DÜNYADA OLUP BİTENLER Batılılar De Gaulle'ün gölgesinde rtında fransız ordusunun general Üniformasını taşıyan uzun boylu, kalın sesli, yaşlı adam, yakıcı Akde- niz Gi m etrafını çevi- ren kalabalığ "— Fransa elbette NATO'nun lü- zumuna inanmaktadır. Fakat buna rağmen biz kendi savunmamızı ona bağlıyamayız. Fransa vurucu nükleer kuvvetini tamamlayıncaya kadar a- tom denemeleri yapmaya devam ede- cektir" diyordu. Kendisini büyük bir dikkatle dinle- yen kalabalığa Fransanın diğer Batı- lı devletlerdin ayrılarak nükleer de- nemeleri durduran Moskova anlaşma- sına katılmıyacağını oObir kere daha ilân eden, NATO'yu kendi savunma- sının temel taşı, olmaktan çıkaran u- zun boylu eski general, işbaşına geldi- gi günden başlayarak Fransaya kendi başına buyruk bir dış politika çizme- ye çalışan De Gaulle'den başkası de- ğildi. De Gaulle, Fransanın geçmişte olduğu gibi gelecekte de büyük bir dev let olarak Avrupa ve dolayısıyla dün- yâ dengesinde büyük bir rol oynaya- cağına inanıyor, geçen hafta içinde çıktığı Güney-doğu Fransa gezisinde bu İnancını bir kere, bir kere daha tekrarlıyordu. o Fransa kendi vurucu kuvvetine kavuşunca, Üçüncü büyük kuwet olarak şimdiki iki devin ara- sında yer alacak, onların arasında çı- kacak bir anlaşmazlıkta en yetkili a- rabulucu olarak belirecekti. Eski o- kulun öğrencisi De Gaulle, kendine bir zamanlar öğretilen kuvvet politi- kası ilkesini, anlaşılan, bir türlü u- nutamamıştı. Sam Amcanın hiddeti y'ansayı dünyanın üçüncü kuvveti urumuna getirmeye çalışan De Ga- ulle yalnız NATO'ya değil, nı Za- manda Birleşmiş Milletlerle (Avrupa Birliğine karşı da öyle büyük bir mu- habbet beslemiyordu. De Gaulle'e gö- re Birleşmiş Milletler bütün devletle- rin buluşup görüşebileceği pek elveriş- lilbir fonun olmakla beraber, devlet- lerin iç işlerine burnunu sokacak tir üstün-devlet görevini yüklenmesine i- zin verilemezdi. Avrupa birliğine ge- lince, Fransa altı Avrupa devletinin Ortak Pazar içinde birleşmesini isti- Lord Home — Dean Rusk Üçün ikisi yordu. Ancak bu birleşme "gerçek bir temel üzerine" dayanmalı, başka bir deyişle, devletler bağımsızlıklarını ko- rumaya devam etmeliydiler. Hele İn- giltere bu birliğe alınacak olursa, o zaman Avrupanın ipleri yeniden Ame- rikanın eline verilecekti ki, De Gaul- le buna şiddetle karşıydı. İki büyük yabancı hegemonyadan birinin, yani ya Amerikanın, ya da Sovyetler Bir- liğinin nüfuzu altına girecek bir Av- rupa, ruhsuz, belkemiksiz bir beden- den başka birşey olamazdı. De Gaulle'ün Batı bloku içinde kendi ne göre bir gidiş tutturup Batı Birli- gine devamlı darbeler indirmesi, doğ- rusu, Batının bütünlüğündeki kuvvete inanan bütün avrupalı devlet adamla- rı gibi amerikanları da çok kızdırıyor- du. Hele o kadar ümitlerle imzalanan Moskova anlaşmasına Fransa katıl- mayınca, Kennedy İdaresi bunu Batı- nın ortak politikasına büyük bir iha- net olarak kabul etmişti Washington, Batı Birliğini bozan De Gaulle'e kar- şı nasıl davranmak gerektiğini kesin olarak bilemiyordu. İngilterenin Ortak Pazara alınmasına set çeken fransız kararı karşısında önce diğer Avrupa devletlerinin baskısını bir silâh ola- rak kullanmayı denemiş, o fakat De Gaulle'ü inadından döndürmek müm- kün olmamıştı. Sonra ortaya Mosko- va anlaşmasını imzalayıp imzalama- mak meselesi çıkmış, Washington De Gaulle'ü imzaya razı edebilmek için atom sırlarını Fransayla paylaşmayı bile düşünecek kadar ileri gitmiş, ih- tiyar devlet adamı gene oONuh deyip peygamber oOdemeye o yanaşmamıştı. Son olarak, ortada çare diye, kala ka- la Fransayı Batı bloku lobide yalnız bırakmak kalıyordu. Bunun için de n herşeyden önce yıllarda iyice kuvwvetlenen Paris - Bonn mihverini ırmak gere İşte şu sırada Amerika, De Gaul- le'ü hizaya getirebilmek için, bu yolu denemektedir. - Görünüşe o bakılırsa Washington bu denemede başarı ka- zanacaktır. Çünkü kısa bir süre son- ra Batı Almanya idaresinde önemli bir değişiklik olacak. De Gaulle'ün en yakın fikir ve davranış arkadaşı AKİS/23