Ss i N Filmler Preminger'in “Exodus"ü Otto Ludwig Preminger, 1906 yılında Avusturyanın başkenti o Viyanada doğdu. Ailesinin başlangıçtaki isteği- ne bakılırsa ogenç Preminger, baba mesleği hukukçuluğu seçecekti ya. ü- niversite yıllarında tiyatro ağır bas- tı ve onyedi yaş sularında iken ünlü Max Reinhardt'ın yönettiği (o Viyana Josefstadt Tiyatrosuna girdi ve oyun- culuğa başladı. Genç Preminger, o sı- ralar, Shakespeare tutkunuydu ve Shakespeare'in oyanıaıra Goethe ve e de ilgisini çeken yazarlardan- Çeşitli tiyatrolarda çilesin! dol- damdan sonra, yirmiiki yaşında i- ken Reinhardi'ın iradılığımıda Joseis- tadt'a bu sefer, yapımcı-rejisör ola- rak girdi Yeni dünya ile eski dünya arasın- da Birinci Dünya Savaşı sonrasında bağlayan yakınlaşma 1935 yıllarında daha da hızlanınca, Preminger çeşit- li rejisör ve oyuncularla birlikte çağ- rıya uydu ve Amerikanın yolunu tut- tu. Broadway'deki ilk oyunu "Libel"dir ve oyunun kazandığı başarı, ilgiyi Pre- minger üzerine çekmekte gecikmedi. Preminger, Hollywood yoluyla sine- maya da atladı. Yapımcı Joseph Sc- henck adına."Under Your Spell-Beni Büyüledin” (1936) ve bir yıl sonra da "Danger-Love at work-Dikkat, Aşk İşbaşında" (1937) filmlerini çevirerek inema serüvenine başladı. Preminger, üç başlı masal devleri gibi çalışıyordu: Tiyatro rejisörlüğü, sinema rejisörlü- gü ve oyunculuk. Birbiri arkasına çevirdiği filmleri arasında hemen hemen her türe rast- lanır : Polisiyeler, hafif salon kome- dileri, kostüme tarih! filmler, müzik- Preminger'i sürekli Olarak günün mo- asına uygun ve seyirci çoğunluğunun isterlerine yaklaşık filmlere, ister is- temez, itmektedir, "Forever Ambar - Amber", "The Moon is Blue-Ay Ma- 'Carmen Jones-Siyah Kar- men", "The With tae Golden Arm- Altın Kollu Adam", "Saint Joan- Jan Dark", "Bonjour Tristesse - Gü- naydın Hüzün" ve 'Esodus", hep bu itişin zorunlu ürünleridir. Kör, kör parmağım gözüne con Uris'in romanı "Exodus", doğ- rusunu söylemek gerekirse, pek oy- AKİS/30 E M A le önemsenecek bir edebi değer taşı mamaktadır. Uris, geçen yıllarda yal hudilerin yeni bir devlet kuruşu ça- baları karşısında o açıkgözlükle hem bundan yararlanmak, hem de bunun romanını yazmak yolunu seçmiştir. Uris'e, romanı, birçok açılardan ya- rarlı olacaktır, ü i yahudiler tarihte ender rastlanılan bir gözüpeklik için- de silaha sarılmışlar, dişlerini tırnak- larına takarak ne pahasına olursa ol- sun, İsrael topraklarına yerleşip ba- gımsız bir devlet kurma savaşına gi- rişmişlerdir. Uris, hemen kolları sı- vamış ve beylik bir aşk serüvenine bu- ladığı, sözde bir genç devlette kuru- luşunun hikâyesini anlatan "Exodus"'ü bir çırpıda yazıp ortaya çıkarmıştır. Tabii, bu çeşitten kuruluşlarda gele- nek olduğu üzere, mutlaka bir ame- rikan kahraman da işin içine karı- şacak, başrollerden birini yüklenerek, çorbaya mutlaka bir avuç tuz atacak- tır, Amerikan okuru için bu, zorunlu- dur. Ayni zorunluluk bu defa filme aktarıldığında da, Dalton Trumbo gi- bi aklı başında bilinen bir senaryocu- ya kendini duyuracaktır. Preminger, o yapımcı-rejisör olarak Hollywood'daşı Stanley Kramere çok benzer. Kramer de günün havasına uygun filmler yapmaktadır. o Filmog rafilerda bu moda filmler o modanın son bulmasıyla birlikte çarçabuk, bir sabun köpüğü gibi sönmekte ise de, yapımcısına etek dolusu para kazan- dırdığından, geçici yanı kesinlikle ö- nemsenmemektedir. Önemli olan, ağzı zırlop filmi yetiştirip verebilmektir. Gerçekte 220 dakika süren - bu sü- re yurdumuzda 200 dadikaya indiril- miştir- "Exodus"te, genç İsrael dev- letinin kuruluş serüveni başarıyla an- latılmaktadır. Ama bu başarı, bizim ünlü deyimimizde olduğu gibi kör, kör parmağım gözüne" örneğidir. Vatan yaratan kahramanlar gişmelere uğramamıştır. hemen hemen bütünüyle aktarılmış gibi birşeydir. süper-prodüksiyona gitme amacı güt- tüğünden, romandaki olaylar dizisine pek dokunulmasını istememiştir. Hi- kâye, Kıbrısta başlamaktadır. İkinci Dünya Savaşının ohemen sonrasında yeni yeni devletlerin kuruluşları, ya da (o bağımsızlığ kavuşturulmadan, dünyanın dört bir bucağına dağılmış yahudilerde de bir devlet etrafında toplanma umudu uyandırmıştır. Ya- hudiler bunun için ne gerekli ise onu yapmaktadırlar. Savaş ise savaş, teş- kilatlanma ise teşkilâtlanma, propa- ganda ise propaganda... o Soğukkanlı İngilizler, mandaları altında tuttuk-