ş 4 b İ lik e iğ Ali Rıza PİŞKİN ' PİLÂN Mücerret ve müşahhas bakımlardan memleketin iktisadi davasını 12 yazı halinde örgüleştirirken, şimdi, netice gözüyle son hükümlerimizi billürlaştı- ralım. Pilân zarureti üstünde son sö- zümüz, azami fiyatların mutlaka tes- biti lüzumuna bağlıdır. Ticaret Vekâ- leti, pilânla alâkalı malümatı, yurdun her tarafından ve bilhassa Ticaret odalarından ehemmiyetle toplarken, yurt içinde bütün ticari, zirai teşek- külleri ve sanayi birliklerini esaslı tarafından teşkilâtlandırır. - Toprak Mahsulleri Ofisi ile Ticaret Ofisini ve bütün dahili ve harici ticaret birlik- lerini tam bir ahenk içine alır. Bu esnada toplanan bilgilere göre müte- hassıs heyetlerce ayarlanacak azami fiyat listeleri ihzar edilir. Pilânla alâkalı bütün Vekâletlerin hazırlıkları tamamlanır, Vekâletler (arasında da mutlak bir iş bölümü tesis edilir ve azami fiyatların ilânile beraber pilânın tatbikine geçilir. Pilânın takip ve mü- rakabesi bütün hükümet makinesi tarafından hassasiyetle yerine getirilir. Yurdun her tarafında cari olan (karne) usulü 1944 yılı yeni mahsulünün pi- yasalarda ve pazarlarda ve bolluk içinde idrakine kadar zaruri olarak devam eder. Büyük şehirler müstesna olmak üzere, mahsul bollaştıktan son- ra (karne) usulünün tedricen kaldırıl- ması lâzımdır. Böylece hükümet, lü- zumsuz kayıt ve şartlardan, masraf ve teşkilâttan kurtulur ve tabii nizam avdet etmiş olur. Pilânın halkı alâka- landıran tarafları, en hurda teferrua- tına kadar gazetelerle ve (broşür) ler halinde ilân edilmelidir. Pilânın tat- bikinde görülen küçük mahzurlar ve hatalar, her üç ayda bir defa tadil ve tashih edilerek, azami fiyatlardaki değişikliklerle beraber ilân olunur; ve pilân, bu süretle gittikçe tekemmül yoluna girer. PARA VAZİYETİMİZ Mevcut paramızın takriben beş mislini ihraç ve piyasayı eskisine nazaran beş misli fazla bir para mevcuduyla tesir altına aldığımız malümdur. Şimdi bu (emisyon) ların doğruluğu veya yan- lışlığı üzerinde hiç bir hüküm. sarfet- meden belirtelim ki, şu anda bütün dava, bu para mevcudunu piyasa ih- tiyaçlarına sindirmekte, bu para mev- cuduna göre bir deveran sürati temin etmekte ve hayat şartlarını buna göre ayarlamaktadır. Ticari faaliyetin nâzımı olan pa- ramızın miktarı ile, bugünkü fiyatla- rın, birbirine uygun bir nisbet arzet- tiği hakikati inkâr edilemez. Fiyatlar yüksekliğini muhafaza ettikçe, teda- vüldeki paramızı azaltmak doğru olamaz. Para ihracı suretile fiyatları yükseltmenin son derece kolay olma- sına karşılık, parayı azaltarak fiyatları düşürmek kolay değildir. Bu takdirde para buhranı husule gelir; ve mem- leketin iktisadi faaliyeti sekteye dü- şer. Yeğâne yol, her üç ayda bir buğday fiyatlarıyla ayarlı, azami fi- yatlar tesbit edilirken, fiyatlarda hu- sule gelecek tedrici düşkünlük nisbe- tinde, paranın da fazla kısmını teda- vülden kaldırmaktır, CEZA MÜEYYİDELERİ Ortaya bir pilân çıktıktan, millet öl- çüsünde bu pilânın bütün emir ve nehy- leri belli olduktan sonra hiç bir vatan- daşın