KÖŞE DEN Böyle gecenin seheri I Mart 1963 pazar günü çıkan gazeteler Beden Terbi- 3 yesi Merkez Danışma Kurulunun bir kararını yayın- lamışlardı. Kurul, türk güreşçilerinin İsveçte yapıla- cak dünya birinciliklerine katılmalarını uygun bulma- mış ve Federasyonun bu yoldaki isteğini reddetmişti. Sebep şu idi: Federasyon Başkanı, çalışmaları hakkın- da bilgi vermiş hazırlıklarını anlatmış, fakat Kurulu tatmin edememişti. Kurul üyelerinin böyle bir gecenin seherinden hayır ummadıktan anlaşılıyordu. İskandi- navların deyimiyle "siyah saçlı kuvvet ( tanrıları"nın İsveçte kendilerini göstermek fırsatından mahrum edil- miş olmalarının tepkisi elbette sert olacaktı. Kararı be- genenler, yerenler, konuyu değişik yönlerden incelemiş- ler, AKİS de kendi görüşünü birkaç sayısında açıklamış- tı Hava hayli ağır ve bulanıktı. Sporla ilgilenmeğe sporun başına geldiği gün başlayan Devlet Bakanı, kendisini işe müdahale etmeğe mecbur hissetmiş, bir- kaç karar değiştirip spor edebiyatımıza geçmeğe de- ger beyanlarda bulunduktan sonra Danışma Kurulunun kararını bozdurmağa muvaffak olmuşta. Akabinde, Gü- reş Federasyonu Başkanı izahatı tatmin edici bulun- mayan, güvenilmeyen, sanki başkası imiş gibi,, kılı bi- le kıpırdamadan, başarısızlığı bin defa denenmiş çır- pınmalara devlet parasını su gibi harcamağa koyulu- vermiş, sonra günü gelince de 23 Haziran 1963 tarihli gazetelere şu beyanatı vermişti: "Takımımız bu şam- piyonaya iyi bir şekilde hazırlandı. Konyadaki malarla güreşçilerimiz form bakımından yüksek bir se- viyeye yükselmiş bulunuyorlar. Bu defaki çalışma me- todu iyi bir sonuç vermiştir." akan adına spor işlerimizi tedvir eden Devlet Bakanı ise bu konuda daha tez davranmıştı. O da ay- nen şöyle diyordu: "Konyadaki milli takım kampını zi- yaret ettikten sonra güreşçilerimizin dünya şampiyona- sında başarı kazanacaklarına emin oldum!". Sorumlu otoriteler durumu görmüşlerdi. Artık bunun ötesi olur muydu? Sofya hengamesinin tozu dumanı o yatışma- dan, değişmez turistlerin baş çektiği kafile ver elini İsveç demiş gitmiş, olanlar olmuşta-.. Şimdi Türkiye, Güreş sporunda tam 1936'daki duru- mundadır. Hayır, hayır, orada değil çok daha geriler- dedir. Unutmamak lâzımdır ki 1936 bir ilerleyiştir ve biz oraya 12 senede sıfırdan yükselmiştik. Şimdiki lime lime halimize ise, iftiharımız olan bir zirveden birkaç yıl içinde tepe üstü yuvarlanarak geldik. Spor işlerinden sorumlu olan ekip bir usul keşfet- Sporumuza musallat ettikleri perişanlıklardan "çalışmak, daha çok çalışmak lâzım olduğu anlaşılmış bulunuyor!" şeklin- de bir beyanat verir ve bir şeyler yapıyor görünme- nin çabası içinde -tabii sadece lafzında- burcu burcu ilim, metod, teknik, sosyal durum kokan koca koca lâf- lar edip yeniden yemliha uykusuna dalarlar. İşte bu şiş aramış ilk işareti verildi bile. aralı sorumlu Devlet Bakan Serbes tte ve Greko- Romende alınan fena neticelerden mazeret kabul AKİS/34 Vildan Aşır