bindebir görülüp sayılarının da pek az olduğunun, orta- dakilerin daha bol ve daha çok olduklarının farkına varmadın mı? Bir kötülük yarışı açılsaydı, gene burada “ birinci- lerin sayıca pek az görüleceği fikrinde değil misin? İşte, muhakeme etmek nedir bilmeden, bir muhake- menin doğru olduğuna inanılır! Biraz sonra, yanlış olması da mümkündür. Bu demektir ki, bazan doğru, bazan yanlıştır. Bu deneme, bir başkası, daha bir başkası üzerinde de tekrarlanabilir. Biliyorsun, zamanlarını münakaşa etmekle geçirenlerin, sonunda pek akıllı olduklarını; hiçbir şeyde ve hiçbir muha- kemede doğru ve güvenli hiçbir şeyin bulunmadığını, an- cak kendilerinin bulduklarını, tıpkı (Öripos) taki gibi, her şeyin sürekli bir iniş ve çıkış içinde olduğunu, hiç bir şeyin bir ân aynı halde kalmadığını sandıkları da çok olur. Öyleyse, doğru, sağlam ve anlaşılmağa elverişli mmu- hakemelerin bulunduğu gerçekse, hep aynı kaldıkları halde bazan doğru, bazan yanlış görünen muhakemeler yürütmüş olmaktan kabahati kendi üzerine alacak yerde, bu kabahati muhakemelerin üstüne atan; ondan sonra da bütün ömrünce muhakemelerden tiksinmekte, onları gözden düşürmekte devam edecek... Böylece de hakikat- rr A e YEK laştırınız ve hiç zorlaştırmayınız; tatlı konuşunuz, söz- ae ai müjde e beşir. tütsün; kalpleri eğnbula ten, gerçeğin bilgisinden mahrum kalacak olan bir insan W yınız; öfke ânında hemen Susunuz!.. görmek, acıklı birşey olmaz mı? k ! HAZRETİ MUHAMMET — (Binbir Hadis) ten — M. K. EFLÂTUN — (Fedon) dan — M. K, 0 , . e e Me a N İda mi e le e İLİNİ