pilâna aykırı davranması ve suç işlemesi hazmedilmemek icap eder. Harp vaziyetinin maddi ruhi ilhamlarından müteessir, bulanık ve muvazenesiz vaziyetlerden faydalanma dehasında bir türediler zümresi, cemi- yetimizin son icatlarından biri olmuş- tur. Kanaatsizlik, itimatsızlık, mefkü- resizlik, insafsızlık ve yalnız nefsani sahada menfaat ihtirası, artık her sı- nıf ve her zümre içinde yelken açmış, alabildiğine gitmektedir. Bugün oldu- ğu gibi istikbalde de vatan bütününü tehlikeye atacak en büyük çöküntü, işte bu ruhi nahiye üzerindedir. İlletin tedavisi, başta hükümet ol- mak üzere memleketin bütün büyük tefekkür ve ilim manzumesini azami süratle savaşa davet ederken, biz, sadece iş ve ameliye sathına bağlı bir iktisatçı sıfatiyle, teşhisimizi kendi zaviyemizden ovazedip (geçmekten başka bir hak sahibi değiliz. Şu ka- dar ki, pilin etrafında vazedilecek 3 cezai müeyyidelerin, merhamet, 'müsa» maha, itidal gibi insani “ ielekölerle telif kabul etmiyeceğini bildirmek, va- © zifem nizdir. i üzgün cemiyetlerde pek tabii olan itidal ölçüleri, bu gayri tabii zaman ve mekânda, bizim gibi ani tazyiklere ve kurtuluş hamlelerine muhtaç cemi- yetler için, vatan hiyanetine kadar varan bir mazarrat ifadesidir. Hâdise- ler göstermiştir ki, biz serbest. ve başıboş bırakılabilecek bir millet de- giliz. Hemcinslerimizin maddi ve ma- nevi iniltilerini (oduymuyoruz; facia sahnelerine, bir filim seyreder gibi bakıyoruz. Beş hassemizden hiç biri duymuyor. Umumi ahlâk bakımından tam bir yokluk uçurumuna doğru sü- rükleniyoruz. Bütün millet kadromuzla beraber, iyili kötülü hepimiz birden, sonunu kestiremediğimiz baş döndü- ruhlarımıza milli, içtimai, lekeleri iade etmek için, tedbirlerin en: vahşisine müracaat etmekten baş- ka çare kalmamıştır. Bu vahşet me- deniyetin ta kendisidir Eğer bu zamana kadar, başka hiç bir tedbire baş vurmaksızın, şehrin en büyük meydanında her hangi bir vurguncuyu ipe çekebilseydik, dava- hiç olmazsa yarısını halletmiş olurduk. İktisadi pilân etrafındaki suçların cezasını, mefkürevi hadler üzerinden tayin ve tesbite mecburuz. (LÜKS) VE FANTAZYACILIK Biraz evvel çerçevelediğimiz ahlâki ve cezai cephenin birinci derecede meşgul olması icap eden kötülük he- defi, işte budur; (lüks) ve fantazya- cılık... Her türlü ahlâki ve içtimai kayıttan münezzeh: (1), vurguncu ve muhtekir diye isimlendirdiğimiz fırsat düşkünü zümre, sade vatandaşının ke- fen bezini çalmakla kalmamış, ondan da muhitine korkunç bir âlâyiş ve cünbüş bediiyatı vazetmek küstahlı- gına kadar varmıştır. 70 liraya bir çift mantarlı iskarpinden tutunuz, 100 liraya bir küçük şişelik kokuya kadar ortalığı bürüyen ve (daktilo) kızlardan beslemelere kadar umumi ihtirası kö- rükleyen (lüks) ve fantazyacılık salgını, 24 saat içinde tedavi edilecek kadar basittir. Bir hamlede alâkalı mağaza- ları kapatmak, alınıp satılmasını me- netmek ve buna benzer basit zecri tedbirlerle yarılması mümkün olan bu ur'un gittikçe kabardığını görmek, her tefsir ve tahammülün üstündedir. SON