KIBR Konferans Kayıtlı iyimserlik cak ayı ortalarında Londra havası alabildiğine kapalı, soğuk ve rüz- gârlıdır. İşe gitme ve eve dönüş saat- leri dışında sakaklarda pek insana rastlanmaz, günlük alışverişlerini yap- maya çıkanlar paltolarının yakalarını iyice kaldırırlar, kalın yünlü atkıları- nı boyunlarına iyice dolarlar, en kısa samanda evlerine dönmeye bakarlar. Eğer ikide bir toplanan milletler- arası konferanslar olmasa, Londrada bu aylarda siyaset hayatı da pek ha- reketli Ge Nitekim, haftanın baş- larınd. Londrada politik canlılı- ğın ein başlaması için bütün dün- yanın dikkatini üzerine çeken bir mil- letlerarası toplantının başlaması ge- rekmiştir. Bilindiği gibi, bu toplantı, haftalardır, bir açık yara gibi kanayıp duran Kıbrıs meselesine bir çözüm yo- lu bulmak için İngiliz, Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları arasında yapılmak- tadır. Üç Dışişleri Bakanı arasında ya- pılan toplantılardan sonra, (o Kıbrıslı türk ve rum toplulukları temsilcileri-. nin katılmasıyla, beşli çalışmalar baş- lamıştır. Londrada yapılan üçlü görüşmelerin İlk ravundu, bu haftanın başında, İn- giliz Dışişleri Bakanı Richard Butler- le Sömürgeler Bakam Duncan Sandys'- tal'önce Türk Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin, sonra da Yunan Dışişleri Bakam Palamasla yaptığı görüşmeler le başlamıştır. Bundan sonra Türk ve Yunan Dışişleri Bakanları kendi ara- larında program dışı bir görüşme yap- mışlardır. Salı günü üç devletin dış iş- lerini yöneten sorumlular arasındanki görüşmeler bir kere daha yenilenmiş, sonra da beşli konferans çalışmaları- na başlamıştır. Tarafların durumları gÜdevletin dışişleri bakanları, hafta nın başında bir araya geldikleri za- man, ufak ayrıntılar dışında, taraf- ların durumları bütün açıklığıyla aşa- ğı yukarı belli olmuş durumdaydı. Bu durumlara bakarak Londra görüşme- lerinin sonucu hakkında fazla iyimser olmak için zaman henüz erkendir, fa- kat çok kötümser olmak için de orta- konudaki görüşü gayet açıktır. AKİS'- in gecen sayıda da bildirdiği gibi, Türk heyeti, oOLondrada Kıbrıs kürklerine 1958 Zürih ve Londra andlaşmaların- AKİS/16 IS da tanınan haklardan daha eksiğine arzı olmayacak, tam tersine, daha faz- lasını istemekte ısrar edecektir. Ma- kariosun oOAdadaki rum üstünlüğünü kurmak ve perçinlemek amacıyla giriş- tiği son olaylar, bu andlaşmalarla ta- nınan hak ve garantilerin Ada türkle- rinin durumunu korumaya yeterli ol- madığını bütün açıklığıyla göstermiş- tir. Bu bakımdan, Kıbrıs Anayasası- na türklerin, hakları konusunda ek ga- rantiler konulmalı, Adadaki türk kuv- vetlerinin sayısı çoğaltılmalı ve bun- lara gerekli hallerde polis görevi ve- rilmelidir. . Bu garantiler de Kıbrıs türklerinin (o güvenliğini ve haklarını OLAYLARI zanmak için çok yanlış bir yol seçtiği konusunda oybirliği yapmakta, bu an- laşılmaz davranışı destekledikleri tak- dirde kendilerinin de dünya kamu oyu önünde suçlu çıkacaklarını gayet iyi bilmektedirler. Bu bakımdan, Londra- da bulunan Yunan temsilcileri, Yuna- nistan ile Kıbrıslı rumlar arasında her konuda tam bir görüş birliği bulunma dığını üstü kapalı da olsa belirtmeye özel bir dikkat göstermektedirler. Bun- dan başka,. Yunanistanın türk dost- luğuna hâlâ büyük bir önem verdiği- ne şüphe yoktur. Kıbrısı ilhak etmekle büyük bir kazanç sağlamayacak olan Yunanistan, bu yüzden Türkiyeyi kay- Kıbrısta şehit edilen türkler Tutacak olan kan sağlamaya yetmezse, garanti andlaş- masına Türkiyenin doğrudan doğruya müdahaleye hakkı olduğu açıkça ek- lenmelidir. Bu istekler kabul edilirse, o zaman Kıbrısta bugünkü durumun bir süre daha denenmesi mümkün ola- bilir. Ada türklerine kabul ettirmek biraz güç olmakla beraber, Türk hü- kümeti bu konuda elinden geleni ya- pacaktır. Konferansın sonucundan ümitli ol- mak için birincil sebep, Türk hüküme- tinin bu kararlı iyiniyeti ise, ikincisi de Yunan hükümetinin ihtiyatlı dav- ranışıdır. Bir kere, Makariosun bütün dünya kamu oyu tarafından kötü kar- şılanan kırıcı davranışı, Yunanistan Kıbrıs rumlarının dâvasına sahip çık- mamak konusunda tereddüde düşür- müştür. Bugün Atinadaki bütün so- rumlular.. Makariosun Oo dâvasını ka- bederse, uğrayacağı zarar kolay ka- lay telâfi edilecek cinsten olmıyacak- tr. Bu bakımdan, Yunan hükümeti Kıbrıslı rumların ilhak gürültülerine fazla yüz vermemekte, rumlara Kıb- rısta türklerle iyi geçinmek öğüdünde bulunmaktadır. Bu gerçek nihayet Ma- kariosun kafasına da dank etmiş ol- malı ki, haftanın başında İsveç radyo- suna verdiği bir demeçte, ilhakın tek taraflı bir hareket olmadığım, Kıbrıs rumların Yunanistana katılmak is- teseler bile Yunanistanın onları ilhak etmek istediğinden emin bulunmadığı- nı açıkça itiraf zorunda kalmıştır. Konferans sonucundan ümitli ol- mak için üçüncü sebep de, İngiltere- nin nihayet Ada türklerinin hakları- nı koruamk için birşeyler yapmak ge- rektiğine inanmaya başlamasıdır. İngi- liz gazeteleri son haftalar içinde bu