Talihsiz davranışlar Orhan Öztrak İzmir Fuarında cereyan eden hadiselerden dolayı derin bir teessür duyma- mak imkanı yoktur. Bir çapulcu alayı Fuarı bir Harkın veya Filadel- fiya haline getirmiştir. Harfsin veya Filadelfiyada nasıl dükkanların çok zenci ve az beyaz tarafından yağma edilmesi Amerikadaki Zenci Mesele- sine fayda değil, tarar getirmişse aynı şekilde İzmir Hâdiseleri de bizim Kıbrıs Meselesini lekelemiştir. Ancak, nasıl Harlemde veya, Filadelfiyada vuku bulan yağmacılık Ame- rikada halkı birinci derecede ilgilendiren bir Zenci Meselesinin mevcudi- yeti gerçeğini ortadan kaldırmazsa Fuar Yağmacılığı da türklerin milletçe Kıbrıs konusundaki hisleri hakkında hatalı fikir vermemelidir. Elbette ki o gece Fuarı basanlar yüreklerinde milli hiç bir his beslemiyorlardı ve ga- yeleri sadece çalıp çırpmaktı. Ama bunlar millet tarafından derhal telin edilmişler, hareketleri herkeste nefret uyandırmıştır. Halkın galeyanını her saman ve her yerde kontrol altına sokmak kabil olmamaktadır, Vandalizm hareketleri bir belirli noktanın ötesinde kaçı- nılmaz hal almaktadır Biz kendimizi çabuk kınayan bir milletizdir. Onun için müessif Fuar Hâdiseleri çok geniş tepki yaratmıştır. Unutulmaması gereken bir nokta şu anda Amerikanın dahi bu çeşit bir fırtınanın içinde olduğudur. Türkler hislerini gösterirlerken her halde en azgın millet ol- maktan uzaktırlar. Nitekim gençlerin tertipledikleri gösteriler dajma vakur ve asil olmakladır. . Fakat, unutulmaması gereken bir başka nokta vardır. Her şey göster- mektedir ki Fuar Hâdiseleri emniyet makamlarının inanılmaz gafletinin ve tedbirsizliğinin neticesidir. Bir medeni memlekette buna göz yumula- maz. Şimdi İçişleri Bakanına düşen görev derhal tamire gitmek, gerekli tahkikatı bizzat yapmak ve ilk iş olarak kusurlulara işten derhal el çek- tirmektir. Bunun süratle yapılmasında büyük fayda vardır. Adaletin kılı- cının da bu konuda süratin işlemesi, merhamet göstermemesi bir milli ödev- dir. Her memlekette olduğu gibi Türkiyede de dağ başındaymış gibi hare- ket etmeye hevesli kimseler vardır. Ama bunlara Türkiyenin dağ başı ol- madığını Emniyet ve Adalet öğretecektir. Fuar Hâdiseleri böyle ele, alınırsa gerçekçi bir davranış benimsenmiş olur. Bütün devlet mekanizmasından "hiç bir şey yapmamanın sorumsuz- luğu" prensibi kaldırılmadan, devlet memurunun "yapmak" ile mükellef bulunduğu ispat edilmeden memleket işlerinin düzelmesi çok uzak bir ihtimaldir. Fuar Hâdiseleri bunun bir başlangıcı olabilir. Olmalıdırda . AKİS/12 sallanmağa yüz tutmuştur. Bu tahtı kurtarmak isteyen ve kafa yapısı iti- bariyle Avrupa ve Asyayı anlama şan- sına sahip bulunan Kennedy ise bu milletin düşünce kapasitesine (o fazla gelmiştir! şimdi, Johnson'un devridir. . Bu devir, son prestij kırıntılarının, vefa- da hâla direnen bir-iki kadim dostun da yitirilme devri olacağa benzemek- tedir. Vefada direnen bu ısrarlı dost- Türkiyeyi o milletlerarası (o mücadele platformuna çıkaran Kıbrıs meselesin- de, Amerikanın takındığı tavır, artık bu vefanın lüzumsuz olup (olmadığı hususunda tartışmaları da başlatmış- tı. Amerika, bu meselede de o meşhur Dratikliğini (o kullanmış ve Türkiyeye "NATO'nun ve benim güvenliğim için sen Kıbrısı Yunanistana versene di- tarafından desteklenmediğini sanarak! Bu şaheser anlayışsızlığını, tahammü- lü mümkün olmıyan davranışlara ka- dar götürerek! "Gençlik buraya" Ankarada ilk patlayan gençler oldu. Fakülteler ve çeşitli dereceli okul- lar gerçi tatilde idiler. Fakat yazın da alışık oldukları öğrenci muhitlerin- den fazla uzaklaşmayan gençler ara- sında, tartışmalar-konuşmalar sabah- tan itibaren başlamıştı. o İmtihanlara çalışan üniversitelilerin bulunduğu öğ renci yurtlarında tartışmalar gittikçe hararetini arttırıyordu. Türk egemenli- ginin ve cumhuriyetinin bekçileri, bir şey yapmak, amerikalıların davranı- şını cevapsız bırakmamak gereğini his sediyorlar. fakat ilk anlarda ne yapa- bileceklerini pek açık seçik kararlı- lamıyortardı. Öğleden sonra Cebecide çoğunluğunu Tıp Fakültesi öğrencile- rinin teşkil ettiği bir grup, protesto hareketine girişilmesi için aniden ka- rar alıverdi. Hazırlıklar çok acele ve telaşla tamamlandı. Kızılaya gidile- cekti. Alışılmış nümayiş yeri Kızılay- dı. Kızılay yakınlarındaki bir yurtta kalan iki öğrenci koşarak yurtlarına gittiler ve büyükçe bir Atatürk resmi- ni alıp getirdiler. İngilizce bilenler çok kısa zaman içinde hazırlanan, fakat duyulan yoğun öfke sebebiyle, ame- rikanlara çok etkili birer cevap teş- kil eden dövizleri hazırladılar,. Saat beş sıralarında (o Kızılaydaki Zafer Anıtının etrafında (30 kadar genç toplanmışlardı Aynı anda Ordu evinin önünden. Büyük Sinemadan ve oradaki parklardan duyulabilen kuv- vetli bir ses o mıntıka için aşina bir cümleyi haykırdı: — Gençlik buraya!" Sonra gençliği çağıran sesler ço- galdı. İşin ilginç yanı, gençliği ame-