bardımanın ertesi günü AP lideri Bil- giç, gezide olduğu Ege illerinden birin- den Ankaraya, Genel Merkeze telefon etmiş ve karşısına çıkan Cevat Öndere derhal Başbakan yardımcısına müra- caat ederek olaylar hakkında Muha- lefet adına bilgi istemesini söylemiştir. Önder parlâmento üyesi olmadığından ve o tarihte Genel Merkezde bu sıfatı taşıyan kimse bulunmadığından Sam- sun Milletvekili Osman Şahinoğlu Ön- derle beraber Kemal Satıra gitmekle görevli olarak en çabuk vasıta ile An- karaya gönderilmiştir. Önder ve Şahinoğlu Pazar günü Satırın özel kalemine müracaatla gö- rüşme talep etmişler, ve kendi kanaat- lerinde atlatılarak- ancak Salı günü Satırla görüşebilmişlerdir. . AP' liler bu görüşmede kendilerine gazete ha- vadisleri dışında bilgi (o verilmemesin- den şikâyet etmektedirler. .Bu arada Satırın : — Bir hata yapılmış, görüşme ta- lebinizi özel kalem müdürü bana ak- settirmedi" diyei özür dilediği de an- latılmaktadır. AP' liler haksızlığa uğ- ramış bir tavırla, Hükümetin bu tutu- mu karşısında Bilgiçin Çanakkale ko- nuşmasının "az bile" olduğunu söy- lemektedirler. o, TBMM toplanacak mi? Anayasanın TBMM 'nin toplantıya çağırılması ile ilgili 83 'üncü mad- desinde şöyle denilmektedir: " TBM ara verme veya tatil sırasında, doğrudan doğruya ve- ya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine Cumhurbaşkanınca toplantıya oçağrı- lır. Meclis Başkanları da kendi o Mec- lislerini doğrudan doğruya veya üye- lerinin beşte birinin istemi, üzerine top lantıya çağırırlar. ... . Bu durumda şeklen Adalet Partisi Meclis Grubunun kuvveti ile TBMM »yi olağanüstü toplantıya çağıracak yete- nektedir Fakat bu konuda AP yetkilile- ri aynı derecede istekli görünmemek- tedirler. Üstelik Bilgiçin konuşması diğer muhalefet partilerinde de k tasvip görmemiş onlar Hükümetin tu- tumunu tasvipte devam eylediklerini açıklamışlardır. Bu yüzden gözler ana muhalefet par- tisince "bilgi sakladığı" iddia (edilen Hükümete dikilmiş bulunmaktadır. Meclisin. Hükümet veya AP nin "sistem" i üzerine toplanırsa bir "güven oyu" vermeden damlamayaca- ğı ve İnönünün görüşmelerden sonra Meclisi buna davet edeceği (omuhak- kaktır Bu ise. "Aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık (o durumundaki AP 'yi hiç sevindirmemektedir. Istanbul Çileli meydan Trafik her iki istikametten hızla ve akarak geliyor fakat tam Karaköy meydanına girdiği anda bıçakla kesil- miş gibi ansızın duruveriyordu. İşin ondan sonrası bir curcuna, bir arap saçı ve bir büyük senlikti Sıcak A- gustos güneşi altında lâcivert göm- lekleri terden sırtlarına sımsıkı yapış- mış, tozdan topraktan şapkalarının si- perleri aklıktan kömür karalığına dön- müş sinir küpü trafik polisleri, avurt larının bütün gücüyle düdüklerini ça- larak yol açmaya çalışıyorlar ve adım adım ilerleyen vasıtalar nehri ile her- den nasıl geçeceğini bilemeyen zavallı yayalar karşılıklı ( birbirlerinden kur- tulmayan yollarım arıyorlardır Karaköy meydanı, bomba yemiş sa- vaş artığı bir şehirde