Anlaşmalı memleketler 5 ortaya bir mesele çıkmaktadır. İthalat yaygın bir zümre tarafın- dan mı yapılmalı, yoksa muayyen |:"r- alalara mı inhisar etmeli-? Bilhassa anlaşmalı memleketlerden yapılacak ithalâtta, yüzde 20 nispetin- de talep haddi uygulanmamak tadır. Bu yüzden anlaşmalı kotaları o büyük sermayeli tüccarlar tarafından kapatıl- maktadır. Meselâ, 6-7 yüz bin liralık teminat yatırıp 50 bin dolardan ziya- de tahsis alan firmalar (o mevcuttur. Böylece 5-6 firma elinde toplanan mallar piyasaya damla damla veril- mekte ve fiyatların düşürülmemesi ta- releri araştırılmaktadır. albuki malların tamamen tevzil sağlanacak olsa, gelen malın derhal pi- yasaya çıkması ve fiyatların yüksel- memesi imkânları sağlanacaktır. Bu durumda çok ufak tahsislerin çıkacağı ileri sürülebilir. Ancak mutemetlik mü- essesssi nazarı dikkate alındığı tak- dirde bu iddia çüremektedir. Esasen bu yolda çalışmalara da başlanmıştır. Bilhassa anlaşmalı mem- leketlerden yapılacak ithalâtın Odalar Birliği tarafından o dağıtılması teklifi umumi, şekilde arzu edilmektedir. Böylece tüccar (hissesini aldıktan sonra Merkez Bankasına müracaat ede- cek, evvelden bütün kotaya yapılan ta- leplere ve bu taleplerin oastronomik rakamlara varan nakdi tanimatlarına lüzum kalmıyacaktır. Bu suretle, anlaşmalı memleketler- den yapılacak ithalâtın oOönümüzdeki devre zarfında birinci olana çıkacağı- nın kokusu her bakımdan duyulmaya başlamıştır. Piyasa, anlaşmalı o memleketlerden yapılacak ithalâtı hesaplamakta ve bü- tün işini ona göre ayarlamakladır. Bu yüzden de polonyalılar tarafından İs- tanbulda Şehir Galerisinde çarşamba günü açılan kimyevi ve Tıbbi Madde- ler Sergisi büyük bir ilgi ile karşılan- mıştır. İm rışamba akşamı o Polonyalıların i münasebetiyle gene galeride ter- tinledikleri kokteyl partiye kimya sa- nayii ve ithalâtı ile ilgili birçok iş ada- mı geldi ve sergiyi esaslı bir tetkikten geçirdi. Polonya mamullerinden, uzvi ve gayriuzvi boyalar, anilinler ve diğer kimyevi ve tıbbi maddeler (o bilhassa dikkati çekti. Polonya Ticaret Müşavi- ri, sergi münasebetiyle yaptığı toplan- tıda basın mensuplarına önümüzdeki devre içinde Türkiye -Polonya, ticare- tinin gelişeceğinden oOümitli olduğunu belirtmeye bilhassa dikkat etti, Tarihten Bir Yaprak Römi birçok şeyimiz yanında bir de Resmi Gazetemiz vardır. Diğer resmi sektöre ait mamuller bir yana bizim Resmi Gazete, ne hikmetse özel sektör tarafından yayınlananlara biç bir bakımdan benze- mez. Normal olarak İstanbula landığının ertesi günü postacı kapınıza bırakır cerideyi... içinde önemli birşey olmaya görsun, o günlerde P.T.T. tevziat servisi şefi Şeri be e telefonu muntazaman m ve zete nerede Kaldı acaba?". sualleri yağmaya başlar Resmi Gazete günü gününe gelir. Yani yayın- Fakat gazetenin nin Tophanedeki "Bizim ga- Şerif bey imkan nispetinde müşterileri memnun etmeye gerekli cevap ları vermeye çalışır fakat dara halledilebilecek, idare olunabilecek safhayı çoktan aşmıştır. Günler geçer. Resmi Gazete İstanbula âdeta damla damla gelir. Her zaman böyle olduğu gibi, 4 Ocak tarihlide, Dış ticaret rejiminin ya- yınladığı Resmi Gazete de böyle oldu re piyasaya taa ayın 9'una. 10'una kadar dağıtıldı. Oysa ki bir kararname yayınlandığı zaman, altında "bu karar yayın- landığı zaman yürürlüğe girer" maddesini koymak âdet hükmüne girmiştir. Mademki yayınlandığı anda kararname veya yönetmelik yahut da tebliğ yü- rürlüğe konuluyor, bırakınız, ayni gün Resmi Gazeteyi ilgililerin emrine âmâde kılmayı, fakat hiç olmazsa ertesi gün gazeteyi piyasaya (o çıkarmakyı sağlayabilmek lazımdır. Halbuki bu. hiç bir zaman kaabii olamamaktı günler ve günler geçmek- te piyasa, uzaktan gelen bir sevgili gibi "beklediği Resmi Gazetesine heye- can içinde kavuşabilmektedir. Akaradan İstanbula uçak 2. kamyon 8. tren ise 12 saatte gelmek- tedir. Bir de jplun iki-üçgün sürdüğü Doğu Anadoluyu düşününüz... Ora- lara Resmi Gazete kaç günde gidiyor acaba? Bir başka mesele de Resmi Gazetemin âdi postadan başka türlü nak- ledilmesine bir türlü yanaşılınamasıdır. Yani gidiniz Resmi Gazeteye ove özel ulak olarak göndermek üzere abone olmak istiyorum" deyiniz yü- zünüze hayretle bakarlar ve 'olmaz öyle şey" cevabını verirler. Neden? Bu kadar lâftan da anlaşılacağı veçhile, bu Resmi Gazete işine bir çe- ki-düzen vermek lâzımdır. Dizgi makineleri mi azdır yoksa baskı kapasitesi mi düşüktür veya hiç biri değil de saat 3 olunca memur gibi herkes şapkasını alıp gitmekte mi- dir? Bunların hepsinin üzerinde teker teker durmalı, bu işi islah çarelerini aramalıdır. Tabii bu arada akla gelen bir şey daha vardır. Belki de gazetenin çık- masından bir gün önce bir kararname matbaaya getirilmekte ve "yarınki sayıya yetiştirilsin" denilmektedir. Ta Başbakanlıktan ya başka bir Bakan- lıktan geldiği için kimse tarafından hiç bir itirazda bulunulamadan kabul edilen karar, yarınki sayıya amman ancak yarınki sayı, yarından üç gün sonra yayınlanabilmektedir Ama yarınki sayıya yetişti ya, herkes huzuru kaible yatağında uykusu- nu uyumaktadır. Resmi Gazete. Islâh edilmek isteniyorsa, oraya "Hayır!" kelimesini bi- len bir eleman getirmek lâzımdır. "Hayır" kelimesini bilen ve lüzumunda: kullanabilen bir eleman... Yoksa Neşriyat ve Müdevvenat Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan bu gazete hiç bir zaman tarihi bir kıymeti olmaktan kurtulanmıyacaktır ten bu ası ırda Müdevvenat ismini kulanan bir genel müdürlüğün ak- la istikbâli getirmesini bekleyecek değiliz y. Fasih İNAL AKİS 19