YURTTA OLUP BİTENLER nısıra bir de hükümet buhranı ortaya çıkacaktır. Bu ikinci ihtimalin şartı, Vergi Reform Tasarılarının çok ge- ciktirilmesi veya kabul edilmemesidir. Önümüzdeki günler, Türkiyenin; Hü- kümetin işaret ettiği aydınlık istika- mete mi, yoksa iktidarların ateşten gömlek haline geleceği günlere mi yö- neleceğini gösterecektir. Ancak bütün bu ihtimaller bir va- kıayı artık ortadan kaldıramıyacak- ur, Turizm ve Tanıtma Bakanı Ali İhsan Göğüş, bunu Meclis koridorun- da AKİS muhabirine şöyle ifade etti: "— Biz çekilebiliriz. (Fakat artık Türkiyede savunduğumuz prensiplerin sahibi sadece CHP ve onun Bakanları değildir. L okomotif Düüüt.. Ulaştırma Baltanı kürsüden acı acı yakındı "— Vagonumuz yok, lokomotifimiz yok diye feryat-figan oediyorlar, İs- tasyonlarda acı acı öten düdükler bu- nun aksinin en güzel ispatıdır." Bu sözlerle dudaklara konan te- bessümler henüz silinmemişti ki Alp- SEender bu sefer de başka bir | İnci saçtı : "— Ferit Alpiskender ihaleyi ol- du bittiye getirdi diyorlar. Ben Bakan olduğum zaman hiç kim- seyi tanımıyordum. DDY na olan isteklerimi Genel Müdür vasıta- sıyla duymuyordum. Kendisi çok ki- bar ve nazik bir zattır. İsteseydim şöyle oy verin diyebilirdim." Bakanın bu sözlerle anlatmak iste- diği şey açıktır. Salonu dolduran mil- letvekili ve senatörlerden o bir kısmı kahkahalarım tutamadılar. Ama Alp- iskender hiç oralı olmadan konuşması- na devam etti ve General Motors ile General Electric (o lokomotifleri hak- kında oldukça uzun süren bir teknik mukayeseye daldı. Biraz da kendisin- den önce konuşan ei nn ye- tiştirdikten sonra tam 5 da- kika süren e e bağın bir in- ci dizisiyle bağladı "— Babamız da oL kardeşimiz de olsa kimsenin gözünün yaşma ba- kacak değiliz." Olay haftanın ortalarında Çarşam- ba günü Büyük Millet Meclisinde geç- ti. O gün Antalya Milletvekili Nihat Su ve 6 arkadaşının 33 Diesel-Elect- ric lokomotifinin ihalesi ile ilgili ola- Ferit Alpisken- soruşturması a- m için verdikleri bir önerge gö- rüşülmekteydi. karum saat 14'de Başkan Vekili AKİS/14 Nurettin Okun başkanlığında — açıldı. Ancak önerge hakkında görüşebilmek için bir takım usül meselelerinin hal- li gerekiyordu. Bir kısım milletvekil- leri, meselenin önce Cumhuriyet Se- natosunda ve Büyük Millet Meclisinde ayrı ayrı ele alınması gerektiğini ile- ri sürdüler. Ancak bu yolda verilen önerge büyük çoğunlukla reddedildi. İkinci usül meselesi de (Anayasanın 132 .maddesi ile ilgiliydi. Bu maddeye dayananlar oOkonunun yargı mercile- rince ele alınmış bulunduğunu ve bu sebeple yasama we bir gö- iş anın, Anayasanın bu mad- desine aykırı olduğunu ileri sürdüler. Bu yolda verilen önerge de tıpkı bi- rincisi gibi reddedildi. Gerek milletve- Basın — Bu baltanın başında bir Zafer Gazetesinin Yazıişleri Müdü- rüyken yayınlanan bir yazı Ted- birler Kanununa aykırı bulunmuş ve kabak gazetenin sahibi eski de- mokrat zenginlerden Muammer Kı- ranerin değil de Ayhan Bilginin ba- şında patlamıştır. Hazin olan, her devirde gazetecinin çile çekmesidir. Ayhan Bilginin hapishane köşe- lerinde (o çürümesine elbette gönül razı olmamaktadır. Nitekim, Bilgin için bir özel af teşebbüsüne geçil- miş bulunmaktadır. Beklenen, genç fikir isçisinin bir an evvel hürriye- tine ve sıcak yuvasına kavuşmasıdır. kili ve gerekse senatörlerin çoğu ay- ardır uzayan bir kurt hikâyesinin as- lını öğrenmek istiyorlardı. Gerçekler bütün çıplaklığıyla gün ışığına çıka- rılmalıydı. Çarşamba günkü görüşmeler vaktin gecikmiş, olması sebebiyle ertesi güne bırakıldı. Daha 26 milletvekili ve se- natör ve 6 önerge sahibi konuşmak için sıra beklemektedir ve bu bakım- dan Alpiskender hakkında ne gibi bir karara varılacağı hakkında şimdiden kesin bir tahmin yapmak imkânsız- dır. Tencere dibin kar İçerde sözcüler birbirlerine atıp tutar ken bir diğer ilgi çekici olay da Ba- i. Saat 17 sırala- karya Milletvekili Burhan Akdağ, fri- san Sabri Çağlayangilin, oVişnezadede 165 bin liraya bir apartman katı al- dığını ve kat bedelinin o Çağlayangil adına Vehbi Koç tarafından ödendi- ğini söyledi. Haber, salonda bomba gi- bi patlamıştı, AP nin taktisyenlerin- den Turhan Bilgin derhal toplantı sa- lonuna, İhsan Sabri Çağlayangilin ya- nına seğirtti. Az sonra Akdağ ile Çağ- layangil kolkola Basın Bürosundan i- çeri giriyorlardı. e Çağlayangill, orada kısa bir basın toplantısı yaparak, ka- tı hangi parayla aldığını izah etti, 165 bin liranın 105 bin lirasını çeşitli gay- ri menkul ve menkullerini satarak te- min etmiş, geriye kalan 60 bin liralık açığı ise karısının ev ve bahçesini a- partman sahibine terhin ederek ka- patmıştı. Bu arada Koçun, Çağlayan- gile bütün yardımı, terhin muamele- sinde, AP nin bu hızlı GE müdafiine kefil olmaktan ibaretti. Akdağ bozuk bir tavırla odanın bar köşesine çekildi. Ama hâlâ tatmin ol- mamıştı. Arada bir gazetecilere dönü- yor ve : — Peki ama, Vehbi Koç durup dururken neden kefil olsun? Ben bu u Çağlayanglı gittikten sonra tartış- ma Turhan Bilgin ve Burhan Akdağ arasında yeniden alevlendi. Bilgin; es- ki arkadaşı Akdağa dönerek "— Senin İstanbulda bir motor meselen vardır, onu da izah et- sene dedi. Bu arada tartışmaya Sabri Vardar lı ile Oğuz Oran da karışmışlardı. O vi li ağırdı — Sana iki günde iki apartman alan AP linin adını söyliyeyim mi? Kapılar kapansa, salonlar ayrılsa da ortada olan gerçek, bütün gizli ka- paklı haberlerin gene de basına ulaş- tığıdır