film çekimlerini bazı şartlar dahilin, de sınırlamışlardır. Türkiye için bu çeşit davranışlar söz konusu değildir. Türkiye, bir kendini tanıtma çabası içinde, gerçeklerden uzak ve gerek- siz bir iyiniyet kaygısını sürdürmek- tedir. Laurentüs'e bütün imkânları gücünün yettiğince verecektir. o Ordu buna hazırdır, İstanbul Belediyesi bu- na hazırdır, oöbür Bakanlıkların bu konuda herhangi bir itirazları yoktur ve başvurulduğunda, onlar da ellerin- dekilerini artlarına (o koymayacaklar- dır. h filimi için Laurentiis, Tür. rulması konusunda italyan yapımcı a- gasının hiç bir zorunluğu yoktur. Ay- rıca, Laurentiis'in yine Türkiyede ku- racağı stüdyonun kendisine bir yara. rı da dokunmıyacaktır. Ama önemli o- lan, bu tür sözler edip "yapacağım, edeceğim"le halk oyunun ilgisini üze- rine çekmektir. Halfon da ayni yol- dan yürümüştü, Kazan da. İkinci James Bond filmi "Rusyadan Sevgi- lerte"nin yapımcıları da Türkiyede bir stüdyo kurmanın lüzumundan durup dururken söz açmışlardı. Türkiyede, yerli film endüst- stüdyolar nin kurulması değil, başlarına gerçek ten bu işi bilenlerin getirilmesi gerek- tir. Laurentiis, elbette bu gerçekleri bilmektedir. Yeniden bir stüdyo kur- manın güçlüklerini, kurulsa bile, bu- nun çalışma imkânından uzak kalaca- ğını da ayrıca bilmektedir Ana problem Türkiyede pr film çevir- mesi, irmek üzere akına başlamaları ve ll akını hızlandırma- ları gelecek yıllarda daha da artacak- tır. Nedeni, türk parasının batı para- larına karşılık daha düşük olması ve batı paralarının Türkiyede daha çok alış gücüne sahip olmasıdır. Üstelik, görüntü ve mekân olarak da, çiğnen- miş sakızların dışında bir özellik ta- şımaktadır. Yani Türkiye, batılı baş- ka ülkelere göre, film çevrimi açısın- dan en uygun ülkelerin başında gel- mektedir. Bundan başka Türkiyede bir sinemacılar sendikası ancak sözde vardır ve tabii, gücünü kabul ettir- mekten uzaktır. O yüzden, her önü- ne gelen, rahatlıkla bu topraklarda film çevirme imkânına sahiptir. İlgi- li makamlar ise, "bizi kimbilir ne gü- zel tanıtacaklar! Aman, yardım ede- film de ran a bizi güzel göstersinler! güzel gösterince, batılı seyirciler, çi kalkın, bu fil- min çevrildiği ülkeyi görmeye gide- lim diyeceklerdir" hayâli içindedir- ler. Meselâ Fatih filmi için bu çeşit ümitler, bu defa da Laurentüs'e bağ- lanmıştır. o İstanbul surları dışında kurulacak yeni bir eski İstanbul için, Bakanlık ve Belediye büyük yardım yapacaktır. (o Laurentiis'in söylediğine göre, bu dekor eski İstanbul, film çev- riminden sonra Belediyeye bırakılacak ve Belediye de gelen turistlere bu- SİNEMA nu gösterip, ayrıca bir gelir sağlaya- caktır! Buna âmin denilebelir mi? Be- lediyenin bundan çok daha önemli ka- mu hizmetleri vardır ve bir film için kurulacak dekora yardım, en sonra düşünülecek bir iştir. Ayrıca, daha ayağının tozuyla, il- gili Bakana başrol teklif ederek cid. diyetinden insanı şüpheye düşüren bir yapımcıdan fazla birşey beklememek, dağın fare doğurması kabilinden bir sonuçla karşılaşıldığında da katiyyen şaşırmamak lâzımdır AKİS/33