SOSYAL HAYAT halarından ve bütün binaları en iyi bir şekilde süsleyen yeşilliklerden, iç açıcı çiçeklerden, kısacası her bakımdan tatmin edici dekorasyon ve modern mimariden değil, kimse- siz çocukların evi olan bu yurttaki çocuklardan söz edeceğim. Henüz Kinderheim'a giriyorduk ki, bina- nın çok geniş camlarla sokağa ba- kan büyük yuva kısmında, altı de- giştirilmekte olan bir bebeğin bize gülücükler yaptığını, bizi selâmladı- ğını gördük. Bu, büyük bir mutlulu- ğun işareti ve aynı zamanda bugün kabul edilmiş bir teorinin âdeta if lâsı idi. Denilmektedir ki, geniş yu- valarda yetişen süt çocukları neşe- lerini yitirir, insanları âdeta ilgisiz ve neşesiz bir şekilde ( karşılarlar. Yurt hayatının en büyük sakıncası budur. Oysa, pencereden dışarıya gülücükler yollayan bu çocuk hiç de neşesiz ve mutsuz görünmüyor- du. İhtiyacı olan şefkati bol bol bul- duğu belliydi. Yukarı katlarda, bah- çede, erkek - kız beraber yaptıkla- rına tanık olduğum banyolarda, bahçede top oynayan daha büyük ço- cuklarda hep aynı mutluluğu gör- düm. Sağlıklı, neşeli halleri, mutlu ve bakımlı görünüşleri gerçekten bizi etkiledi. Bu yurtta altı aylıktan onaltı yaşına kadar 160 çocuk var- dı ve 70 kişilik personelle mükem- mel şekilde yönetiliyorlardı. Bu personel daha çok, meslek eleman- Bir alman genci yetişiyor Ham maddesi bilgi 28 AKİS larından müteşekkildi, örneğin, Kin- dergarte'nin başındaki sorumlu şa- htı, pedagoji öğrenimi yapmıştı. Kendilerine bakabilecek çocuklar, onar kişilik gruplar halinde, birer dairede oturuyorlardı. Bu daireleri gezdik ve sıcak, samimi bir ev ha- vasına tanık olduk. Onar kişilik gruplarda kız ve erkek çocuklar ay- nı şekilde ev işlerine yardım ediyor, saksılardaki çiçekleri suluyor, evle- rini kendi yaptıkları resimler ove şekillerle süslüyorlardı. .Küçüklerin odalarında, kendilerine ait değişik ve çeşitli oyuncakları vardı. Her da- ireden, o dairenin "grup annesi" so- rumlu bulunuyordu. Çocuk, kendi nüfus kâğıdında yazılı dinin gerek- lerine uyup uymamakta serbestti. Dönüşü olmayan yolculuk ocuk ve yetiştirme yuvasının he- Ç men yanıbaşında, aynı bahçede gördüğümüz, başları mizanplini, te- miz kıyafetli yaşlı kadınlar ve gene çok temiz giyinmiş yaşlı erkekler dikkatimizi çekmişti. Bunların da aynı site içine dahil "ihtiyarlar e- vi'nde oturduklarını öğrendik o ve bu evi de gezdik. Burada 189 ihtiyar vardı. Binanın aynı site içinde ya- pılmasının nedeni, çocuklarla genç- leri ihtiyarlarla mümkün mertebe yakın tutmak ve irtibatı sağlıyarak, her iki taraf için de normal bir ev hayatı sağlamaya çalışmaktı. Hatta binalar yapılırken, yaşlıların çocuk- lar ve gençlerle meşgul olmaları da düşünülmüştü. Fakat eski belediye başkanlarından, bu çevrede büyük sosyal hizmetleri görülen Graf'ın a- dım taşıyan bu tesislerde bu ilk amacı uygulamak mümkün olama- mıştı. Çünkü yapılan tecrübeler, çok yaşlı kimselerin gençlerle ve çocuk- larla olumlu şekilde meşgul olama- dıklarını gösteriyordu. Şimdi bir- birlerini görmek, selâmlamak ve rastlaştıkça konuşmakla yetiniyor- lardı. İhtiyarlar evinin beş katını da gezdik. Pırıl pırıl odalarda yaşıyan yaşlıların kimisi kitap okuyor, ki- misi bir masa oyunu oynuyordu. A- ma birşey bize acıklı geldi: Durum- ları bozulan ihtiyarlar bir kat yuka- rıya çıkarılıyorlardı. Frankfurta ha- kim, döner bir kale olan Henninger kalesinin çok yakınında hemen aynı hizada idik. Artık kendi kendileri- ne hiçbir iş yapamıyan ihtiyarlar, tıpkı bir serde oturur gibi, bu came- kanlı salonlarda oturuyor ve, göre- 13 Mayıs 1967