YURTTA OLUP BİTENLER tiler. Bilinen, bunun da aslı madığıdır. Zira Partinin yetkili or- ganları, Parti Meclisine verilen ra- porda da belirtildiği gibi kanunu de- gil,- partimin tüzüğünü tatbik edecek- lerdir ve bunun için gerekli bütün delil ve malzeme şu andaj;elin al- tındadır. bulun- Harman sonu B' yüzdendir ki, içinde bulunduğu- muz hafta gazeteciler (o tarafın- lan en çok aranan o politikacıları damaktaki duruşmalarda adı geçini.? lan bazı CHP. milletvekilleri tes- Emin Paksüt Ateşli etti. Kendilerine sorulan ' "Hakkı- sOo- funu hemen,hepsi aynı şekilde ce,- ılandırdılar Nihat Erim: Hiç üzerime alınmıyorum." Kenan Esengin: ” İthamları reddettik. Emin «sütün beşinci kol sözünü kendi- neijade ettik." Celal Sungur: "— Benimle hiç ilgisi yok. üze- re dahi alınmıyorum. Resmi or- ganlardan veya partimden gelecek hangi bir suali cevaplandırmağa AKİS/10 tavazihi lüzumsuz buluyorum." Kasım Gülek hiç okonuşmamayı tercih etti. Avni Doğanın tutumu i- se düğer arkadaşlarından tamamen farklı oldu. Haftanın başlarında Sa lı gecesi kendisine telefon Ooederek son ithamlar karşısında bir şey söy- leyip söylemiyeceğini soran gazeteci- nin AKİS mensubu olduğunu öğre- nince, hiç bir lefonu kapattı. bilmeyen insanlara mahsus bir haleti ruhiye içindeydi. sinirli Orhan Erkanlı tarafından Kasım Güleğe çekilen şifren telgraf mese- lesi haftanın ortasında günün konu- su -olunca, bir AKİS'çi Atinada bu- lunan 14'lerden Orhan Erkanlı ile konuştu. Telefonla yapılan muhave re aynen şöyle cereyan etti: "— Orhan bey, Kasım oGüleke çektiğiniz izel telgraf meselesi bir- rada günü konusu. Bu konuda bir şeyler söyler misiniz?" "— Vallahi kardeşim, ne söyle- yeyim? Aslı astarı olmayan saçma sapan bir şey. Sizden rica edeyim, bu adamlara söyleyin: Erkanlı en az onlar kadar akıllıdır." " — Peki bu telgraf şifreli veya şifresiz, eren çekildi mi, çe- kilmedi m — Bak kardeşim, mesele u: Bu adam, -Kasım Gülek- bi sımda paketledikleri bir geçmiş olsun teli çekmişti. nim bir vefa hissim vardır. bunu unutmadım ve adamı den ihraç ettiklerinde kendisine bir mukabil telgraf çektim. o Telgrafın metnini de biliyorsunuz. Mesele bu- dur. Yoksa, Allahaşkına, ben Kasım Gülekle fikir birliği edecek (oOadam mıyım? Siz beni tanıtısınız." Erkanlı bundan sonra mahut tel- grafın metnini Atina Postahanesine türkçe olarak verdiğini temin etti. Konuşmanın getirdiği ışık şu oldu: Yatırımcı Gülek, daha 18 Kasımda, kendi tabiriyle 14'ler paketlendik- leri sırada,, gün olur harman olur di- ye bunlara teselli telgrafları çekmiş- tir. Gülekin o tarihlerdeki "kapı ar- kası otemaslarından haberdar bu- lunanlar için "bunun da şaşılacak bir tarafı yoktur. Ama eğlenceli bir nokta, herkes şibi Erkanlının da, tikacıdan bahsederken tan kendini alamadığı sıdır. istihfaf eda- Tahkikat Komisyonu, haklarında takibata lüzum gördüğü "C.H.P. pa- zarlıkçıları"nı bugünlerde Haysiyet Divanına sevkedecektir. Isyan İşin doğrusu Mamakta haftanın dram atide hâdi- sesi, oPazartesi günü öğleden sonra cereyan etti. Bir sanığın, usun boylu, genç, fanatik, süvari binba- şılığından emekli 22. Şulbatçı Fethi Gürcanın duruşmaların başından be- ri açık konuştuğu, gerçekten sak- layanlara kızdığı, onların asıl du- rumlarını ortaya koyduğu bilinmek- teydi. O gün öğleden sonra, celse a- Kenan Esengin Ateşçi çılıp ta yargıcın davetiyle (o Gürcan mikrofon başına geldiğinde kopacak fırtınadan kimse haberdar odeğildi. Sabahki celsede Gürcan, bir vesi- leyle, hâdisenin asıl (osorumlularının 14-15 kişi olduğunu söylemişti. Yar- gıç bunu Gürcana hatırlattı ve bun- ların kim olduğunu sordu. Gürcan. kendisi dahil, 14 isim saydı. İsim- ler sayılırken isimlerin sahiplerinin yüzlerinden derin bir heyecan dal- gası geçiyor, başka yüzlerde ise me- rak ve endişe alâmetleri okunuyor- du. Fethi Gürcan, elebaşıları şöyle saydı: I — Talat Aydemir 2 — Fethi Gürcan 3 — Turgut Alpagut 4 — Emin Arat 5 — Galip Gültekin