——| Sosyal Hayat | | D Dünya Sağlık Teşkilâtmın 6 Temmuzda Londrada dü- zenlediği konferansa katılmak üzere, 29 Haziran sa- bahı oKapıkuleden araba ie hareket ettik, Ruh sağlığı konusunda düzenlenen bu konferansa 26 memleketten 40 temsilci katılacak ve uzmanlar, insanoğlunun ruh sağlığı meselelerini ana rahminden itibaren ele alacaklar, dok- tor, sosyolog, sosyal yardımcı psikolog ve eğitimci olarak ona ne şekilde yardırıcı olabileceklerini milletlerarası bir tartışma ile araştıracaklar, Bu konferansa demirperde gündelik hayatta büyük ödevler yerine getiren teknik ele- manlar katılacaklar, İnsanoğlunun iç dünyasi hakkında bunlar nasıl bir görüşe varacaklar, bunu henüz bilmiyo- tuğ. Ama ânsanların bir de dış görünüşleri var, Kaynfet- leri, yaşadıkları evler, tavır ve hareketleri, büyük ve küçük şehirleri, yolları, dinlenme ve eğlence yerleri ile bu kadar değişik görünen insanlar iç âlemleri ile herne- kadar birbirlerine yaklaşırlarsa yaklaşsınlar, ben bir hu- duttan .bir başkasına geçerken daha çok bu dış görünüş- le ilgilendim. Şimdilik Edirneden Londraya gidiş yolumu- zun bu açıdan bir panoramasını, AKİS okuyucularına çiz- mek istiyorum, Yollar boyunca, ağımızda, yaşıyan insanları birbirlerine bu kadar yaklaş tıran şey, saat hesabı ile, elbette ki uçaktır Ama bence insanı insana ve dağı dağa asıl kavuşturan şey, kara yo- yollar, hiçbir lüksü olmıyan, fındık kabuğu gibi küçük, cabavı göriinee bu ihmali anlamak gercekten mümkün ol- mamaktadır. Kanıkuledeki moteller obaska bir bikâye: sik manzaralı, ama, işte hepsi bu kadar Odalarda ay- vali tuvalet masalarma kadar hersev tamam Avr'ca. her odanın terası var Geleelelim cok şık banvosmda tik sa bila herraman bulunmuyor lâvnabolar iyi işlemiyor Anla- silan müteahhitler gene kazik atmışlar: borular muay- yen bir çapa sahip değil Üstelik, bu mıntıkada sinek ve eğişen sivrisinek bol, Evet, olabilir. Dünyanın birçok yerlerinde, . özellikle ormanlık mıntıkalarda bu dert hailedilmiş değil- dir ama, lokantanın bir de telli kısmı olmalı ve sinek akı- nı oduğu zaman turist yemek yerken kendisini böceklere yedirtmekten kurtarılmalıdır. Kapıkuledeki şık görünüşlü moteller, içine girilince, insanı hâyâl kırıklığına uğratıyorlar. Hem de bunlar, ol- dukça pahalı, İki adım ötedeki Bulgaristan ise, müşteriyi hep köndi moteline çekmeğe çalışıyor. Bir s memleketi İnsan bir memleketten transit olarak geçerken, tabii, yal- nizca görüyor, o kadar, Herhangi bir hükme varmak im- kânsız, Bulagristan hududundan içeriye girer girmez gör- düğümüz şey, bol bol tavuk, komünist rejimin ve Krut- çefin propagandasını yapan duvar afişleri, çok munta- zam ve bakımlı, temiz köy evleri, ekilmiş toprak, yeşillik, çiçek, çok zayıf ve kuru, az gıda almış hissi veren insan- lar ve dükkânların önünde uzayan kuyruklar oldu, Kuy- rukta bekleyenlerin kiminin elinde boş kaplar, kiminde sepet Ve fileler vardı. Yollar oldukça iyiydi, takat onarılan yerlerde makinenin azlığı göze çarpıyordu. Burada herşey insan eliyle yapılıyordu. Erkeklerle beraber, yolda taş kı- ran kadınlara rastladık Yüzleri hiç gülmüyordu Genel olarak kadın, erkek, herkes ihtiyar ve yıpranmış görünü- yordu, Fakat her sokak kenarını, her pencere önünü süs- leyen renk renk çiçekler, insanların bu bakımsız hali ile şaşırtıcı bir tezat teşkil ediyor, mütemadiyen yıkanan $0- kaklar, turist için ayrıca hoş bir sürpriz oluyordu, Sof- yada, sokaklarda ayni temizliği gördük, İnsanları da da- ha rahat, daha bakımlı, daha mutlu görünüyorlardı. Bulgarlar, geçtiğimiz yerlerde Türkiye tabelâsını ta- şiyan arabamıza büyük sempati gösterdiler, Bir dağba- şında bir genç karı-koca, arabamizi durdurdu ve bizden hatıra olarak bir kutu kibrit istedi. Erkek, kibriti ve verdiğimiz sigarayı cebine koymuştu, Karısı onları aldı, ulgaristanda çok az otomobil mukabil, pek çok motosiklete rastladık, Yugoslavyadan geçerken Bulsaristandan çıktıktan sonra Nişe kadar Yugoslavya- da yollar çok bozuk. Rivayete göre Tito, bu yolları kas- den yaptırtmıyormuş. Sebebi de askeri ve ayn turistikmiş, Bir yandan turistin Bulgaristana geçmesine engel oluyormuş, bir yandan da askeri bir görüşle, hudut- larını muhtemel taarruzlara karşı tabii engellerle koru- yormuş, Nişten sonra devam eden fevkalâde güzel yollar bu rivayeti doğrulayacak nitelikt, olmakla beraber, Yugoslav- Kine ile değil, elle yapıldığım göfdükten sonra, yolların yapılmasının zamana bağlı olduğuna inandım, Yugosivya yollarında cok daha fazla otomobile rast'anı- yor Yuşoslavvada ekilmiş tarla yanında bol bol fabrika bacası da görülüyor Nist. recelemek istedik ama kaldığımız otelde wyu- yamağık Geceyarılarına kadar yollarda sarkı söyleyen sarhoşlar bizi şaşırttı Birçok turistler aynı halden şikâ- yetçi idiler Anlaşılan, Titonun hükmü sarboşlara geçmi- AKİS/2