DİL C Kurultaylar Kaptansız bir gem 0 rta boylu, topluca, kır saçlı adam, oturduğu yerden mikrofona, Üz- gün tur sesle: ayın misafirlerimiz; lan soklamada, 613 üyeden, di ancak 242'sinin bulunduğu tespit er dilmiştir. Esefle söylemek ( isterim ki, çoğunluk o sağlanamadığından, Kurultay, yarın sabah tekrar toplan- mak üzere tehir edilmiştir" dedi. Olay haftanın basında, pazartesi günü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakül- tesi salonunda geçti. Orta boylu, kır saçlı adam CHP Edirne Senatörü, Halkevleri ve Türk Dil Kutumu Ge- nel Başkanı Tahsin Banguoğlu idi. O gün her üç yılda bir yapılması tea- mül haline gelmiş olan Türk Dil Ku- rumu Büyük Kurultayı o toplanmış, fakat mutlak çoğunluğun o sağlana- mamış olması gibi, esine ender rast- lanacak bir sebeple ertesi güne tehir edilmişti. Bangruoğlunun sözleri sa- londa tebessümlerle karşılandı. Üye- ler gruplar halinde. salonu terkeder- lerken, üzgün bir şekilde başlarını iki yana sallayarak:. - Bİzim Kurum şu , gayriciddi bayanda bir türlü kurtulamadı" diye mırıldanıyorlardı. Gerçekten de Kurum, bugün, kelimenin tam anlamıyla bir (o keş- içi binbir kaç bülten, broşür ve kitap haricin- de hemen hiç bir müspet iş yapama- mıştır. Son yıllarda yeni taşındığı binası ve geniş kadrosuyla Kurum- da büyük yenilikler göreceklerini sananlar, aklandıklarını pek çabuk anladılar. Grup çekişmeleri, politik cereyanlar gibi sebeplerle hiç bir müspet adım atılamadığı gibi, genç- lerin getirmeye çalıştıkları (o enerji ve yenilik hamleleri de kısa zaman- da bir evvelki kuşağın küçük, şahsi hesapları arasında kayboldu. En bü- yük fiyaskoyu da, son Kurultayın ço- gunluğun Sağlanamaması o sebebiyle dağılışı teşkil etti. Başbakan İsmet İnönü o sabah İstanbuldan döner dönmez, daha evi- ne uğramadan Kurultaya koşmuş, Kurumun Türkiye için taşıdığı öneme inanan Ankara Sıla Yönetim Komu- tanı Korgeneral Cemal Tural, İçiş- leri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata, Milli Eğitim Bakanı İbrahim Öktem, Ça- lışma Bakanı Bülent Ecevit, CHP Genel Sekreteri Kemal Satır ve A- nayasa Mahkemesi üyesi Salim Ba- şol da toplantıya katılmışlardı. Asıl orada bulunması gereken Kurum ü- yelerinden hiç değilse yarısı dahi ge- reken ilgiyi göstermediklerinden, top- lantı ertesi güne bırakıldı. Kurumun başında olanlar da m az Kurultaya katılmayan üyeler ka- dar suçludurlar. Yönetim Kurulu se- çimler için gençlerle muhafazakâr- lar -bunlara ilericilerle ln de denilebilir- arasında (yıllardan beri süregelen -ki politik sebepler başta rol oynamaktadır- çekişme üyelerden çoğunu bezdirmiştir. Bu lâübaliliğe kaçan "sen-ben" kavgasına son veri- lerek Kurumun yönetiminin bu işe ha- kikaten gönülden bağlı olan gençlere devredilmesi ve yeni bir düzenin ku- rulması Kurumun ciddi bir şekilde iş görebilmesi için artık bir zaruret ha- line gelmiştir. T.D.K. Kurultayında üyeler Bu iş böyle yürür mü ? Taşıma Su Bi” smokin ceketi düşününüz- ki, ferzi kapaklı cepler yap- pekten zırh geç Başka bir devin, dürli bir dıkları o için o ölüme miş görünüyorlar ve zün o önünde yıkılıp Ea Dil Kurumu gibi, Tarih Kurumu gibi.. Hatta, doğmadan ölmüşe benzeyen Halkevleri gibi.. Dil Kurultayındaki "Ekseriyet Yok- luğu” bu bakımdan bir tehlike çanı görevi görürse fayda ver- miş olacaktır. Bu müesseseler tek parti dev- rinde Atatürk tarafından bir be- lirli fonksiyonu yerine getirsin- ler diye kurulmuşlardır ve fonk- siyonlarını o Atatürk ellerinden tutarak yerine getirmişlerdir. Bu itibarla 'politiho-kültürel” bir o hüviyete (o sahip o olmuş- lardır. Devrin usulleri gereğine» başlarıma gözde milletvekilleri, idareciliklerine daha az itibari başka milletvekilleri getirilmiş, üyelikler gene milletvekillerine verilmiş, müessesenin ilmi ma- liyetine göre de o sahamın ismi geçen şahsiyetleri bunların ara- sına sokulmuştur. Bunların top- lantıları, çalışmaları hep devrin kudret sahipleri tarafından ar- kalarından itilmek suretiyle ön plâna çıkarılmıştır ve çok kimse bunlara katılmayı kudret sahip- lerinin o dikkatini çekmek için palform saymıştır. Bugün, bir başka Türkiyede yaşıyoruz. Bu müesseseleri dev- rin yeni şartlarına uydurmaz ve onlara “Atatürkün yadigârıdır" tarzımda bir romantik sebeple el sürmezsek onları, tıpkı o eski konaklar gibi yıkılmaya terket- miş oluruz. Atatürke ihanet, asıl bu olur. Dil Kurumu, Bunlar, Tarih Kurumu.. sahanın mütehassısla- rinliğine araştırmalar, li yaptıkları müesseseler- bu kurumlarımıza böyle bir statü vermek ve on- ların hüviyetindeki 'politika” tarafı çıkarıp kültürel” tarafi bırakmak o zorunluğu o vardır.