trendekiler, istasyondakilere, buradan nereden ekmek alındığını, nerede yi- yecek birşeyler bulunduğunu sordular. Karşıda bir büfe vardı ama, o bulgar levası olmadan buradan birşey almak mümkün değildi. Trendekilerde ise le- va yoktu. Bunun üzerine istasyonda- kilerden birisi, çantasından çıkardığı bir kavanoz balı uzattı, bir başkası da bir ekmek verdi. Daha ötelerden biri de bir karpuz uzattı. Vakit sabahın erken saatleriydi. Trendekiler verilen- leri almak istemediler. Acaba karşıla- rındakiler polis miydi, yoksa bulgar gizli emniyet teşkilâtının adamları mıydı? Gösteriş mi yapıyorlardı? Ama yerdekiler ısrar ediyorlardı. Madem aç kalmışlardı, madem trende restoran yoktu, bunları alıp Sofyaya kadar idare etmeliydiler. Trendekiler aldılar ama, içleri de burkulmadı de- gil, Kimbilir kaç kişinin kaç günlük istihkakını (o almışlardı... | Ekmekle balı içlene içlene yediler. Trendekiler, ekmeği vesika ile sa- tılır sanıyorlardı. Neden sonra, bütün Bulgaristanı gezdiklerinde gördüler ki, Bulgaristanda yerli gıda maddeleri ü- zerinde herhangi bir tahdit yoktur, dileyen dilediği kadar alır ve yer. Ne var ki Bulgaristanda, pek çok şey gibi gıda maddeleri de oldukça paha- lıdır. Paranın geçmediği ülke Bulgaristanda para var, hattâ iste- en para da biriktirebiliyor - tabii biriktirecek kadar kazanabilirse -... İsteyen, ailesi için ev. otomobil, hat- tâ herhangi bir sayfiyede ufak bir sayfiye evi dahi satın alabiliyor. Ne var ki. biriktirdiğiniz parayla meselâ bir bakkal dükkânı açmanız, ufacık da olsa bir işletme kurmanız müm- kün değil. Evinizi kiraya veremezsi- niz, otomobilinizle ücreti karşılığı in- san taşıyamazsınız. Bulgaristanda pa- ra sadece şahsınız ve aileniz için kul- lanılabiliyor. Yani yemek, içmek gi- yinmek eğlenmek için. Bunun ötesin- de para biriktirmek hiç bir anlam ta- şımıy: Param var, iki ev alayım da birini kiraya vereyim, oradan ge- lecek üç-beş kuruşla da geçinirim, çalışıp da ne olacak?" demek yok. Buna hiç imkân vermiyorlar. ristanda en çok tekrarlanan söz, yen, dişler!" dir. Bulgaristan ağır bir hürriyetsizlik havası içinde. Milletin yüzü pek fazla gülmüyor Gece hayatı hemen hiç yok. Gerçi büyük şehirlerde yazlık bölge- lerde gece kulüpleri, meyhaneler, bar- lar var ama, bunlar daha çok turist- ler için. En büyük ihracat Bulgaristanın Turizm Dairesi Başka- nı Petko Todorof. (o Bulgaristanın “işle- DIŞ GEZİLER Varnada bir dinlenme yeri İnsan her yerde insandır turizmi konusunda şöyle dedi: "— Turizmi biz bir ihraç kaynağı olarak görüyoruz. Hem de en önemli ihraç kaynağı. Bunun için de alabil- diğine (üstüne düşüyo ruz. (o Gelen turistlere deniz, güneş, yeşillik sa- tyoruz. Götürmeleri için değil, gör- meleri, dinlenmeleri, eğlenmeleri i- Turizm de, Bulgaristandaki herşey gibi, devlet eliyle yürütülüyor. Bul- garla, 1956 yılından sonra bu işin ö- nemini anlamışlar, 50 milyar levalık, yani 300' milyon dolarlık yatırım yap- mışlar. Karadeniz kıyıları, bizim İğne- ada burnundan Rumanya hududu o- lan Tuna kıyılarına kadar baştan a- şağı otel, motel ve banglovla doldu- rulmuş. Otelleri son derece modem, Herbiri birer Hilton olmak üzere yüz- lerce otel var. Hattâ içlerinde, mima- ri bakımından daha modemleri de var. Ne var ki lüks konusunda pek o kadar kaabiliyetli değiller. Otel odala- rı bizim turistik Sirkeci otellerinden daha konforlu sayılmaz. Varna ve Burgaz iki büyük turistik şehir. Bul- garistana gelen turistlerin çoğunlu- gunu daha ziyade komünist ülkelerden gelen turistler teşkil ediyor. 14-16 gün- lük devreler için geliyor, kafileler ha- linde kalıp kafileler halinde (geziyor ve gene kafileler halinde gidiyorlar. Her şey programa bağlanmış. "Ben tatildeyim, bu sabah yataktan onbir- de kalkıp, kahvaltımı oOondan sonra yapacağım" demek yok. Onbire kadar yatmakta serbestsiniz ama, kahvaltı- ya saatinde inmediniz mi, kahvaltı etmek imkânınız kalmıyor. Hele öyle, "ben bu sabah odamda kahvalı etmek istiyorum" demek hiç mümkün değil. Umumi lokantaya inip yemek yeme- mek için bir tek gerekçe var, o da has- ta olmak. Bu defa da tepenize doktor dikiliyor. Bu yıl Bulgaristan 600 bin turist ağırlamış. Bilerinde, yabancı turistler için 25 bin yatakları var.. Turizm dai- resi başkanı": — Bunu önümüzdeki yıl yüzde 50 oranında artıracağız" dedi Bulgarlar 1963 yılında turizmden 21 milyon dolar gelir sağlamışlar. An- cak bu gelirin çok büyük bir kısmı Doğu bloku memleketlerinden oldu- gundan ve bunlar karşılıklı anlaşma- larla birbirlerine (o bağlı bulundukla- rından, turistlerden para almıyorlar da, turist gelen memleketlerden ma— kine fabrika tesisi falan alıyorlar. Netice odur ki.. Bulgaristan. 1944'den bu yana ger- çekten büyük bir gelişme göstermiş. Yol dâvasını halletmi: ev dâvasını halletmiş - gecekondu falan yok - köy lerine elektrik ve suyu götürmüş. Se- kiz yılık ilköğretim mecburi. 50 ya- şından aşağı olanlar içinde okuma yazma bilmeyen yok. Sağlık hizmetle- ri bedava. Dileyen, istediği yüksek o- kulu okuyabiliyor. Köylerde dahi te- levizyon var. Radyo, çamaşır maki- nesi normal eşya arasına girmiş. Di- lenci yok, üstü başı yırtık, yamalı hiç kimse bırakılmamış. Hattâ, hasta su- ratlı insan da kalmamış. Ekilmemiş bir karış arazi de yok. Bütün bunlar iyi de, bunların yanı başında hürriyetin olmaması tahammül edilecek gibi de- gil. İstediğiniz gibi düşünmek, istedi- ğiniz gibi yazmak Bulgaristanda en büyük suç, âdeta vatan hiyaneti! AKİS/19