tadır. Daha çok, bir "hizmet kuru- luşu" olan halk kütüphaneleri ise henüz yeteri kadar gelişmiş değil- dir. Buralarda özellikle eleman az- lığı dikkati çekmektedir. Oysa kü- tüphanelerin, nöbetleşe çalışan ele- manlarla, gecenin geç saatlerine Ka- dar açık kalması gerekir. Normal mesai Saatlerine yakın saatlerde ça- lışan kütüphanelerden halk, yeteri kadar yararlanamamaktadır. Kitaplar daima, konulara göre, halkın eli altında bulunacak şekil, de tasnif edilmeli; bir kitabı ara- yan vatandaş, aynı konu ile ilgili bir başka kitabı kendiliğinden bula- bilmelidir. Ülkemizde, "her köye bir kitaplık" yönünde gelişen anla- yış, aslında, yanlış bir anlayıştır. Bu, ancak, yoksul, kısır kitaplıkla- rın doğmasına yol açar. "Her köye bir kitaplık" yerine, “zengin bölge- sel kitaplıklar ve gezici kollar" me- e oala benimsemek daha yararlı- ankara'daki Milli Kütüphane, ö- YETMEZ! İR akşamüzeri, Mithat Paşa caddesinden geçiyordum. Baca gazlarının insanların nefesini, sağdan soldan fırlayan arabaların yolları tıkadığı bir saatti. Çok ya- lanımda, Allaha seslenen bir cılız ses duydum. Baktım, yeni bitmiş bir apartmanın henüz boş bir ka- tının balkonunda, sisli - isli hava- nın ardında hayal gibi dikilmiş dört kara adam. Anlaşılan, dört kara adanı, balkona, ezan okumak için dikilmişlerdi. Ben, ezan sesini severim. İşi- ni yapmış, vicdanı rahat, içten in- sanların temiz, gür-bir sesle gök- lere yönelişleri bana birşeyler der. Ama sisli havanın ardındaki bu kapkara adamlar, neden seslenir- ler bilir misiniz? Örgütlenmek için! Atatürk'ün Cumhuriyetine karşı, onun zihniyetine karşı ör- gütlenmek için! Atatürk'ün ay- dınlattığı (oyolları (o karanlıklara boğmak, okulu Kuran kursuna çevirmek, öğretmenin yerine ho- cayı dikmek için! Milleti uyutup, uyuyanların sırtından geçinmek, yan gelip yatmak için! zel bir kanunla açılmıştır. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı her ilde kütüphaneler, birçok ilde de çocuk kitaplıkları ile ödünç verme merkezleri vardır. Gene Ankara'da Tarih Kurumu, çok güzel bir kü- tüphaneye sahip bulunmaktadır. Vatandaşlar, bu kütüphanelere,' sa- dece kitap alıp okumak için değil, danışmak için telefonla, mektupla, hattâ bizzat giderek de başvurabi- lirler. o Cevap derhal verilir veya mühlet istenir. Türkiye'de kütüphanecilik, çok eski bir tarihe dayanmaktadır. Bergama Kütüphanesi, dünyanın en ünlü, en eski İskenderiye Kütüpha- nesi ile -aşağı yukarı- yaşıttır. Pa- pirüs yalnızca Nil kenarında yetişti- ginden, İskenderiye Kütüphanesi, Bergama" nın rekabetini Önlemek i- çin âdeta bir iktisadi abluka kur- muş ve papirüs ihracını yasaklamış tı. Bundan sonradır ki Bergama, de- riyi kullanmaya başlamış, parşömen meydana çıkmıştır. Ama bunlara, hattâ Meclisin iftar saatinde tatil yapmasını tek- lif eden milletvekiline dahi, kız- mak boşuna. Nüfusunun yüzde 70'inden ço- ğu tanınla geçinen bir ülkede köy çocuklarının yüzde 99'u okuyabil- me, herhangi bir alanda yetişme olanağından yoksun bırakılır, yüz- de I'inin de en büyük şansı imam- hatip mektebine gitmekten ibaret olursa, bu işsiz, bu topraksız, bu ışıksız insanlar başka ne yapabi- lirler? P Balıkesir milletvekili (Mev- lüt Yılmazın lâik Türkiye Cumhuriyetinin Büyük Millet Meclisine (o getirdiği teklif, kendi partisinin çoğunluğunu da içine alan bir çoğunluk tarafından red- dedilmiştir. - Habere sevinenler var. Bence, bu da boşuna! Türkiye' - nin artık, şekilden ötede tedbir- lere -ihtiyacı bulunduğu bir ger- çektir. İlerici öğretmeni bakanlık emrine çek, Atatürk devrimlerini anlatanları sağırların hocalığına ata; devrimciyi ez, sustur; Kuran MODERN HAYAT Şimdilik bu kadar.. Dr ii sözlerini şöyle bi- tirdi: — Bütün mesele, halkın ilgisi- ni irk, onu okumaya, araş- tırmaya ve öğrenme zevkine yönelt- mektir. Ürgüp'te şık ve tam örgüt- lü, modem anlamda bir kütüphane- miz yoktur ama, modern anlamda kütüphanecilik zihniyeti mevcuttur. Mustafa Güzelgöz arkadaşımız, ki- tapları Ürgüp köylerine eşek sırtın- da taşıyor. Köylüler, yollarda bek- leyip kitap ödünç alıyorlar. Güzel- göz, 'kitaplar eskirse ne yaparım? demiyor; eskiyen kitaplarla zengin- leşen kafalara önem veriyor daha çok. Arkadaşlarımız, ayni işi Niğ- de'de at arabalarıyla; Kayseri, Kon- ya ve İzmir'de kaptıkaçtıdan bozma taşıtlarla yapıyorlar. Modern kütüp- hanecilik, modern binadan çok, mo- dern kafa, modern zihniyet ister." kurslarından sonra Milli Eğitini okullarına da el at; gerici yayınla- rı besle, milli kitaplıkları bunlar- la donat; reformları yapıp bozuk düzeni değiştirmek istiyenlerin karşısına çık, "İyidir bu düzen, komaya devam!" de; sonra da, bu zihniyetin Millet Meclisine getir diği Mevlüt Yılmaz'a şeklen "Ha- yır!" de! Hayır, bu yetmez! Jale Candan