herhangi bir meydandan farksızdı. Yeni yapılmak- ta olan yeraltı geçidi, meydanın tam ortalık yerinde olduğu için, her isti- kametten gelen trafik, İster istemez kendini meydanın yine tam ortalık ye rinde bulacağına sağına soluna kaçı- yor, fakat bir türlü bir geçit bulup sıyrılamıyordu. Aylardır, köprünün bir yakasından öbür yakasına geçmek İs- tanbullu vatandaş için bir işkenceydi ve işkencenin yanı sıra, çile bir türlü dolmak nedir bilmiyordu. Yeraltı geçidinin çevresi sevimsiz, insanın gözüne batan tahta perdeler- le çevrilmişti, Tahta perdenin ardına dan toprakla boğuşan bir takım ma- kinelerin trafik gürültüsünü de bas- Haşim İşçan Akıl hem yaştadır, hem de basta YURTTA OLUP BİTENLER tiran homurtuları yükseliyordu. Ba toprakla boğuşma ve makinelerin din- mek bilmeyen homurtusu bütün bir ilkbahar ve yaz boyunca sürdü. Geri- de bıraktığımız hafta içinde ise, tahta perdelerin ardından birdenbire bir be- ton çıkma yükseldi ve İstanbullu va- tandaşın ağzı bu yeni beton çıkma karşısında bir karış açık kaldı, Açık kaldı, çünkü yeraltı geçidine ait olan beton çıkma, yol seviyesinin çok üstün şti. Pek çok İstanbullu vatandaş, be- lediyelerinin yeni bir hovardalığı ile karşı karşıya geldiklerini sandılar ve densizlik kabul ettikleri (oObu durum karşısında acı acı. gülerek (o başlarım İki yana salladılar. Vermeyince mabut... Karaköy meydanı, gerçekten İstan- bul gibi nüfusu iki milyonu bulmuş bir büyük şehrin başlıca trafik endi- şelerinin ana kaynaklarından birini teşkil etmektedir. İki yakayı birbirine bağlayan Galata köprüsüne gelen ve giden vasıtalar mutlaka Karaköy mey danında toplanmak ve oradan dağıl- mak zorundadırlar. Haliç üzerindeki i- kinci köprü olan Atatürk Köprüsü, gerçi bir yere kadar trafik sıkışıklığı- nı önlemektedir ama, bu önleme de Atatürk bulvarına (o verilmek istenen yeni veçhe -Belediye sarayı önünde ve tam Saraçhane başında birbirini alt tan ve üstten kesip geçen yeni bir alt- lı üstlü yol yapımına ( girişilmiştir - yüzünden sekteye uğramaktadır. Üste- lik o istikametten akan trafik ile Ka- raköye akan ve Karaköyden dağılan trafik arasında büyük ayrım vardır. Mart 1964 ortalarında kazısına baş lanan ve ancak 1965 yılının Mart ayı başlarında bütün düzenlenmişliği ile trafiğe açılacak olan meydanının bu son şeklinden çok da- ha değişik ve daha batılı bir trafik anlayışını uygulayan düzeni 1958 yı- lında plânlanmış ve projesi de ayni yıl içinde ilgililerce tasdik edilmişti. Bu- na göre, Kemeraltı caddesini köprü is- tikametinde kesecek bir çeşit köprü görevindeki alt ve üst geçitlerle Gala- taya irtibat sağlanıyordu. Trafik, bu yeni düzene göre hiç durmuyor, akı- yor ve yayalar alt geçitleri kullandık- ları için vasıtalarla aralarında her- hangi bir çatışmaya meydan verilmi- yordu. Yine bu yeni düsen içinde Ka- raköy meydanı, Köprü ve Haliç isti- kametine 50 metre kadar kaydırılacak- tı. Fakat bu tasdikli ve uzun ömürlü projenin gerçekleşebilmesi için 200 mil yon lira gerekliydi ve İstanbul Bele- AKİS/15