Radyolarımızdaki Pencere Ankara, İstanbul ve İzmir radyolarında "Dünyaya Açı- encere" sar haftalık bir program yayınlan - maktadır. Programı hazırlayıcısı, bu satırların yazarı- dır. İlk pencereyi 14 Ocak 1961 tarihinde Ankara Rad- yosu açmıştır. O günden heri bu program, olayların ve kahramanlarının gerçek sesleriyle dünya meseleleri hak- kında dinleyicilere bilgi vermeye çalışır. Gerçek oses. lerin kullanılması, ll daha inandırıcı olmasını sağlamak içindir. Dünyanın her va uygulanan prog- ramcılık tekniğinde olduğu gibi . . ünlerde «Dünyaya Açılan Pencere", Bug dinleyicile- rinin dışındaki bazı kimseler tarafından geriliyor; Prog- ram, amerikan propagandası yapıyormuş! Program bu' propagandayı, nasıl yapıyor? Amerikadan yeri geldiği za- man söz açarak mı, yoksa Amerikayi överek mi? "Dün- yaya Açılan Pencere", dünya kamu oyunu işgal eden konuları yabancı memleketlerdeki radyolardan veya oralardaki hiçbir radyo idaresine bağlı olmayan O türk- lerden yardım istiyerek işlemektedir. Bu yardım fikir alanında olmayıp, olayların sesine veya olaylara ismi karışan kimselerin konuşmalarına ve onlarla (yapılan röportajların materyaline aittir. Bu materyali gönderen rüşünü benimsetmeye çalışmazlar. Çüni len matery. bir * " havasından ziyade, sesleri ihtiva etmekte- dir. ğ rogramın el Idığı dünya meseleleri yı , dü ir memlekette lehinde bilgisine dayanarak, duyduklarını değerlendirdikten son- ra kendi yorumunu kendisinin yapmasını sağlamak- lar. Örnek olarak 14 Haziran 1964 Pazar günü Ankara Radyosunda yayınlanan "Dünyaya Açılan Pencere" yi ele alalım. Bu programda ilk olarak Kıbrıstaki bir ital- yan muhabirin başına gelenler yerinde banda alınmış, ii silâh e ve eli uşmalarla anlatılmıştı. Bu erçek hi slı mi içinde gu faciayı kii ılı pole ekteydi zamanda a rumlar; k bayrağı s sandim bayrağl taşıyan bir oto- mehil 3 ne iz rahatlıkla ateş açtıklarını ve Adadaki Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin de bu olay karşısında protesto çekmekten başka bir şey yapamadığım anlatı- yordu. Olayın anlatılması bitince program sadece, rum- T.R.T.'ye düşen o görevlerden biri de, memleketimizi saran ve zararlı yayın yapan radyolardan vatandaşla- rı kurtarmaktır. Bunu başarabilmesi i- çin de T.R.T.'nin, sadece programlarla yayın sırasında yapacağı gayretlerle değil, yayın dışında yöneteceği faali- Bunu anket, karılmasından, yetle de kendisini sevdirmesi ve etki- leyeceği bir duruma gelmesi lazımdır. konuşma ve yayın dışı sağlayabilmesi kündür. Hakkında çeşitli dedikoduların çı- ileri-geri konuşulma- Mahmut T. ÖNGÖREN ların mezaliminden söz açarak işi bir yoruma bağladı Kıbrıslı türklerin feci durumu ve bunun karşısında Bir- leşmiş Milletler kuvvetlerinin kayıtsızlığı üstünde (o dur- mağa lüzum görülmedi. Çünkü anlatılan olay zaten bu- nu ortaya koyuyordu. Programda bundan sonra, hiçbir radyoya bağlı Ol- mayan ve New York'ta çalışan eski bir türk radyocunun bir türk elçisi ile yaptığı röportaj vardı. Bu elçi bir-iki gün sonra başlıyacak olan Güvenlik Konseyi toplantıla- rma katılacaktı, bu Ve e elbette, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı hakkında - bu teşkilâtın Kıbrıs konusunda ne kadar zayıf kaldığım bildiği halde - ülü konuşm ası gerekiyordu. "Dünyaya Açılan Pencere" nin üçüncü bö- lümü de dünyada Kore, Küba, Viet Nam ye Berlin gibi meselelerin bulunduğunu, eğer bu meseleler olmasaydı ilgililerin Kıbrıs üstüne daha dikkatle eğitebileceklerini açıklıyordu. Programdaki bu üç bölüm, dinleyicilerin değil (Ode, dinleyici statüsünden daha değişik bir statüye (o sahip kimselerin "Dünyaya Açılan Pencere"yi amerikan pro- pagandası yapmakla suçlamalarına ve programın Ame- rikan Hükümeti tarafından hazırlattırılıp Türkiye orad- yolarına hediye edildiğini ileri sürmelerine sebep (oldu. Tuhaf bir tesadüf, program aylardan beri ile ilgili bir konuyu işlemiyor ve e çok uzun bir süreden beri amerikan radyolarından malzeme tedarikine obaş- vurmuyordu. Çünkü radyolarımızda (oKıbr leyen tek program olan "Dünyaya Açılan Pencere” dış memleketlerdeki türklerden ve onların bu program için Amerika ile ilgisi olmayan yerlerden sağladıkları teryalden yararlanmak yolunu tercih etmişti. Bunu an- lamak içte de, programın bugüne kadar yayınlanmış olan bantların dinlemek elbette kâfidir. ma- Fakat bu programdan ötürü Türkiye radyolarım so- rumsuzlukla itham edenler, programın hazırlayıcısını "amerikan uşaklığı" ile suçlayanlar çıktığına göre, "Dün yaya Açılan Pencere" nin dinleyicilerinin dikkatini yurt ındaki dünya oyunu ilgilendiren konul dah titizlikle Şa yeis ktedii rogramı ad ı vey: inledikleri bölümü kendi o çıkarlarına göre mai bulunduğu içte "Dünyaya çılan Pencere" nin radyolarımızın bağımsızlığa da kavuştuk- tan bu günlerde türk halk oyunu dış konular üzerinde tarafsız bir şekilde etkilemeye çok daha fazla önem ver- mesi şart olmaktadır. Çünkü bu program, "maksatlı eleş- tirici" leri ancak bu şekilde olgunlaştırabilir!. sından ötürü T.R.T. bugün, radyocula- rın ve dinleyicilerin en büyük ümidi haline ami ümidin gerçekleş- mesi içi a çok beklemesini ilmek, hem ye ili herşeyi bir kenara bırakarak gerçekten çalışmala - rı gerekmektedir. her zaman AKİS/29