YURTTA OLUP BİTENLER Kütlelerin (o gösterilerine (o rağmen dikkatli, İhtiyatlı, hesaplı ve basiret- li bir politikada devam edileceğine da- ir memleketin bir çok ö önemli çevre- sinde hakim kanaat iş hayatında ve gündelik hayatta büyük dalgalanma- lara sebebiyet vermemiştir. Büyük makinelerin çarkları eskisi gibi dön- mekte devam etmektedirler. Fakat Kıbrıs İşinin, bu kadar ö- nemli ve âcil meselemizin bulunduğu bir sırada karşımıza çıkmış olması- nın memleket için büyük bir talihsiz- lik teşkil ettiğini görmemek imkânı var mıdır ki? Kıbrıs Godot'yu beklerken (Kapaktaki o hafta) Gn haftanın sonundaki cuma ak- şamı Ankaradaki Devlet Konser Salonunda iki italyan piyanistin resi- tali vardı. Salon pek kalabalık değil- di. En çok göze çarpanlar elçilerdi. Bunların arasında Rus Büyük Elçisi Rijov da vardı. Saatlerin 20.30'a yak- laştığı sırada (oObütün gözler kapıya çevrildi. İsmet Paşa resitali dinleme- ğe gelecek miydi, gelmeyecek miydi? Başbakan iki eli kanda bulunduğu zaman dahi, kendisi için tek dinlenme imkanını teşkil ettiği için konserlere geldiği bilindiğinden konu merak u- yandırmaktaydı. Bir gece evvelki dra- Raymond Hare — Soğuk AKİS/6 matik hadiseleri bilenler İsmet Pa- şanın o gece de ziyadesiyle meşgul ol- duğunu biliyorlardı. Ama acaba ge- lecek miydi? Konser saat 20'30da başladı. Baş- bakan İnönü görünmedi. Arada, salo- nun koridorunda bir Bakanlar Kuru- lu toplantısının yapılmakta olduğu haberi duyuldu. Bu heyecanı büsbü- tün arttırdı. Zira o cuma akşamı Türk Ordusu- nun Kıbrısa bir çıkartma yapması bekleniyordu. Bakanlar Kurulunda yn başlangıcını o Perşembe günü öğleden sonra yapılan bir Ka- bine toplantısı teşkil etti. e Güvenlik Konseyi bir kaç gün önce Adaya bir Barış Kuvvetinin gönderilmesi yolun- da karar almıştı. Karar suretinde ga- ranti anlaşmalarına atıf yapılıyor, fakat kuvvetler gelinceye kadar Ada- da güvenliğin muhafazası görevi Kıb- rıs Hükümetline veriliyordu. Makarios bunu kendine göre tefsir etti. Fazıl Küçük ve Türk Bakanlar bir taktik hatası yaparak Hükümet- ten, çekilmişlerdi. Onun için meydan Papaza kalmıştı. Papaz biliyordu ki Sir Denis Allen duş! Feridun Cemal Erkin Salvo Barış Kuvveti geldikten sonra herke- sin gözü önünde türklere saldırması kolay olmayacaktı. Şimdi eline bir fır- sat geçiyordu. Adına "Devletin meş- ru okuwetleri" dediği çetecilerini "Türk silâhlı asileri" o diye " leri", türk bölgesinde, türk evlerinde, türk okullarında, türk camilerinde si- lâh arıyorlar ve asileri silâhlarından tecrit ediyorlardı. Kendilerini koru- mak için tek vasıtaları olan bu uydur- ma silâhlarım "Devletin meşru kuv- vetleri"ne kaptırmak istemiyen türk- lerin yuvalandıkları noktalar bazu- kalar ve havan toplarıyla dövülüyor- du. Rumlar türkleri merhametsizce öldürüyorlar ve sonra bunu gazetele- rinde ve resmi tebliğlerinde "Devle- tin meşru kuvvetlerinin silahlı türk â- silerini yok ettikleri" ediyorlardı. da katılmakta gecikmedi. başka İzmire gene yunan kuvvetleri çıkmıştı. Makarios bütün füturu bir yana bırakmış, elini çabuk tutarak Barış Kuvveti gelinceye (okadar işini tamamlamağa çalışıyordu. Bakanlar Kurulu perşembe günü öğleden sonra yaptığı toplantıda Kıb- rıs Meselesini görüştü. Başbakan İs- met İnönü Bakanlar Kurulu üyelerini Kıbrıs konusunda tenvir ettikten son- ra Kıbrısta devam edegelen katliamın durdurulması için düşündüğü tedbiri