MUSİKİ Haberler Alman Kütüphanesi tarafından ter- tiplenen bir bale resitali 3 ve 4 Kasım 1964 akşamları Devlet Operası salonlarında tekrarlanacaktır. Bu re- sitali Hamburg Devlet Operası birinci balecileri oODulce Anaya ile Rainer Köchermann ve Viyana Devlet Ope- rası birinci balecileri List Maar ile Willy Dirtl vereceklerdir. Ayrıca. Heil- delberg Şehri Tiyatrosundan birinci balerin Vreni Wohischlegel ile kore- ograf Wolfgang Leitsner de katılacak- lardır. Cumburbaskanlığı Oo Orkestrasının 23 Ekim 1964 Cuma akşamı vereceği konsere alman piyanisti Robert Alex- ander Bohrtim solocu olarak katılacak, ayrıca 26 Ekim akşamı yine Konser Salonunda bir de resital "erecektir. Orkestranın eski kemancılarından ve konsertmayeter sandalyasını işgal eden üç üyeden biri olan Fethi Ko- puz Amerikada, iki yıllık bir eğitim çalışmasını başarıyla bitirerek yurda dönmüştür. Bundan üc yıl önce vur- dumuzu ziyareti sırasında oKopuz'u dinleyerek beğenen Profesör Paul Rol- den sanatçımız orada pedagojik faa- liyetin yanısıra solocu olarak ve or- kestralarla birilikte çeşitli (konserlere de katılmıştır. Orkestranın o solo çellocusu (Nusret ayar, konsertmayster yardımcısı Kenan Kutucuoğlu ile kemancı Ha- lük Onarır, Cezayir Hükümeti tarafın- dan bir Oda Orkestrası kurulmasın- da yardımcı olmak üzere iki yıl sürey le angaje edilmişlerdir. Naci Dürer KADIN TERZİSİ Karanfil Sokak NO. 27/3 KARA (AKİS — 1277) AKİS, 23 EKİM 1964 Konseri verenler : (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Yöneten : Boris Papandopulo (Yugoslavyalı misafir şef). Solocu : Engin Eralp (Keman). Konserin yeri : Ankara Konser Salonu. Günü : 16 Ekim 1964 Cuma, Saat 20.0 da. Program : Klâsik üstadlardan Joseph Haydn'in bir senfonüisiyle o-üslüp yönünden pek sayılmasa da- iki çağdaş bestecini" eserlerinden ibaretti. n: Re majör "Gayda" senfonisi, 2. Haçaturyan : Koman konçertosu, 3. Papandopulo : Konser uvertürü. Konserin Özellikleri :Konserin, çalınan parçalardan (o ikisinin (o Türkiye- de ilk defa çalmışı bir yana en ilgi çeken yönü, çek genç ve şimdi- ye kadar hemen hiç adı duyulmamış bir kemancının kazandığı büyük ba- şarıydı, Engin Eralp adı bir süre önce Konservatuvarın öğrenci orkestrası eş- liğinde wieniawski'nin konçertosunu çaldığından bu yana hiçbir yankı uyan- dırmamıştı, müzikseverlerin çoğu onun orkestrada keman çalmakta olduğunu, bile bilmezdi. Hele daha önemlisi Cumhurbaşkanlığı Orkestrasında oObu kadar başarı gösterebilecek "solocu"larınında çalmakta olduğuna inananla- rın sayısı da oldukça azdı. Çok kişi orkestra üyelerini önlerine konulan par- tileri çalmakla yetinen, kendi basma çalışması olmayan, biraz da kendini talibin seyrine bırakmış sanatçılar olarak görüyordu, İşte Eralp geçen Cuma akşamı biraz da gelenekleşmiş hâle gelen. bu. inanışı yıktı. Orkestrada daha nice değerli solocular bulunabileceği, yeter ki bunlara imkân ve fırsat verilmesi gerektiği gerçeğini herkese duyurdu. Bence konserin asıl önemli tarafı ve üzerinde durulması gereken yönü de budur. Ppandıpulo'ya gelince : Yugoslavyanın sayılı müzik otoritelerinden biri olduğu biyografisinden sülale bu lili ankaralı sanatseverlerin karşı- sına önemli bir yenilikle çıkt yaşayan insanların ulusal melodilerinden esinlenmiş “yüzde yüz folklor kokan bir konçertoyu programına alarak konser mevsimine yeni bir çeşni getirdi. Beğendiklerim Konserin en başarılı dolayısıyla en çok beğenilen bö- lümü hiç şüphesiz Engin Eralpın solocu olarak katıldığı Hacaturvan konçer- tosuydu. Gerek müziğin orijinal renkleri gerekse üslubunun müzik çev- relerimiz için yabancı oluşu ilgiyi daha çok üzerine çekti. Eralpin yeterli ve hakim tekniği tazelikle hareketin karışımı olan çalışı anlaşılması ve yorumu pek okadar zor olmayan fakat temiz bir yayla çok sağlam sesler isteyen bu konçertoyu başarıyla seslendirmesine yetti. Orkestranın eşliğine gelince- bir önceki konserin tersine- gereken canlılık ve bilhassa beraberliği sağlamış görünüyordu. Bunda Papandopulo'ya düşen pay büyüktür. Özel- likle orkestra partisinin iyi seslendirilmesi bu konçerto bakımından önem taşır, Beğenmediğim : Yönetici nekadar sempatik veya antipatik olursa olsun, sahnedeki hareketleri ne kadar ahenktar veya barmonisiz bulunursa bulun- sun esas olan çaldırdığı müziğin bestecinin yarattığı müzik olup olmaması önemlidir. Bu açıdan bakılırsa konserin ilk bölümü suni ve üsluptan uzak, ikinci bölümü ise belki daha aslına yakın oldu. Besteci yönüyle Papando- pulo sadece flimlere eşlik müziği yazabilecek ustalıkta, fakat sanat görüşü dar bir besteci.. Sonuç : Birçok yönleriyle Konser mevsimin daima , anılacak başarılarından biriydi. Özelikle Engin Eralp adının bundan böyle programlarda görülme- sini bütün sanatseverler dilemektedir. Daniyal ERİÇ 31