Bugünün veyarının T İkinci dünya harbi yalnız bir menfaat, coğrafya, pay, refah, ve nü- fuz didişmesi değildir. Bütün bunlarla bir arada insanların insanlara bakışı, insanın insanla ve insanlıkla ilgisi ve davası mücadelesidir. Bu geniş ölçülü ve bütün madde ve mâna haritalarını kucaklayan mü- cadelede, fikir, iman, uh, ilim, (lâboratuar), medeniyet, yeni eski her türlü nazariye tekevvünü çarpışıyor. Faşizma, Nazizma, Komünizma, Demokrasya, Liberalizma, bütün bun- lar yeni ve eski insanlık, fikir, ilim, iman, ruh ve şuur mücadelesinin birer muhassalası olarak bu harp içinde topyekün sahneye çıkmışlardır. Mücadelede ilk (nakavt) olan ideolocya, Parisli Demokrasya siste- mi ve ruhu oldu. Sırtı yere gelen ikinci ideolocya da Faşizmadır. Bu ihtiyar ve genç, iki tip- teki temel sarsılışını daha hangi sarsı- lışlar takip edecek ve ayakta, sahne- nin son galibi olarak hangi iman sis- temi ve tefekkür ko kalacak? Bu- nu şimdiden hükme bağlamak yersiz. olur. Fakat gitgide, bir murakabe ve selâhiyet mihrakına bağlı Demokrasya nizamına benzerlik ifadesi içine giren ve İngilterede, Amerikada yayılmaya AHLÂK Bir iki sayı sonra, bu sü- tunlarda, dünkü, bugünkü ve "yarınki Türk cemiyetine ait bütün bir ahlâk davasının, ilim, müşahede, usul ve mü- şahhas hedeflere bağlı ve en keskin dinamizma çerçeve- sinde nasıl örgüleştirilmeğe başlandığını göreceksiniz. AHLÂK BÜYÜK poly d., 21101043 , &.Sayı başlayan bir demokrasya imanının in- sanlık tefekkürüne istikamet vermesi beklenebilir. Dünya bütünlüğü hacmini kucak- layacak olan bu yeni inan doğuşunun istikamet ve nüfuz tesirlerinden, tefek- kür hüviyetine sahip milletlerin uzak kalmasına imkân tasavvur edilemeye- ceğine göre Türk cemiyetinin de harp sonrası fikir cereyanları karşısında tam bir hazırlığa sahip bulunması şarttır. Gerçekte, harp sonrası, dünyaya ilk önce maddi bir «zafer» getirecek- tir. Fakat, maddi zafer, hiçbir zaman has ve saf fikrin ve «insanlık mefkü- resi» nin hakiki bayrağı olmamıştır. Zafer insan ruhunun, insan zekâsının, insan kudretinin-.üstünlük hakkı, üstün- lük ifadesidir; o üstünlüğü taşıyan cemiyetin hâkim kudreti... Bütün nazari iddialara rağmen gerçekte maddi zafer, daima 'fikre hâkim olmak ihtirasından kendisini koruyamamıştır. Çünkü mad- di zafer, mücadelesini bitiren galip süngünün pırıltısını taşımaya başlayın- ca kendisine analık ettiği halde, fikri, arkadan yürümeye mahküm «adım» halinde kullanmak ister. İnsan mefkü- resi ve insan yapılışı bu gerçeği ne hazma, ne de kabule asla meyilli de- ğildir. Nizami bir egoizma insiyakı da bunu böyle görmekte ve göster- Z 5 Adesenin gözile ge) davalarımız: Zevk ve O tel şık (Modern Hayat!) telâkkimiz ürk genci Etem İzzet BENİCE mekte haklıdır. Ancak, mademki bu defa bütün fikirler ve inanlar bir ide- olocya panayırı halinde ortaya dökül- müş ve kavgaya tutuşmuştur; ve bü- tün dünya sathını kaplayan mücade- e sonunda zaferi adımlayan ve o za- ferin (suflör) lüğü ile cemiyet menba- larına akacak olan «galip fikir» mer- halesi gelecektir; o merhalede Türk delikanlısının ve Türk mütefekkirinin sapasağlam ve dimdik kendi inan ve hüviyeti içinde bulunması şarttır. Geleceği bilmiyoruz. Belki bizim inanımızın tıpkısı, belki benzeri, belki zıddı... Ancak, Türk delikanlısı > hazır bulunuşun, bugün olduğu gibi yarın da tek parolası şu iğlikir Türk demokrasyasına bağlanmak ve sonuna kadar inanmak... Bu demokrasya, milli bütünlük ve birlik, hudutsuz vatanseverlik, her gücü memleketin ve milletin selâ- metine teksif etmek; hür doğmak, hür yaşamak, en iyi, en doğru, en ahlâklı ve en verimli olmak inanıdır. Her Türk çocuğu bu inan ve bu fikirde birleşmeye ve bunun dışındaki her tesir vi şiddetle reddetmeye — n ve TR inanmış Türk lar bu 'ruh çizgisindeki, bu seciye kadrosundaki ifadeden ibarettir. /94Y, rbiye #aafına karı-