SAVAŞIR etmediğini ve rapor eline geldikten sonra gerekli işlem- lerin ele alınacağını, Türk güreşinin hakiki değerinin üçüncülük ve altınca k olmadığını söyledikten sözlerine şunları ilâve ediyor: "Türk güreşinin elinde Celâl Atik gibi değerli bir antrenör vardır. Kendisiyle bir görüşme yaptım ve 1964 Olimpiyatlarına hazır ol- masını söyledim. Herhalde Celâl Atikten istifada yo- luna gideceğiz-" (8 Temmuz 1963 tarihli gazeteler). İnsanın sonrası geliyor; Celâl Atiki idarecilerimiz yeni mi keşfettiler, yoksa onu bozguncu, bilgisiz ve menfaatçi diye damgalayıp, güreşçilere adını bile ya- sak eden biz miydik?. Yayınlanan bu cözlerin -mürekkebi kurumadan, men ertesi gün, gazetelerde yeni bir haber ve yeni bir beyanıt çıktı. Haber şuydu: Genel Müdür zahmet edip İstanbula gitmiş, Güreş Federasyonu Başkanını, İkinci Başkanına, V. Emreyi toplamış, bunlara Halter ve At- letizm Federasyonları başkanlarını ve iki doktoru da katıp güreşçilerin 1964 Olimpiyatlarına nasıl hazırlan- maları lâzım geldiği hakkında istişarelerde bulunmuş- S. C. Berksoyun getirdiği bilgi ve tecrübeler çalışmala- ra ışık tutmuş. Yeni ve faydalı kararlar alınmış. Beyanata gelince, Fikret Altınel bakınız ne diyor: "Güreşimizin âtisi için Atletizm, Halter ve Cimnastik e ile işbirliği yapacağız. Spor Hekimleri Birliği ile de temasa unu da memnuniyetle be- lirteyim ki. bu şekil çalışmaların daha ilk safhalarında gelen raporlardan ilerisi için faydalı şeyler mülâhaza ettim- (9 Temmuz 1963 tarihli gazeteler). Daha dün konuştuklarına göre, bu çalışmalara ne zaman başladılar da memnuniyet verici raporlar aldı- lar, diyeceksiniz. Siz istediğiniz kadar spor çalışmala- rının uzun vadeli emekler istediğini zannededurun ve 1948 Olimpiyatları çalışmalarının 1944 de tezgâha ko- nulduğunu hatırlatın. Şimdi o devirde miyiz? Şimdi devir feza ve astronotlar devri!.. Gazeteciler, Altınele, Devlet Bakanının gazetelerde bir gün evvel çıkan, Celâl Atik ile ilgili beyanatı hak- kındaki görüşünü de sormuşlar. Genel Müdür bunu hay- retle karşıladığını bildirdikten sonra, aynen "Denen- miş eski antrenörler yerine yeni elemanlardan istifa- deyi düşünüyoruz" demiş, delin de çıkın işin içinden! Beraber oturup tedbir konuştuğu ve' yarin yeniden iş emanet edeceği başarısız Berksov Çiftçioğlu ve rüfeka- sı ekini hiç denenmemiş de, spor tarihinin nadir kay- dettiği bir şampiyon, mufaffak bir antrenör -tabii ken- di anlayışına göre... denenmiş oluyor!.. "Böyle ge- cenin havr umulur mu seherinden?" Bir de Celâl Atiki dinleyin: "Bugünkü İdarecileri- miz elinde güreşimiz iyice gerilemekte. Zihniyet değiş- medikçe ve imkânlar verilmedikçe birgün gelecek orta- dan kaybolacağız. Bir zamanlar 150 lira ile şampiyon olurduk, şimdi birbuçuk milyon lira ile bir şey yapıl- mıyor! Bir gün gelecek güreş ve güreşçiyi bu hale ge- tirenler sokağa bile çıkamayacaklar," (17.1.1963 tarih- li gazeteler). B u bir kehanet mi, lütfen söyler misiniz?