> Filmcilik Beklenmeyen zafer (Kapaktaki rejisör) abere, önce kimse inanmadı, Çün- kü, inanılacak gibi değildi, Bir türk filmi, uluslararası bir film festivalin- de, Üstelik kendisinden -ilk bakışta - kat, kat üstün görünen öbür ulusların filmleri arasından sıyrılsıın ve her- hangi bir armağanı değil de, doğru- dan doğruya büyük armağanı alsın! Bu, olsa olsa çok güzel bir rüya olur- du, O yüzden, Doğu Almanya ile Batı Almanya sınırları içinde sıkışıp kalmiş bir “garip ada” Berlinde bir avuç türk, gerlde hıraktığr-Z haftanın başların- daki o unutulmaz Salı gecesinde büyük jüri başkanı rejisör Anthony Mann sah neye çıkıp, ardından da türk yapımcı- sı ve “Susuz Yaz"ın başoyuncusu Ul- vi Doğanı çağırana kadar heyecandan öldü öldü dirildi. Saatlerin tam 11,30'u gösterdiği bir sırada mikrofondan bü- yük jürinin arjantini! üyesi Ve sekre- teri Lucas Demare birinci armağana lâyık görülen filmin adını ve memle- ketini açıkladığında, artık herşey bit- mişti Yapımcı ve başoyuncu Ulvi Do- gan, bembeyaz bir yüzle orta sıralar- dan kalktı, ağır ağır yürüyerek sahne- Erol Taş, “Susuz Yaz” da N EM A Ye çıkan merdivenlere geldi, çıktı ve önce başkan Anthony Mann'in elini sıkt. Mann, Altın Ayıyı Ve birincilik belgesini Doğana uzattı, Yeniden el sıkıştılar, Doğan, yine bembeyaz bir yüzle ve alkışlar arasında sahneden indi. yerine geçip oturdu, Böylece uluslararası 14, Berlin film festivalinde yarışan. İngiltere, ABD, İtalya, İspanya, Arjantin, Brezilya, Batı Almanya, Danimarka, Finlandi- ya,.Japunya ve Fransa filmleri-arasın- dan (ik defa bir Türk film! âni bir çıkış yapıyör ve büyük armağanı ala- rak üsküdarı geçiyordu. Geride kalan- lar, şaşkınlıklarını hâlâ üzerlerinden atamamıslardı, Jüriye, jüri kararına, “Susuz Yaz”a ve Ulvi Doğanın elinde- ki som altından Büyük Ayı heykelciği- ne inanmamış gözlerle bakiyorlardı a- ma, artık yapacakları hiç birşey yok- tu, Zafer türklerindi ve türk sineması yıllardır beklediği, çaba harcadığı bü- yük engeli nihayet yıkmış ve dış pa- zarlara bir pencere açmıştı. Armağanın öncesi ve sonrasi “Çusuz Yaz”, orta kuşak türk edebi- MZ yatının . her dalında at oynatan bir vazarın, Necati Cumalının biruzun hikâyesinden alınmıştır Şair, oyun yazarı, romancı. senâryocu Ve hikâye» ci Necati Cumalı, birinci mesleği av katlığı sırasında sahidi olduğu bir a- nadolu olayını: önce uzun “hikâye bi- Sin delin » TAAA AA Bu yerine kan! Hülya Koçyiğit Çorbada tuz çiminde kaleme almiş, sonra dâ bü hikâye rejisör Metin Erksan tarafın- dan senaryo haline getirilerek filme çekilmişti. Türk sinemasında en baş e işgal eden Metin Erksan, “Su- uz Yaz” hikâyesini filme almağa kâ- rar verdiğinde, bunu kabul ettirecek bir. yapımciyı bir türlü bulamamıştı, Bulamamıştı, çünkü “Susuz Yaz", ana- dolu gerçeklerine parmak basıyordu v3 konusu da bir köyde üç kişi arsında geçmekteydi. — Yapımcılarımıza' göre, bu türdeki filmlerin modası yoktu ve türk seyircisi kendilerinden: türk ' ger“ çeklerini yansıtan filmleri değil, ger- çekleriniri ötesinde uydurma amefikan filmlerinden" bozma, hikâye- lere bina “edilihiş iza istiyordu, Oyüzden “Susüz Yaz” cekilememe tehlikesiyle yandi ia geldi. * Tam Metin Erksan filmi gevirmekten vaz- geçecekti Ki, Bâtıda uzun yıllar kal- miş ülkücü bir tekstil mühendisi olan Ulvi Doğanla tanıştılar, Doğan sine- macı değildi; ayrıca, sinemayla da se- yirciliğin dışında herhangi bir ilişiği yoktu Erksanla bir yerden sonra ko- layca anlaşabildiler ve para Koyuculüu- ğunu Doğan, tekn'k sorumluluğunu da Erksan “yüklendi, filmin çekim hazır- luklarına başladılar, Her iki ortağın da ellerinde pek büyük paraları yoktu Ama bunun ya- hı sıra iyiniyetleri vardı Ve bu iyiniyet- lerini desteklöyecsk başka yolları 'ara- dılar've buldular da, Filmde baş rolleri, iç pazarda iş şansını arttırması ama» cıyla, adı sanı duyulmuş (kişilerden seçmek istiyorlardı; Fakat adlı sanlı AKİS/27