YURTTA OLUP BİTENLER partileri etraflarında birleştirmek ve kuracakları partiyi genişletmek için yaptıkları temaslarda karşıla- rına dikilen en büyük problem bu- dur. Geçen haftanın ortasında bir- gün, bu problemle en keskin şekilde karşı karşıya gelmişlerdir. Araların- da birkaç eski DP milletvekilinin bulunduğu bir heyet, ÇEP'in ikinci adamı durumundaki bir politikacı- yı öğleden önce evinde ziyaret et- miş, eski DP'liler, olarak yeni kuru- lacak partiyi desteklemeyi, hattâ Karadeniz teşkilâtını derhal kurma- yı teklif etmişlerdir. Ama e bir istedikleri vardır: Yeni parti, m kaddesata önem vermelidir! “Buna, ÇEP'in ikinci adamı ne "evet", ne de "hayır" diyebilmiş, ama lâiklik- ten, inanca, ibadete saygıdan dem vurmuştur. Aradan dört gün geçmiş ve bu naftanın başında Feyzioğlu- nun verdiği demeçte bu görüşmenin ÇEP lideri Feyzioğlu, bir ufak meyvası zuhur etmiştir. Demeçte şu cümle yer almıştır: "Al- lahtan başka kimseden korkmuyo ruz.." ÇEP'çiler adına ufak partilerle temasa memur edilen Turan Şahin bu tip problemlerle en çok karşıla- şanlardan biri olmuştur. Türkeşin CKMP'si ile yapılan temas Turan Şahinle Dündar Taşer arasında ce- reyan etmiş ve ÇEP kanalından sız- dırılan habere göre, "prensipte mu- tabakat" sağlanmıştır. CKMP'liler en çok "milliyetçilik" prensibi üze- rinde durmuşlar, yeni parti kendi anladıkları milliyetçiliği benimser- se işbirliği yapabileceklerini vaadet- mislerdir. Bunu takiben, Feyzioğlu- nun demeçlerinde ve ÇEP'çilerin dil- lerinde o "milliyetçilik" lâfi sık sık tekrarlanır hale gelmiş, bir "milli- yetçi cephe" kurulmasından bahse- dilmeğe başlanmıştır. Ama sonra tebrik kabul ediyor Buz gibi şerbetleri AKİS anlaşmazlıklar, pazarlıkta uyuşmaz- k çıkmış olmalı ki, CKMP Genel Sekreter Yardımcısı oOFuat Uluçla birlikte (CHP'den istifa edenleri transfer için -bu, Feyzioğlu ile reka- betin başladığının açık delilidir- Ga- ziantebe giden Muzaffer Ozdağ, ora- da, "Bizim milliyetçiliğimiz burjuva milliyetçiliği değildir. Hürriyetçi ve emperyalizme karşı milliyetçiliktir' demiştir. Şu günlerde boyuna milliyetçi likten bahseden, fakat emperyaliz- me karşı olmak konusunda hiç ses etmeyen biri varsa, o da Feyzioğlu- dur. "Ortanın solunda mısınız?" Gr çk, Parlâmentodaki bağım - y sızlarla bile bir mutabakat sağlı- yabilmiş değildirler. Meselâ, MP'den ayrılanlarla yapılan temaslar bir sonuç vermemiştir. Aralarında top- lu hareket için bir protokol yap- mış olan bu bağımsız grup, Bölük- başıyı ve etrafındakiler! solcu bu- lacak ölçüde sağdadır. Bunlara AP reformcu hüviyetle tanınan Feyzioğ lu ile bağdaşabileceklerini pek um- mamaktadırlar. Daha ziyade Akdo- gan aracılığı ile ÇEP'çilerle temas- lar devam ederken, Memduh Erde- mir Ruhi Soyere şunu sormuştur: " e, siz, ortanın solundayız, diyorsunuz. Şimdi, de bakalım, ye- ni partiyi kurunca 'ortanın solunda- yız' mı diyeceksiniz?" Ruhi Soyer buna, — Hayır, demiyeceğiz" cevabı- nı vermiş ve bu defa şu soru ile e — Peki, yeni partinizde CHP'- nin umdelerini kabul edecek misi- niz? Siz yıllardır CHP'lisiniz.." Soyer, bu ikinci soru karşısında sıkılmış, o hafiften kızararak, pes perdeden şöyle demiştin ' —-Canım, biz kuruyoruz.." yeni bir parti MP'den ayrılanların ve bilhassa Akdoğanla Erdeminin yeni partiye girmeleri çok zayıf ihtimaldir. Hele Akdoğanın, İçişleri (Bakanlığında halef - selef oldukları Sükanın sö- zünden çıkması büsbütün zordur, iktidarın elinde mevcut bazı bilgi- 13 Mayıs 1967