yazının o vakalarındandır ; İstanbulun ahlâk zabıtası, pilâjlardan ve Beyoğlunun içkili sefahet köşe bucağından yüzlerce küçücük fahişe topladı. Tepeden tırnağa kadar, şey- tan külâhlı şapkalardan kızlarımızı mantara bastıran pabuçlara varınca lüks, İstanbulda salgın halini aldı. Bir gün Taksimden Sirkeciye kadar yü- rüdüm, mağazaların yalnız vitrinlerin- deki kadın iskarpinlerini sayarak oya- lanayım dedim, kırk ve kırk liradan üstün kıymette olanların sayısı iki bini buldu... İstanbulun bütün kundu- ra mağazalarının raf ve depolarında bir sayım yapılsa, bu rakam hiç şüp- hesiz ki yüz binleri aşacak... Eşya, iltifat ve isteğe uyar; halbuki biz bu kadar zengin millet değiliz. Cemal Nadirin bir karikatürünü hatırlıyorum: Türk hâkiminin, lüks denilen iffet ve namus. vurguncusuna ve ev ocak yı- kıcısına : «Suçlul.. Ayağa kalkl..» diye bağıracağı zaman gelmiştir. Dünya harıl harıl yanıyor. Bizi şimdiye kadar bu ateşten korumaya muvaffak olmuş uyanık hükümetimizin bizden sonsuz fedakârlıklar isteyeceği bir an gelebilir. (Demokrat) Türkiye, dünyanın asil ve necip hürriyetini tem- sil eden demokrasya çatısının çökme- mesi için silâhını kullanmak zorunda kalabilir. O zaman Türk âilesinin bü- tün varlığı, kabı, kacağı, yatağı, yor- ganı, ve evlâtlarının kanı, Milli Reisinin emrine hazır olacaktır. Az veya çok aile gelirinin, değil büyük kısmını, hattâ bir kırıntısını bile zevkimiz için harcamak hakkımız değildir. Lüks yasağı emrini hükümet de- gil, kadının yüreği vermelidir ; yoksa, GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Gecmislor fapaklar LÜKS SALGINI şöyle bir emir, her halde haysiyet ve şeref kırıcı bir darbe olur: «İstanbulun kadısına ve yeniçeri ağasına ve bostancı başıya hüküm- ki; (97) Allah yurdumuzun göz bebeği olan İstanbulu her türlü afet ve belâ- dan korusun, ulema, sulaha ve üdeba yatağı olan bu muazzam beldenin hal- kı, kılık ve kıyafetinin sadeliği ile devletin namusunu korur, sair belde- ler ehalisine örnek olurdu. Son zaman- larda, seferler münasebetile hükümet ve devet erkânı Edirneye nakletti, İstanbul ihmâl edildi. Bunu fırsat bi- len bazı yaramaz avratlar, sokaklarda halkı başdan çıkarmak için süslenip püslenmeğe başladılar; esvaplarında çeşit çeşit görülmemiş biçimler ve kefere kadınlarını taklit ile başlarında ucube heyetlerle iffet ve ismet ada- bını tamamen yok edecek kıyafetler uydurdular. Birbirinden görerek bu hal kendi halinde * namuslu kadınlara da sirayet etti. Kadınlar, kendilerine bu çeşit esvaplar tedarik etmeleri için kocalarını zorlamağa başladılar; âlem fesada düştü. Hali vakti yerinde, mali kudreti olan erkekler, karılarının ar- zularını yerine getirerek mallarını se- J Metin bugünkü dile çevrilmiş ve kı- 1138 r saltılmıştır. Sene hieri Kİ: Aşağıdaki (Kartpostal) Bulgarların Balkan harbinde Türkleri yenen haşmetlü (/) general (Savof) larının resmidir. Reşad Ekrem KOÇU fahet uğruna verdiler, Allah indinde günahkâr oldular. Karılarının arzula- rını tatmin edemeyen erkeklerin aile ocağı yıkıldı, boşanmağa mecbur ol- dular. Artık şer'an ve kanunen kadın- ların kıyafetini tanzim etmek gerekti ; şöyle ki Kadınların bir karıştan büyük yakalı ferace giymeleri, üç değirmi- den ziyade yemeni ile sokağa çıkma- ları ve bir parmaktan ziyade şerit kullanmaları yasak edilmiştir. Ferace- lerinin yakası geniş olan kadınlara, ilk seferinde feracelerinin yakaları yır- tılarak hakaret olunacaktır; ısrar edenler ikinci seferinde İstanbuldan taşraya sürüleceklerdir. Bu yasak ma- halle imamları vasıtasile bütün İstan- bul kadınlarına ehemmiyetle tebliğ edilecektir. Bu çeşit oesvap ve feraceleri diken terzilere ve şeritci- lere de bundan böyle bu gibi esvap ve feraceleri dikmemeleri bildirilecek- tir; yasağı dinlemeyen terzi ve şerit- çiler de ağır ceza göreceklerdir. Siz- ler ki İstanbulun hakimleri ve dirlik ve düzeninden mesul olan kimselersi- niz, bu hususta ihmâl gösterirseniz siz de şiddetle cezalandırılacaksınız |. a e re eyi a AT İp Gü le va e ea ga: 1 e ARİ İ yer m de vr * 34 sene evvelin mizahı : Rus m marifetile Bulgaristan tacını giyen kıral