HAFTANIN İÇİNDEN Ölçü gam Solu nihayet Türkiyede atatürkçülüğe ve demokrasi taraftarlığına döndü. Yani, körlerin tarif ettikleri fil gibi bir şey oldu. Nasıl, herkes ata- türkçü ve demokrasi taraftarıysa, nasıl hiç kimse po- litikada bu durumunu belirtmeden söze başlamıyor- sa Ortanın Solu da, bilhassa bir belirli çevrede itiraz edilmeyen bir kalıp halini aldı. İsmet İnönü Orta- nın Solundan yanadır. Bülent Ecevit de.. Tabii Tur- han Feyzioğlu da.. Adanadaki büyük toprak sahibi de.. Yeni partiyi finanse etmek üzere kollarım sıvamış bulunan ve vaktiyle Hürriyet (Partisini veya Yeni Türkiye Partisini finanse etmiş olan zengin iş adam- ları da.. Bunlarla beraber aşın solun temsilcileri de.. Bunların her biri Ortanın Solunu kendi anladığı Ortanın Solu haline getirmeye çalışmaktadır. Atatürk- çülük ve demokrasi için olduğu gibi.. Mehmet Ali Ay- barın da, Talât Aydemirin de atatürkçü ve demokra- tik rejim taraflısı oldukları düşünülürse Ortanın So- lunun zihinlerde bir karışıklık yapmasını tabii karşı- lamak lâzımdır. Bu karışıklıktan kendisini süratle kurtarması gereken teşekkül C.H.P.'dir. C.H.P.'de bugün unutulmaması gereken ilk hu- sus Ortanın Solunun bir tarikat yemini değil, bir siya- set anlayışı olduğudur. Eğer C.H.P.'de "filânca Orta- --n Solu yeminini falancadan evvel etti", "filânca ye- minini ederken bir ayağım havaya kaldırdı", "falan- ca yeminini sulandırdı" tartışmaları olursa bir kötü yarış başlar ki sonu gelmez. Genel Başkanın Kurul- tayı kapatırken hadiselere bir çizgi çektiğini söyle- mesindeki murat bu olmalıdır. Politika hayatında te- reddüt sahipleri, yavaş davrananlar, "bekle ve gör" prensipini benimsemişler, teşhislerini aheste koyan- lar ve nihayet, başarı tarafından cezbedilenler daima olmuştur. Eğer bunlar sadece bundan dolayı elin ter- siyle itilirse siyaset sahası çok boş kalır. Hele C.H.P. tarzında inişi ve çıkışı bol olmuş bir siyasi partide yeni cereyanlar bütün sâliklerini bir anda toplaya- mamıştır. Bunların daima bir "ilk şampiyonlar"ı ol- muş, ötekiler buna sonradan katılmışlar, ama kimler en kabiliyetli, en üstün vasıflıysa onlar ayakta kal- mıştır. 1950'den önceki devrede "35'ler" böyledir, 1950 ile 1957 arasmdaki "Gülek ekibi" böyledir, şim- di "Ecevit takımı" budur Ancak, Ortanın Solu herkes tarafından bir yana çekilmektedir ama politika anlayışa olarak bir Or- tanın Solu vardır ve C.H.P. için ölçü bu olmalıdır. Çok partili hayata geçilirken C.H.P.'de bir grup var- dı. Bu grup, tıpkı Ortanın Solu konusunda bugünün varlıklı iş adamları gibi demokratik sisteme karşı değillerdi. Bunun faziletini, lüzum ve önemini anlı- yorlardı. Toplum içindeki bazı müstakbel karışıklık- lara demokrasinin set çekeceğini görüyorlardı. De- mokrasiye hiç bir itirazları yoktu. Bir tek özelliğin muhafazasını istiyorlardı: Aleni oy * gizli tasnif usu- lü devam etsin! Metin TOKER pu