SİNEMA yımızdan geçecektir, bizi kötü göste- ren bölümler ayıklanacak, Fatih, fin- landiyalı yazarın Fatihi yerine, bizim ve tarihimizin Fatihi olarak beyaz perdeye aktarılacaktır. Aktarılacaktır ama, o şurasını da hiç bir zaman göz önünden uzak tut- mamak gerekir: Laurentiis, herşey- den önce bir sinema adamıdır, yapım- cıdır ve Fatih filmi için dünyanın do- larını harcayacaktır. Gerçeği konuş- mak gerekirse, normal bir sinema se- yircisi için, tarih kitaplarının kah- ramanı Fatihin hiç de ilgi çekici bir yanı yoktur. owaltari'nin uydurma kahramanı Fatih, birinci Fatihe ba- karak, odünya sinema seyircisi ba- kımından daha önemli, daha sine- maya yatan bir kahramandır. o Ya- pımcı Laurentiis'in ise, sinema seyir- cisine bizim Turizm ve Tanıtma Ba- kanlığımızdan ve isteklerinden daha akın olması ve olacağı da olağan karşılanmalıdır. Üstelik, bu işin bir de tuzu biberi vardır ki o da, Turizm ve Tanıtana Bakanlığının - bu, sinema ile ilgili iş- lerinde bütün ilgisizleri bulup çıkar- ma ustalığına şahane bir örnektir- bu işle ve senaryo ile yatandan ilgi- lenmesi için taa Romalara kadar gön- derdiği uzmanı Oo Yusuf Mardindir. Mardin, eski Yücel dergisinin kıyı- sında köşesinde sürelikler yayınlamış olan bir şair oeskisidir ve sinemayla bütün barışıklığı, seyirci olmaktan i- leri gitmemektedir. Mardin, sinema- cı olmadığı gibi, tarihçi de değildir. Ne sinemacı, ne de tarihçi olan bir yoyu ne hallere getireceği, düşünmeğe değer! doğrusu İtalyan sinemasının iki büyük ya- pımcı ağasından biri ve hattâ başı olan Laurentiis, iki yıldan beri Fatih projesi üzerindedir ve kendi açısın- dan tam bir tacir kafasıyla davran- maktadır. Laurentiis için hem ülke o- larak, hem de sinema sanayii bakı- mından geri kalmış olan Türkiye, bir çeşit "bakir topraklar"dır. Son yıl- larda turizme ister istemez verilen önem de, Laurentiis tipi yapımcıla- rın iştahını kabartan niteliklerden- dir. Bunların ötesinde, batı sinema- cıları için yurdumuzda bloke edilip kalmış paraların mutlaka kurtarılma- sı zorunluğu vardır. Bunun için de, konusu Türkiyede geçen bir film çe- virmek, yapılacak islerin en akıllıca- AKİS/32 Dino de Laurentüs Papaz pilâv yer mi? sı olacaktır. Hele konu, o ülkenin ü- zerine titrediği ve önemsediği bir ki. şiyle ilgili olursa, sonuç daha da kat- merli olacaktır. Fatih, bunun için se- çilmiştir. | Konu, üstelik Laurentiis âyârı bir yapımcı için de bulunmaz bir spectacle örneğidir. Hele, turiz- me dört elle sarılan ülkenin ilgilileri- nin kulaklarına, bu filmin, yurdumu- yapımcıya mz imdi el elbette kalmıyacaktır. Film çevrilip bittikten sonra, çev- Üsküdarı geçmek gerektir. Bugüne ka. dar gelen yapımcıların Türkiyeye oy- nadıktan oyunun gerçek yüzü budur ve Samy Halfon ile Elia Kazanın yaptıklara "ölmeyen Kadın" ile "A- merika Amerika!" filmleri bunun u- nutulmaz örneklerini vermişlerdir. Bir küçük masal yahudi asılı Samy Halfon -Lau- rentiis gibi -, işinin tam adamı bir yapımcıdır. Küçük sermayelidir, fa- kat kafası en karanlık işlere bile sa- at gibi işlemektedir. Türkiyenin dö- viz ve transfer sıkıntısı (çektiği bir anda, bir çeşit kurtarıcı olarak ilgi- lilerin karşısına dikilmiştir. Halfon, Türkiyede bloke edilmiş paralan yi- ne Türkiyede ve türk parası olarak kullanmak istemektedir. Buna karşı- lık, yurdumuzda film çevirecek ve ve- rilen paralan o ülkenin iç pazarında harcayacaktır. o Savaş sonrasında a- merikalı sinemacıların ekonomik ye- nilgiye de uğramış ülkelerde başvur- duğu bu eskimiş oyun, ayni senaryo ile yeni baştan bu defa o Türkiyede sahneye oOkonulmuş ve o çekilmiştir. Gerçi bu konuda parayı dışarı çıkar, batılı sinemacıları dolaş- batmış gözüyle bakılan Türki- ye alacaklarım yan yarıya (o-basan daha da aşağıya - satın almıştır. Bu yoldan giderek oelde edilen kazanç, Halfoh'un (bugüne k çevirdiği Kimlerinin hepsinin üstünde bir ka- zançtır! İtalyan sinemasının yapımcı ağa- sı Laurentiis de - pek mümkündür ki - bu yolun yolcusudur. Bloke edilmiş paraların Oo kurtaralmasıyla (| birlikte yurdumuzda kendisine ayrıca büyük yardımlar da sağlayacaktır. bir ülkede o-meselâ bugüne spectacle için biçilmiş kaftan sayı. lan Yugoslavyada - bu tür yardımlar, belirli bir para karşılığı yapılmakta- dır ve sinema il? ilgili sendikalar, ya- bancı filmcilerin Ookendi yurtlarında