1925 Kürt İsyanı ve Şeyh Sait "— Şeyhlik ve müritlik nedir? Kadın müridiniz de var mıdır? Onlara ne suretle zikredersiniz? Allah ile kul arasında vasıta olmaya din müsaade eder mi? Cumhuriyet, islâm esaslarına uygun değil midir? Yü- zünüze neden nikap koyuyorsunuz?" Şeyh Şemseddin anlattı: — Ben Nakş-ı Bend-i Aliyim. Mürit, Şeyhinin yanında Allaha tövbe ve istiğfar eder. İkiyüz adın, altıyüz erkek müridim var. Kadın müritlere dört ka- rımın en büyüğü zikrettirir. Allah ile kul arasında va- sıta olmak doğru değildir. Fakat âdet olmuştur. Yü- züme peçe örtmekliğimin sebebi sıcaktan korunmak arzusudur. Cumhuriyetin İslâm esaslarına muvafik olup olmadığı hususunda (Peygamberimizin hadisi vardır. Ali Saip Bey tekrar sordu: Peygamberimiz vefatında, aşiretlerin toplanıp mensipİa ari EE reis yapılmasını istemedi mi? Hilâfetten bahsetti m Şeyh Efendinin > yoktu. şöyle dedi: "— Bu sözleriniz çok doğrudur. Halifeye lüzum yoktur. Evet, Peygamberimiz ölürken Cumhuriyeti emretmişlerdir. Bugünkü idare şeklimiz de Peygam- berin emrine uygundur!" u konuşma yapılırken kahveler içiliyor, fotoğ- raflar "çekiliyor. filmler almıyordu. Ali Saip Bey Şey- he baktı: "- Bakın, resim almıyor. Günah değil mi?" Şemseddin yan gözle makinelere baktı: "— Hayır, günah değil." Halbuki, duruşmalar sırasında Şeyh Şemseddin'- in müritleriyle münasebetleri de, yüzdeki peçenin sır- rı da daha iyi anlaşılacak ve zaman bu konuda istic- vabını gene Ali Saip Bey yapacaktı. Duruşmada' Şeıri- seddin elli erkek ve kırk kadın müridi olduğunu söy- ledi. Verdiği otel" rakam hatırlatıldı. “Şaşırmışım" si Cevaben Açıklanan gerçekler, âyin 'zamanlarında müritle- rin yere kapanıp süründüklerini, tilki ve köpek kıya- fetine girerek Şeyhleri şerefine bağırdıklarını göster- di. Şemseddin'in yüzüne örttüğü peçenin de sıcakla bir ilgisi yoktu. Ayin sonunda müritler kendilerinden geçtiklerinde Şevhin en yakınlarından biri haykırı- yordu: "— Doa e Allahın yüzünü göster! n Şeyh, peçesini. m ve güya müritler e Allahın yüzünü görüp büsbütün çi- leden çıkmaktaydılar. Ali Saip Bey sordu: "—Yani, Allahın yüzü senin bu suratında mı te- celli eder?" Bütün dinleyiciler oŞemseddin'e karşı nefret ve hiddet içindeydiler. Bu adamlar "dini korumak için" Cumhuriyete baş kaldırmışlardı. p" Maceranın sonu Ş Sait, bütün ötekilerden daha vakur davrandı. Zaten hayatı da ,mesela Şemseddin'inki gibi pis değildi. Duruşmalar sırasında meydana çıktı ki Şem- şeddin, babasının ölümünden sonra kendi analığıyla evlenmiştir ve bundan dolayı tevkif edilmiştir. O ko- nudaki muhakemesi sırasında "Babam bilmen Şeyh Yusuf, annemi nikahladığı zaman ben anamın kar- nında beş aylık nevzattım. Yusuf benim babam değil- dir. Ben piçim. Onun için şimdi evlendiğim karım üz babamın karısı sayılmaz", diyerek oyakasını kurtar- mıştır. Şeyh Sait'in tabii, inkâr edecek fazla bir şeyi yoktu "Niçin ayaklandınız?" sorusuna şöyle cevap veri — Din hükümleri zayıflamıştı. Gereğini yapmak feneri Şeyh Sait, bir Kürdistan Krallığı kurmak istediği yolundaki iddiaları sonuna kadar reddetti. Dini kur- tarmak için silâha sarılmıştı. Diyarbakır'ı zaptede- cekti. Sonra, oturup Hükümete din meselesini res- men yazacaktı. Başkan sordu: — Hükümet müracaatınızı kabul etmeseydi ne yapacaktınız?" Şeyh Sait herkesi güldüren şu cevabı verdi: "— Hükümet kabul etmeseydi, evimize gider, otu- rurduk. O zaman, günah boynumuzdan kalkardı. İzin isterdik. Hicret ederdik.." eyh Sait'in savunması da aynı hava içinde oldu. Bölgesi halkı cahildi. İlim, fen ve yeniliklerden ha- bersizdi. Din âkideleri, fıkıh ve hadisten başka şey bilmezdi. Medreselerin, meşihatın, din mahkemeleri- nin, içki yasağı kanununun kaldırılması, nikâhta bo- şanma hükümlerinin değiştirileceği şayialarının çık- ması bölge halkının kalbinde teessür uyandırmıştı. Şeyh Sait, o hislere tercüman olabilmek için isyan et- mişti. Hükümet taleplerini kabul etmezse, çekip gi- decekti! İstiklâl Mahkemesinin karan, Şeyh Sait ve yakın arkadaşları' için idam oldu. Sait, kendisine, kendi ta- biriyle "Edirnede 101 sene verileceği" inanandaydı. O bakımdan idama götürülürken ei , kacıydı, ama a belli oluyordu: Ali Saip B Seni severim ama, mahşer ünü İ iesmplaşı- cağız" "dedi, Mürsel Paşa sordu: — Din kalktı diyorsun. Namazını ker muy- dun? Camilerde ezan okunmuyor muydu? Sait bir süre düşündü. Başını eğdi, son söz olarak: — Fena yaptık.. Bundan sonra iyi olur inşallah" dedi. Bu sırada gömleği sırtına giydiriyorlar ve Diyar- bakır'da ve Türkiye'de yeni bir gün başlıyordu. SON Bu yazı serisi yeni yıl içinde AKİS YAYINLARI'nNda çıkacak “Şeyh Sait ve İsyanı” kitabından özettenmiştir.