Boşa giden emekler sporseverlerin ve ysa klüplerin, O . Bugü- şeyden önce, Türkiye liglerinde yer alan takımların artması sonucu, büyük bir hakem sıkıntısı ortaya çıkmıştı. Türkiye'de' uluslararası, ulusal, bölge ve aday olmak üzere, 1700'e yakın hakem vardı. Ancak, Merkez Hakem Kurulu, bu hakem- ler içerisinden, birinci, ikinci ye ü- çüncü Türkiye karşılaşmaları için 171 hakem seçmişti.Daha doğ- rusu, içlerinde Hakkı Çaktırma'nın Fehmi Pazarcı'nın ve Abdi Parlak- ay'ın bulunduğu 171 hakeme güve- nilmiş,bu hakemlere Merkez Ha- kem Kurulu tarafından görev ve- rilmişti. Oysa, sadece Merkez Ha- kem Kurulu'nun sadece hafta 120-130 hakeme ihtiyacı vardı. Bunun dışın- daki bölgelirdeki önemdi karşılaş- malarda her bölge, bölgesinin "iyi hakemi"ne görev yeriyordu. Bu yüz- den,eldeki hakem sayısı yetersiz- di. Merkez Hakem Kurulu yetkilile ri, çaresizlik içinde kaldıklarınık, is- ter istemez bazı hakemlere görev verme yoluna gittiklerini açıkla- maktan kaçınmıyorlardı. Bu de- mekti ki, Futbol Federasyonu, İkin- ci Ligdeki takım sayısını çoğaltır ye Üçüncü Türkiye Ligini kurar- ken, her sorun gibi, hakem sorunu- nu da ele almamıştı. 171 hakemle üç Türkiye ligini, Ankara, İstanbul ve İzmir mahalli profesyonel küme lig maçlarım yönetmek gerçekten büyük bir meseleydi. Hakem Kuru- lu yetkilileri, bu bakımdan, son an- da kurulması geciken"Türkiye Mü- esseseler Liginin başlamamış olma- sından dolayı da seviniyorlardı. Merkez Hakem Kurulu . ri bu şekilde açıklamalar o yap larken, Türkiye Hakem Birliğinin sorumluları da hakemleri savun- mak zorunluğunu duydular. Bir sü- re önce bir milletvekilinin hakem- lere "satılmış" demesi karşısında susmayı tercih edenler, haklı tepkisine karşı harekete geç- tiler. Herzaman olduğu gibi, hakem- lerin güç şartları altında görev yap- tıklarını, yıpratılmamaları gerektiği- ni ileri sürdüler. Ancak kendileri de pekâlâ biliyorlardı ki, Abdi Parlak- ay'ın, Hakkı Çaktırma'nın,Fehmi Pazarcı'nın yıpranacak halleri kal- mamıştı. GÜREŞ Yeşeren ağaca su Pasarısızlıkların ardından gösteri- len tepkiyi önlemek, daha doğ- rusu sorumluluktan kaçınmak ama- cıyla topşantılar düzenlemeyi açık- gözlülük sayanlar, Yeni Delhi'deki güreş bozgunundan sonra da kurtu- luşu, o toplantılarda (o bulmuşlardı. Fakat, son günlerde sesleri iyiden kesildi. Devlet Bakanının ve Be- den Terbiyesi (oGenel Müdürünün büyük titizlik gösterdikleri gü- reşteki yenilikleler, böylece suya düşmüş oldu. Aslında güreş toplumu, bu ton- lantıların Türk Güreşine birşey ka- zandırmıyacağını obilmekteydi. Beden Terbiyesi Genel Mü- dürü Ulvi Yenal, güreşteki başarı- sızığa karşı tepki gösterildiği gün- lerde toplantılar düzenlenirken, bir hafta içinde her kararın verileceği- ni ve Türk Güreşinde gerekli refor- mun yapılacağını açıklamıştı. Ara- dan bir hafta değil, haftalar geç- ti, biradım boyu bile yol alınama- dı.Bu ardada, toplantıları düzenle- yenler, Güreşteki refomla ilgili a- çıklamalarda bulunanlar, sözlerini toplumun i i tutamıyacak durumda bulundukları ne yapacaklarını Herşeyden önce, basit çalışmadan kurtulacağı, reş Federasyonunda sadece güreş i- çin çalışacak ücretli (o görevlilerin bulunacağı açıklandı. Ama bu gö- revlilere verilecek kadrolar ele alı- nınca işler ters döndü 8 Yapılan tek olumlu iş (eşieii toplantılarla elde edilen tek şey, Yaşar Doğu Spor Salo- nunun güreşçilere (verilmesi oldu. Güreş toplantısına katılanların tep- si, çalışma imkansızlığından, salon- suzluktan yakınma ve özellikle An- kara'da güreşçiler için ayrı bir sa- lon istemişti.Bu istek şüphesiz ki yerindeydi. Ankara Bölge Müdürü Sami Yavrucuk, toplantıdaki havayı sezdiği için, — Güreşçilere imkân şağlamak şarttır. Ancak, güreş için öbür spor dallarını baltalamak olur mu? Eli- mizde iki salon var. Yakında ta- mamlanacak olan büyük salon bize yılda 5-6 kere lazım olacak. Yaşar Doğu Spor Salonunu güreşçilere a- yırmamız imkânsızdır" dedi. Oysa, mücâdeleye çok önceden başlamış, "Ortada, yeşermiş bir a- gaç yani Güreş- dururken, kurumuş ağaçlara yani öbür spor dallarına şnem veriliyor" diyerek söz oyun- larına girişen güreş toplumunun gö- revlileri, yıllardır aradıkları havayı buldukları inanandaydılar. Bu yün- den, Yaşar Doğu Spor Salonunda ısrar edildi ve Devlet Bakanı Kâmil Ocak ile Beden Terbiyesi Genel Mü- dürü Ulvi Yenal kararlarına açıla- yınca, Ankara Bölge Müdürü Yav- rucuk dönüş yapmak zorunda kaldı. Artık, "yeşermekte olan ağaç"a yönelinmiş, "kuruyan ağaçlar" bir kenara atılmıştı. Ankara Bölge Müdürü, ister is- temez kabul ettiği bu kararı zorun- luklarla uygulamaya çalışırken kar- şısına büyük engeller çıktı. AKİS (Yeni Ajans - 8989). — 464