Ortanın Solu konusunda buna benzer bir tutumun sahipleri teşkil etmektedir. Aynı tarz düşünenler C.H.P.'de kaldıysa bunlar da ayrılacaklardır. Nasıl aleni oy * gizli tasnifle demokrasi olmazsa her kazanç yolunu mubah ilân edip bunun vergisini vermeyi kâ- fi görmek ve bugünkü düzeni, şeklini ve edebiyatım değiştirip ruhunda muhafaza etmek insanı Ortanın Solu taraftarı yapmaz. Profesyonel siyaset organiza- törü durumuna gelmiş Feyzioğlu ve bir kaç arkadaşı, başına geçtikleri grupu böyle teşkilâtlandıracağı benzemektedirler. Fakat CHP. için Ortanın Solu bu değildir, bu olamaz; Ortanın Solu bir dünya görü- şüdür ve C.H.P'liliğin ölçüsü bu dünya görüşünü benimsemedir. C.H.P.de ve CHP.'nin dışında. Ortanın Solunu komünizm yolunda bir merhale, sevmediğim yeni tâbirle bir aşama haline getirmek isteyenlerin bulun- duğundan hiç kimse şüphe etmemelidir. Ama aynı şekilde bu politikayı sulandırıp sulandırıp bir mânâ- sız çorbaya çevirmek arzusundaki çevrenin varlığı da unutulmamalıdır. Birinciler nasıl, fazla sivri C.H.P.- lileri bu emellerini gerçekleştirmenin âleti sayıyor- larsa İkinciler de mutedil tanınan, isim yapmış ve kendileriyle şahsi ilişkileri mevcut bazı C.H.P.'lilere güvenmektedirler. Aslında bu, C.H.P. içinde bir den- genin unsurudur. Yoksa iki Truva Atı bir partinin bünyesine sokulmuş değildir. C.H.P. yeni aldığı yön- le solundaki ve sağındaki bu çevrelerden bütün ümi- dini kesmeli, onların desteğini hiç hesaba katma- mak, kendisine yeni tabanını süratle sağlayıp onu ge- liştirmelidir. Bu gerçeği en ziyade "sivri C.H.P.'liler" ile "mutedil C.H.P.'liler" bilmeliler ve onlar hayal et- memelidirler. (Batılı hürriyet anlayışını "burjuva hürriyeti" sayan ve gerçek hürriyetin "proleter hür- riyeti" olduğunu söyleyen kalemle C.H.P.'nin hiç bir alışverişi olamaz. Onun yeri T.İ.P'tir. İsterse T.İ.P.'in ötesidir. CHP. bu kafa ile ne bugün işbirliği edebilir, ne yarın. Ortanın Solu, memlekette bu tarz temayül- lerin, gerekli alternatif olmadığından gelişip serpil- mesine karşı barajdır. Tıpkı bunun gibi kendi menfaatine dokunmayan her konuda sapına kadar Ortanın Solunda olan, sa- nayiciyse toprak reformuna hiç itirazı bulunmayan, toprak sahibiyse sanayi ovurgunlarının önlenmesine şiddetle taraftarlık eden, fakat iş kendi sahasına gel- di mi bütün isyan bayraklarını açan tatlısu reformcu- su da C.H.P.'ye aynı derecede yabancıdır. Onun da yeri, biç olmazsa dünya görüşünü açık söyleyen A.P.'de değil, doğrudan doğruya Feyzioğlu takımının yanı veya içidir. C.H.P. şimdi, bünyesi içinde bu dengeyi sağlaya- cak bütün sağlam kuvvetlere şiddetle muhtaçtır ve böyle bir Ortanın Solu nasıl, partinin içinde basan kazanıp çekingen partilileri cezbetmişse memlekette de, görülecektir ki, çok geçmeden büyük kütlelere gü- C.H.P.'den ayrılmış olanlar içindeki büyük gru- ven verecek, onlara cazip gelecektir. 13 Mayıs 1967