13 Mayıs 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

13 Mayıs 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir Anatomi Feyzioğlu 8'leri, 50 sayısı yakınlarında bir yerleşik durum kazanmış gözüküyorlar, önümüzdeki se- çimlerde hiçbir şansları olmadığını söylemek de pek mümkün değildir. Çünkü bu 50 kişinin, Türkiyedeki oy hareketlerini yöneten merkezlerle ilişkileri var- dır. Binaenaleyh, bu merkezleri harekete geçirerek, oy deposu olan kitleler üzerinde kendi lehlerine etkiler elde edebilirler. u yüzden, 8'lerin liderliğindeki 50'leri türk siya- sal hayatının bir "vakıası" saymak zorundayız. Bunlar, henüz bir parti olarak, dokümanlarını yayınlamadılar. Bu yüzden onları, daha şimdiden, si- yasal nitelik olarak teşhis etmek zordur. Arkalarında bir kapitalist çevre bulunduğu, bu çevrenin de ameri- kan sermaye ve siyaset güçleriyle irtibatlı olabileceği görüşünü, sağlam bir teşhis unsuru olarak kullana- yız. Bununla beraber, şimdiye kadar gösterdikleri tu- tum ve davranışlarına bakarak, onları siyasal tutum ve davranış yelpazesinde bir yere oturtmaya da giri şebiliriz. Böyle yapınca onların, -edebi terimiyle yl liyelim-, bir "aydın - liberal" reformculuğu yolundan gelme iddiası ile sağa dönük bir orta yer politikası güdeceklerini tahmin edebiliriz. Gerçekten, 50'lerin bildiğimiz liderlik kadrosunun bu ihtimali akla getiren bir tutumları, davranışları, ısrarları olduğunu görmek mümkündür. Şöyle ki: 1 — 50'lerin liderlik kadrosunun, demokratik kişi- sel ve siyasal hürriyetler ileri sürüp, bunları doku- nulmaz tutmada ısrar ettikleri ve edecekleri söylene- bilir. Bu liderlik kadrosunun siyasal formasyonunda Amerikan ve Fransız İhtilâllerinin “burjuva hürriyet- “ dediğimiz bir hürriyet biçiminin “idee"si bulun- duğu söylenebilir. Bilindiği üzere, Amerikan İhtilâl Beyannamesi ve Anayasası -yazarları içinde hemen hemen alt sınıflar- dan, küçük sınıflardan, eritmişler suuflarından bir tek temsilci bulunmamakla beraber-, insanoğlunun ki- şiliğine bağlı hürriyetleri olduğunu söyliyen bir anla- yışı dile getirir. Bu anlayışa göre, insanın, insan olmasından gelen bazı hürriyetleri vardır ve bunlar insanın kişiliğinden ayrılamazlar. Siyasal iktidarlar da hür kişilerden ku- --lu halk rızasına dayanmazsa meşru olmaz. Fransız İhtilâli de aynı burjuva hürriyetleri görü- şü ile doğmuştur. Bu ihtilâle göre, hükümetlerin, siya- sal iktidarların varolma nedeni, bu hürriyetleri sağ- lamak ve dokunulmaz tutmaktır. Bir hükümet, top- lum içindeki kaderini bu hürriyetlerine dayanarak tek başına kuracak olan insanın bu imtiyazlarından biri- si üzerinde bir baskı yapacak olursa, bu, bütün fran- sız halkına bir baskı olur ve o zaman buna direnmek de, bütün fransızların hem en meşru hakkı, hem de zorunlu görevi olur Büyük toprak sahiplerinden, büyük armatörler den, büyük kredi kurumları yöneticilerinden ve hat- tâ köle sahiplerinden kurulu meclislerden çıkmış da 8'lerin olsa, amerikan anayasal mevzuatı bir “hürriyet mü- dir ilkesi"ne dayalı olarak “doğmuştur. Ve bizim 50'le- rin liderlik kadrosu, bu "müdir hürriyet ilkesi"nden doğan bir demokrasiyi savunmaktan, onun, bizim ül- ke şartlarımıza da uyabileceğini ileri sürmekten geri kalmamışlardır. Şimdi de o anlamda bir hürriyetçilik noktasında ısrar ettiklerini görmekteyiz. 2 — 50'lerin bildiğimiz liderlik kadrosunun, libe- ral -ılımlı- soyut demokrasi toplumunu ve onun dev- letini oldukça ılımlı uçlara bile kaydırmama savaşın- da ısrar ettikleri ve edecekleri de söylenebilir. Çünkü u konuda da, fransız siyasal ee ai geldiği pek ileri sürülemeyecek olan, merikan siyasal reji- mine daha kolay yakıştırılabilecek olan bir formas- yon ile dolu oldukları ileri sürülebilir. Fransız siyasal rejiminin esasları 1789'da doğdu- ğu zaman, buna iki yünden tepki gelmişti: Birinci tepki, hanedan ve taht etrafındaki asalet çevresiyle Kilise etrafındaki çevredendi. Bunlar, eski sosyal hi- yerarşiyi ve ona dayalı imtiyazlılar devletini savun- muşlar, İhtilâlin iadesini istemişlerdi. Fransız hürri- yetçiliği de, kendisine karşı olan bu tepkiye karşı kendisini savunmuştu. Fransız hürriyetçiliğine karşı çıkmış olan bu ilk tepki, sağ muhafazacı tepki idi. Bugün bunu faşizm deyimler. İşte, fransız hürriyetçiliği evvelce böyle bir tepkiye, şimdi de faşizme karşı olmuştur. İkinci tepki -bugünkü deyimi ile söyleyelim- "sol" dan gelmiştir. Bu tepki, liberal burjuva hürriyetlerine dayalı, soyut, biçimsel burjuva demokrasisini sosyal muhteva ile dolu bir sosyalist demokrasiye götürme çabasından ibarettir. Bu balamdan da Fransız ihtilâ- linin liberal yönüne bir sosyal muhalefet teşkil eder. Bu sosyal muhalefet, tarih içinde gelişe gelişe, bugünkü marksçı komünist telâkkiye kadar varmış- tır. İşte fransız hürriyetçiliği, esas itibariyle kendisi- ni tamamlama akımı çizgisi üzerinde olan böyle bir tepkiyi, ulaştığı son aşamasındaki iddialarıyla birlik- te bile tüm olarak reddetmemiştir. Ondan, tarih için- de etkilenmeyi kabul etmiştir. Hâlâ da etkilenmeye devam etmektedir. Bizim 50'lerin liderlik kadrosunun anlayışında ise, Fransız İhtilâline gelen ve onu geliştiren bu "sol" tepkiye müsamaha duygusu ve onun batı demokrasi- lerini de geliştirmeye yarayan mahiyetini kabul fikri hasıl olmamıştır ama, -dış görünüş olarak-, "sağ" tep- ki geleneğine sadakat fikri doğmuştur. Bunu şöyle deyimleyeblliriz: Bizim liderler, fransız hürriyetçili- ginin ' 'sağ"a karşı gösterdiği tepki geleneğini dış gö- rünüşü ile benimsemiş görünürler. Ayrıca, Fransada bir dayanağım bulamamış olsa da, amerikan hürri- yetçiliğinin "sol"a karşı gösterdiği geleneğini de be- nimsemişlerdir. Gerçekten, Amerikada, kaynağını ilk amerikan si- yasal kurumlarını kuranların üstün sosyal statülerin- den alan, bugünki dayanağını da, dünyada en gelişmiş bir ülke olarak, kendisinden az gelişmiş veya hiç ge- 13 Mayıs 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: