SENDİKALAR Bir sendikacı sendikacıları anlatıyor Ani olarak çalışan buldozer, grev- ci işçilerin, üzerine ilerledi. Bul- dozerin bıçağı, toplu halde duran işçileri biçecek yüksekliğe ayarlan- mıştı. Durumu birden kavrayama- yan işçiler, işin şakaya gelir yanı olmadığını anlar anlamaz, can hav- liyle kaçışmağa başladılar. Ortada sadece, grevi odüzenliyen sendika- nın başkanı ile bu sendikanın bağlı silâhı işverenin elinden me işçiler için kullanmağa ne dersin Olay, 1963 yazında, Orta Doğu Ü- niversitesi inşaatında, Yapı - İş ta- rafından düzenlenen bir grev sıra- sında cereyan etti. İki sendikacıdan biri Tahir Öztürk, ötekisi ise Sü- reyya Denizli idi. Patronun buldozerli grev kırıcı- sını işçilerin safına çekip, işverene arşı kullanma fikrinin sonucu, bu olaydan dört yıl sonra, Tahir Öz- türk'ün vücuduna sıkılan 8 kurşun oldu! Tahir Öztürk'e tabanca sıkan el ile dört yıl önce, yine Tahir Öz- türk'ün üzerine buldozeri süren el, ayni eldi! Ancak, bir farkla: Dört yıl önceki grev kırıcısı Emrullah AKDOĞANIN KULLANDIĞI MAKAM OTOMOBİLİ Buldozerden Chevrolet'ye... bulunduğu federasyonun başkanı ka almıştı." Dozer, tam gazla, bu ilci kişinin üzerine yürüdü. Dozerin es- mer, sert suratlı osürücüsüyle iki sendikacı, artık, gözgözeydiler. Sü- rücü, birden frene bastı ve koca- man bıçağı iki sendikacıyı biçmek üzere olan buldozer; zınk diye dur- du. Sürücü, sendikacıları-, silerim gıcırdatarak bir süre daha süzdü, sonra dozeri geri geri uzaklaştırdı. O sırada, sendikacılar arasında ön bir konuşma geçti: — Bu dozerdi, herif." "— Evet, çok cesur ve atak. Bu gözü kara bir Akdoğan, şimdi, Tahir Öztürk'ün başkanı bulunduğu Yapı'- İş fede- rasyonunun Genel Sekreteri idi! Tahir Öztürk, Orta Doğu inşa- atında baş şoför, buldozer sürücü- sü ve grev kırıcısı olarak çalışan a- damı almış, sendikacı yapmış, ge- nel sekreter seçtirtmiş ve kendi ö- lümünü, böylece, kendi eliyle hazır- lamıştı. Emrullah Akdoğan'ın sendikacı yapılmasından sonraki gelişmeler başlangıca uygun oldu: Silâh, ku- mar, kadın, otomobil... Bunlar, Ak- doğan'ın sendikacılığını o belirleyen renklerdi. Sendikanın 1963 model beyaz Chevrolet'sini kendi özel ara- bası gibi kullanıyor, -Tahir Öztürk' yanından eksik etmediği silâhını o- lur olmaz yerde çekiyor, Ankara'da- kı gizli kumarhanelerde su gibi pa- ra harcıyordu. e ın içinde bulunduğu or- tam, onun bu davranışlarını engel- leyici Slmakan uzaktı. Parayı almış ama, p olisler, ellerinde kaatil sendikacı- nın resmi, gece-gündüz Anka- ra'yı tararlarken, teksir makinesin- de çoğaltılmış, Emrullah Akdoğan imzasını taşıyan iki sayfalık bir bil- diri çeşitli yerlere gönderildi. Bil- diride, Yapı - İş sendikasının üst ka- demedeki yöneticileri ağır suçlarlı itham ediliyordu. Bu arada, tipik hırsızlıkların geniş (şekilde açığa vurulmasıyla, bir soygun mekaniz- ması da belirleniyordu. Bildirideki suçlamalara, suçla- nanların verdikleri çok ilginç ce- vaplara ve Akdoğan'ın davranış bi- çimine bakılırsa, Türk sendikacılığı bir tehlikeyle karşıkarşıyadır. . B tehlikeye, "gangster sendikacılık" denilebilir. Kaatil sendikacının bildirisinde suçlananlar, Yapı - İş Genel Yöne- tim Kurulu üyelerinden bazdandır ve isimleri bildiride mevcuttur. uni biri, İzmir ve Edirne çimento fabrikalarında, Yapı - İş adına Aker ticaret şirketiyle toplu sözleşme yaparken, işverenden 10 bin lira almakla, yani işçiyi satmak- la suçlanmaktadır. ddiaya ne cevap vereceği sorul- duğunda, önce bu sendikacı, bir şey söylemek istememiştir. Israr üze- rine, — Bunlar, kendisinin yaptığı suistimallerdir. Bu sözleşmelerde hem kendisinin, hem de Genel Baş- kan Tahir beyin imzası vardı" de- miştir. Sendikacı, söz konusu 10 bin li- rayı aldığını kabul etmiş, "Ama, bu parayı kasaya intikal ettirdim" de- miştir. "Bu para" diye adı geçen 10 bin lira, işverenden rüşvet olarak alın- mıştır. Sendikacının parayı aldığı- nı kabul etmesiyle ortaya çıkan kö- tü durum üzerine, konuşma sırasın- da orada bulunan Yapı - İş Genel Başkan Vekili Süreyya Denizli, çok ilginç, sendikacılık tarihine geçebi- ü de bu arabayla ava götürmüştü.lecek bir açıklama yapmıştır. AKİS