koalisyon denemesine asla girmeyecek- tir. Hele bir A.P. - C.H.P. birliği; asla hayal edilmemelidir. 3 — Bir Milli Koalisyon kurulması da imkânsızdır. C.H.P. böyle garip bir birleşme içinde bulunmayacaktır. Bütün bunların dışında eğer bir değişiklik (o isteniliyorsa, (bunun da iki yolu vardır: Birinci yol, muhalefet partilerinin birleşip, Hükümeti düşür- eleridir. Fakat Meclislin terkip tarzı bu imkânı pek vermemektedir ra Muhalefet, Hükümeti düşürmek, için gerekli salt çoğunluğu, yani 226 oyu bir araya getirmeğe pek muvaffak ola- cağa benzememektedir. ve son yol ise, milletin ha- kemliğine müracaat etmek ve erken seçime gitme Bütün mile bilinirken, Muhalif- lerin bu telaşı niye? Dış Politika Sıvanan kollar eş aktaki seyahat) Geride in ktığımız haftanın son gü ü neşli deniz kıyılarında ge- çrikleri bir hafta sonunu daha ar- rakan milyonlarca amerikalı- nın, irmik arabaları, yanlarında karıları, çocukları ve köpekleri, evle- rine dönmek üzere olduğu saatler, do, virginia eyaletindeki Langley ha- va üssüne dev bir tepkili yolcu uçağı indi. Üzerindeki yazılardan, bunun, Birleşik Amerika Devlet Başkanının üç özel uçağından biri okluğu o anlaşılı- İnönü ve Gürsel İki el bir baş içindir ve sonrası Şu satırların yazıldığı sırada, bütün Anadolu ve Kıbrıs türkleriningözüAt- ötesine çevrilidir. Bilindiği gibi, Türkiye Başbakanı İsmet İnönü, Kıbrıs anlaşmazlığın bir kere de Amerikanın en yüksek kademeli idarecile- riyle görüşmek üzere gittiği Wahington'daki temaslarını tamamlamış ve hafta ortasında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U Thant'la konuşmak için New York'a geçmiştir. Başbakan İnönü, Cumartesi gününe kadar ora. da kaldıktan sonra Londraya uçacak, ingiliz başkentinde Kraliçenin Baş- bakanı ve Dışişleri Bakanı ile görüşmeler yapacaktır. Bu görüşmelerin ağır- lık noktası da, hiç şüphesiz, Kıbrıs olacaktır. Nihayet İnönü, önümüzdeki hafta ortalarında Türkiyeye dönerken Parise de uğrayacak ve orada da Fransız Devlet Başkanı General De Gaulle ile buluşacaktır. Bu buluşmada üzerinde en fazla durulacak konu da. elbette, Kibrisin durumundan başkası değildir. Görüldüğü gibi, Başbakanın Washington'da yaptığı temaslar Kıbrıs konusunda hazırlanan bir karşılıklı görüşme m ilk halkasından baş- ka birşey değildir. Bu bakımdan, ondan sonra gelen halkalar betti olma- ri ri uyguların ve için- den çıkılması güç durumların yarattığı 'bir anlaşmazlık. öyle bir-iki gö- rüşmeyle giderilmesi, çözülmesi beklenemez a rağmen, türk kamu oyu, daha ilk günlerden başlayarak. Baş- nönünün Washington'da yaptığı temasların hangi olumlu sonuca vardığını araştırmaktadır. Çünkü Türkiye. Başkan Johnson'ın İnönüye yolladığı mesaj re yaptığı davet yüzünden, milletlerarası andlaşmaların kendine verdiği müdahale hakkını kullanmak üzere olduğu bir bun- dan vazgeçmiş ve bir kere de amerikan idarecileriyle yapılacak görüşme- terin ne sonuç vereceğini görmeyi kararlaştırmıştır, Şimdi bu görüşmeler olumlu bir sonuca ulaşamazsa, türk kamu oyu, elbette ki vazgeçilen mü- dahalenin kaçırılmış bir fırsat olup olmadığım kendi kendine soracak ve bunun cevabını arayacaktır. Amerikalı dostlarımıza hemen hatırlatalım ki türk kamu Oyunun Washington'lu idarecilerden beklediği öyle fazla birşey değildir. Türkiye- de aklı başında olan hiç kimse Amerikanın bir türk müdahalesi yanında yer almasını, Akdenizdeki filosunu türk çıkarmasının emrine vermesini beklemiyor. Türk kamu oyunun bütün istediği, Amerikanın Kıbrısta çev- rilen rum dolaplarını anlamasıdır. Bir kere bu anlaşıldıktan sonra, gerisi kendiliğinden gelecektir, O zaman Adadaki rum liderlerin şimal sanıldığı gibi devlet adamları ai çete başları olduğu anlaşılacak, o zaman Ada- daki türklerin çırpınmaları daha iyi değerlendirilecek, o zaman Türkiyenin endişeleri haklı bulunacaktır. İş bu noktaya geldikten sonra da, Kıbrıs an- laşmazlığına bir çözüm yolu bulmak sadece bir zaman işi olabilir. Kaldı ki Türkiye, bu gerçek anlaşılıp kabul edilmeden Yunanistan'la aynı masa başına oturacak değildir. Eğer Türkiye Başbakanının Washington'a yaptığı yolculuk b idarecilerinin gözünü açmaya yardım ettiyse, İnönünün gayretleri en olumlu sonuca ulaşmış demektir. Yok, eğer bu yolculuktan sonra ame- rikalı dostlarımız gene Kibrisin diğer bağımsız devletler gibi bir odevlet idareyi silah gücüyle ellerinde tutup türkleri hiçbir işe karıştırmayan rum liderleri devlet adamı, eli silahlı rumları bu devletin ordusu ve polisi diye kabule devam ederlerse, o zaman işler gene kısa zamanda çığırından çıka- caktır. Ama bu sefer işin sorumuna kimse Türkiyenin üzerine yükleyemez çünki Türkiye, Başbakanını taa Washington'a kadar yollayıp Amerikanın gözünü açmaya, ona kendi haklı davasını anlatmaya çalışmıştır. Artık bundan sonrası, amerikan idarecilerinin bileceği iştir . AKİS/7