- Babacığım , mademki dünyada bu kadar aç insan var neden annem bu havuçları onlara göndermiyor? “insanın aç kalmama hakkı" ve ödevi Yüzden fazla memlekette aynı zamanda tertiplenmiş olan "insanı aç- lıktan kurtarma" haftası münasebetiyle, Birleşmiş Milletler Yiye- cek ve Tarım Enstitüsü -FAO- " Kalmama Hakkı" beyan- namesini neşretti. Beyanname, dünyayı tehdit eden nüfus artışı ve bü artışta özellikle sanayileşmemiş, ilkel âletlerle tarım yapan memleket- lerde meydana geldiğine, bugün bile, doğan üç çocuktan ikisinin normal bir hayat yaşama hakkına sahip olmadığına işaret ettikten sonra, "in- sanın aç kalmama hakkı"m ortaya atıyor. "İnsanın aç kalmama hakkı" ilk defa bahis konusu edilen bir hak de- ğildir. Komünist memleketler ve diktatorya rejimini benimseyen memle- ketler, bu hakkı dalma, cazip bir yem gibil insanlara uzatmışlardır. Ne var ki bi insanın aç kalmama hakkını diğer insan haklan karşı- lığı olarak görmüşler, insanlara bunu diğer halklarıyla ödeterek, çoğu zaman, sonunda, bütün vaatlere rağmen bunu gerçekleştirememişlerdir. Bugün yayınlanan "İnsanm Aç Kalmama Hakkı" beyannamesi ise me- seleyi tamamiyle değişik bir yönden ele almıştır; İnsanın aç kalmama hakkı, diğer haklarmın yanında ve ancak onlarla beraber yürüyebilen bir haktır. Çünkü insan bu hakkına, ancak yetişerek, kendi çabasıyla, eğitim ve bilgisiyle ulaşacaktır. Bütün bunlar, insanın, ancak diğer insan haklarını kullanması ile mümkündür. Gerçi, yapılan hesaplara göre, 2000 yılında dünya nüfusa 6 milyar olunca, ekilebilen toprak mesahası bu in- sanları beslemeye yetmiyecektir ama, eğer insanoğlu tehlikeyi şimdiden kabullenecek olursa, bu davayı üç yoldan yenebilecektir. Birincisi, geri kalmış memleketlerdeki bütün kaynaklardan ve insan gücünden fay- dalanmak için insanların mutlu bir hürriyet içinde yetiştirilmeleridir. ikincisi, milletlerarası ticaretin bu görüşün etkisi altında düzenlenmesi ve ekonomik sahada gerçek bir işbirliğine gidilmesidir. Üçüncüsü de, doğumun kontrolü ile doğacak her çocuğa, normal bir hayat yaşama hak- kinin sağlanmasıdır. mi ein bu dertlerin tam içinde bulunan bir memlekettir. Ta- kaynaklarımızı >, toprağımızı kâfi e; e insanınız Mi haklarını müdrik, fakat ödevlerini henüz olarak tanımıyor. Bugün çıkar yolu doktrinlerden çok müteşebbis, enerjik, müstahsil olmakta atamamız gerekiyor. Bu işe, vakit kaybetmeden, aile çevresin- de başlamalıyız. Geri kalmış memleketlerin en önemli dâvalarından biri, bence, bir zihniyet meselesidir. yale Candan Sosyal Hayat Haberler "Türk Devrim Ocağı Ankara Baş* kanlığı, Ocak ayında yılık genel kongresini toplayıp seçimleri (o yap- tıktan sonra bir çalışma tasarısı ha- zırladı. Bu tasan gereğince, Şubat ve Mart ayları içinde alılara sanat ve kültür ziyafetleri çekildi. Değerli konferanslar yanında açık- lamah plâk konserlerine devam edil- di, Devlet Tiyatrosu sanatçıları ta- rafından "Sokratın Şölen"i ile LA Fontaine'in şiirleri, Sait Faikten hi- kâyeler, ünlü tiradlar sunuldu, "ör* nekleriyle Türk Mizahı" O anlatıldı, sanat ve kültür filmleri gösterildi. Aşık Veysel Jübilesi tertiptendi. Çalışma tasarısında eğitim, dev- ii tarım devrimi, hukuk dev* çi hakları, kadın hakları, mil- liyetgilik, dil devrimi, sanat konula* rm ele alınmış bulunmaktadır. Ö- nümüzdeki günlerde bunlar üzerinde çalışmalar yapılacak, broşürler, W- taplar yaymlanacak, Oo konferanslar tertiplenecektir. Çocuk yi Derneği, geçen cu- eçiörendeki Çocuk islahevine "ziderek, burada yepyeni bir çalışmaya, sanat yoluyla eğiti- mee, başladı. Islahevinin büyük ders odalarından birinde toplanan çocuk- lar ilk önce, Ankara Koleji öğret- menlerinden Semiramis Yazıcının kahr: sını, sonra da Devlet Tiyatrosu sa- natçılarından Turgut Okutman, Tuğ- rul Çetiner, Günsel Gündüz, Tugay Aktüre ve Selâmi ie okudukla- rı La Fontaine'in şiirlerini odinledi- ler, Öğretmeni ve Sanatçıları içten- likle alkışladılar, kendilerini sık beklediklerini bildirdiler. Bir süredir büyük bir anlayış i- ği kapılarını bu kadın derneği- açan Ankara Çocuk Islahevinde üyeler, çocuklarla çaylı toplantılar, sohbetler yapmaktadırlar. Bir yan- dan da, Islahhanedeki sürelerini dol- durup çıkacak olan çocuklara ii min etmeye çalışmakta, idarecilerle haşhaşa vererek, bu çocukların me- hi k üzere çaba sar- retlerini fetmeketedirler. Islahevindekii atölyelerde o sanat öğrenen ve aynı samanda bu süre içinde İlkokul diploması alan ço- cuklara bundan böyle bir "sanatla eğitim programı" tatbik edilecek ve ortaokul imtihanları vermek isteyen çocuklar da ayrıca, gönüllü üye öğ- retmenler tarafından, özel kurslara tâbi tutularak yetiştirilecektir. AKİS /31