radan bir yapımcı ile evlenen ve o yapım şirketinin filmlerinde oynama- yı prensip edinen Belgin Dorukun ye- tine yayıncılarla (yapımcılar hemen bir yenisini piyasaya sürdüler. Bu genç, fakat akça pakçaklığı ve etli ballı gu ile Anadolu seyircisinin "türk si- nemasınm Sultanı diye adlandırdığı Türkân Şoraydı. Ayhan Işık, erkek oyuncular için- de en çok "okumuş" olanıydı. Işık dı- şındaki "jön"lerin eğitim oram orta- okulu ya geçiyor, ya geçmiyordu. Işık, Güzelsanatlar Akademisini bitirmişti, Bâbıâlide çalışmış, bir yarışma kaza- narak sinemaya geçmişti. Üstelik, yıl- dızının ilk parladığı anlarda da bir Hollywood yolculuğu yapmıştı. Yani, dünyaya bir pencerelini sürekli ola- rak açık tutuyordu, Işık, türk sinemasının her yıl de- gişen film modasında, en çok mace- ra filmlerinde ün kazanmakla bera- ber öbür türleri de denemiştir. Ko- medi oynamıştır, melodrama girmiş- tir, kostümlü filmler çevirmiştir. Ya- yın organlarının da aracılığında bu filmleriyle seyirci (o arasında Ee bir köprü, kuran Işık, giderek "türk si nemasının kralı" diye anılmaya baş lanmıştır. o Kral, sistemin çarklarını herkesten daha iyi görüp, herkesten daha iyi kendi hesabına döndürmeyi de başarmıştır. Öyle ki, fiyatını, bir mevsim öncesi yirmibin liradan bir mevsim sonrasında altmış bin liraya çıkartmış ve çarkın, durmaması adı- na yapımcılar bunu kabullenmek Ko- tunda kalmışlardır. İşin hoş yanı, çar- kı Işık lehine çevirtenler de yapım- cılarla işletmecilerin ta kendileridir! Ayılma, ancak üzerinden iki mev- sim geçtikten sonra oldu. Maloluş he- sapları ile külahlarını önlerine koyan yapımcılar ve işletmeciler, yanlış ata oynadıklarını birdenbire farksttiler. Bu yanlış at, star sistemidir ve starta Öy- lesine giriş girmiştir M, engellemek, ancak atı yarış dışı etmekte kaabil o- labilecektir. Ata kıydılar Yapımcılar, sonunda bütünüyle kay- ba uğramaktansa, sistemin yarat- tığı kişileri engellemeyi daha uygun buldular. Yaratılan starı ancak yeni yaratılacak star vurabilirdi. o Derhal çarklar geriye çevrilmeğe ve eski star- ları yere serecek yeni starlar yaratıl- maya başlandı. Eski starlar, herşeyden önce fazla pahalıydılar. Stara ödenen para ile maliyet ansızın yükseliveriyor, buna karşılık Türkân Şoray "Sultan bilet fiyatlarında herhangi Hanım 'ımız! bir oynama o görülmüyordu, yılda, Üstelik, eskilerine katılan sinema sa- İzzet Günay Yeni "Kral" lonlarının oranı yüzde biri zor bulu- yordu. Yeni yaratılan starlar, yayın or- ganlarında çok geçmeden boyverdiler: Eskileri okıyaslanınca pek zayıf ve pek tutarsızdılar ama, Sisteme her zaman ve her yerde güvenilebilirdi. Gerçekten de sistem, kendisine gü- venenleri yalancı çıkarmadı. Seyirci çin pek vakitsiz, fakat yapımcı için tam zamanında yeniler meydanı dolduruver diler. İzzet Günaylar, Tamer Yiğitler, Ediz Hunlar ve Cüneyt Arkınlar birbi- ri arkasına film çevirmeğe başladılar. Yapımcılar, eskilere karşı katiyen bay- rak kaldırmış, savaş açmış görünmüş yorlardı. Bu arada bütün yaptıkları yenileri - çünkü ucuzdular - birbirleri arasında değiş tokuş ediyorlar, seyir- ciyi gücendirmemek için de listelerini eskilerden de bir-iki film koyuyorlar- di. Güdülen en güzel taktik, "lanse" edilecek yeni bir erkek oyuncuyu, sis- temin starı kadın oyuncunun karşı- sına, kadını ise yine sistemin erken otarma kargı çıkarıyorlar, eskinin hı- zından yeniye katmaya bakıyorlardı. Bugün, yapımcıların bu politikası 1964-63 sinema mevsimi için en ge- çerli politikadır. Çevrilen film sayı- sında herhangi bir inme, ya da çık- ma olmamıştır ama, starların otur- dukları taht, çoktan çatırdamaya baş- lamış ve bir çoğu da yerlerinden zor- la kaldırılmıştır. Şimdi yeniler, sistemin çarklarından, geçmek ve star olma yolundadırlar. Yalnız, yapımcılarla işletmecilerin u- nuttukları tek nokta, sistemi değiştir- me yerine sistemin kişilerini değiştir- me yolunu seçtikleridir ki, yanlışlığın büyüğü buradan gelmektedir. Sistemin yenileri, obu gidişle, en geç, gelecek mevsime eskilerin yerine star olacaklardır. (e Star olacaklar ve eskilerin yaptığı gibi silâhı doğrudan doğruya yine yapımcıya ve işletmeci- ye çevireceklerdir. 1 Fiyatlar, daha mevsim açılmadan ağır ağır yüksel- tilmeye başlamıştır. Bu durumda mev- sim sonuna kadar yenilerin aldıkları, eskileri naldıklarına yaklaşmış olacak- tır. Böylece yapımcılar ve işletmeciler "benim oğlum bina okur, döner döner gene okurcun canlı ve elle tutulur bi- rer örneği olmakta devam edecekler- ir. AKİS/3»