şa gene Meclisteydi. Salı gecesi, Büt- çenin tümü üzerindeki görüşmelerin bitirilmesi gerektiğinden, akşam ye- meğini evinde alelacele yedi ve Mec- lise gitti. Başbakanın bu zorlaması- dır ki bir takım milletvekilini -evet, takım milletvekilini- işinin bi manzara gösterdi. Salı s onbuçukta C. H. P. nin Grup sözcüsü konuşurken kendisini kendi partisin- den 67 kişi dinliyor, A. P. den 32 ki- şi ellerini başlarına boş gözlerle kürsüye bakıyor, Y. T. P. li 17 kişi koalisyon ortaklarının söz- cüsünün söylediklerini dinler görü- nüyor, P. 11 9 milletvekili yama gibi sıralarında görülüyor, M. . den ise ancak Uç kişi Genel Ku- rul salonunda mevcut bulunuyordu. Daha geç saatlerde Meclisin ko- ridorlârı biraz daha kalabalıklaştı, ama salon aynı tenha, manasız, ruh- suz ve havasız halini muhafaza etti. A. P. li Kadri Eroğan memleketin bütçesini "İsmet Paşa plândan de- gil, pilâvdan bahsetsin" diyerek ten- kid etti, İhtilâlin acaiplikleri sıfatıy- la Meclise girdikleri anlaşılan Samet Ağaoğlunun karısı ile Namık Gedi- ğin karısı kocalarının devrinin sa- vunuculuğunu yaptılar "C.H. P. yin seviyesi'nin parlak müşiri Mehm Ah Arıkan bağırıp çağırdı. Türkiye Büyük Millet Meclisi çalıştı! 'T Ziller çalıyor Şu anda, Meclisten diş ET gibi âdeta zorla çıkarılan İç Finans- man kanunlarından sonra Bütçenin müzakeresi devam etmektedir. An- cak bu müzakerelerin gösterdiği, Meclisin memleket meselelerine kadar bigâne mensuplara malik ol- duğundan başka şey değildir. Zira cel- selere başkanlık edenlerin elleri zil- lerden ayrılmamakta, bu ziller de- vamlı olarak milletvekillerini görev başına çağırmakta, fakat bunlar ge- ne de koridorlardan içeri girmemek- tedirler. Nitekim bundan dolayıdır ki haftanın ortasında bir ileriyi gö- ren milletvekili, tam bir hulüs ile "Arkadaşlar" dedi, "Eğer bu Meclis başını yerse bunun sebebi bizim de- vamsızlığımız olacaktır." Her bir ke- limesi doğru olan bu sözler, doğru olan her şeye itirazı meslek Ra bulunan Grup mensupları, A. li- ler tarafından ime edildi. ye Türkiyede aklı başında bulunan her- kes, söylenen fikirdeki doğruluk pa- yını GN uzak tutmadı. a bakılırsa, ileriyi gören mil- Mer bir akıbetin sebebi ola- rak ileri sürdüğü devamsızlık yanın- da bir de kötü niyet mevcuttur. Mec- liste bir zümre, memleketin muhtaç olduğu tedbirlerden hiç birinin alın- masını istememekte, her şeyin don- muş halde kalması için çalışmaktadır. Bunlar her lüzumlu kanunu baltala- Meclisi Hükümetin iş yap- ması için elzem bütün kanuni im- kânlardan mahrum bırakmaya çalış- maktadırlar. Vergi tasarılarına mu- haliftirler, Toprak Reformuna mu- haliftirler, Eğitim için alınacak ted- birlere muhalif kalacaklardır. Nite- kim İsmet inönünün, yatılan bizzat Meclise gidip kabinesindeki iyi- niyetli mesai arkadaşlarını kendi Gruplarının başına dikmesi, onları bu Gruplara hâkim olmaya itmesi sadece Koalisyonu işletmek için de- gil, bu zihniyete karşı Meclis içinde bir ekseriyet teşkil etmek içindir. Zira bu tedbirleri kanuni aştırmaya- cak Koalisyon grupları, Koalisyonun sonunu imzalamış olacaklardır. Bütçe ve İç Finansman Kanun- larıyla alâkalı Meclis çalışmaların- da bir Bakan daha İnönünün büyük yardımcısı oldu. Tıpkı Başbakan gibi Maliye Bakanı Ferit Melen de o gün- ler eve gidip yemek yiyecek zamanı az buldu, gittiği saman da biraz ek- mek ve Vandan aney nefis peyniri süratle Meclise koştu. Kürsüye çıktığında. söyledikleri man- KulağaKüpe Adınne? İstanbulda toplanmışlar, parti- lerinin karadaki bütün organlarına o ültimatom (o vermiş- ler: Ya, en geç Mayısa kadar Kayseriyi o boşaltırsınız, yahut Koalisyonu o yıkarsınız! Parti, bir Koalisyon parti- siiy. T.P. Toplananlar: o Bunun | İstan- bul İl İdare Kurulu. Ya, ültimatomun altındaki imza? O da: a. Ağaoğlu. ayır, hayır, endişe buyur- mayın. Samet Ağaoğlu değil. Henüz o safhaya gelmedik. Sa- dece, Süreyya Ağaoğlu. Hemşi- re hanım. ee anım,, o kadıncağız da "Ya birader beyi bırakırsınız, yahut Koalisyonu yıkarım” di- yemezdi ya.. YURTTA OLUP BİTENLER tıki ve inandırıcı oldu, realist konuş- tu, demagoji yapmadı. Müsbet bir in- tiba bıraktı. Bu, ütüsüz pantalonu ve bazan yafetinin 24 saattir! - bedelini teşkil etti. Af Bir hikâyemiz var.. A.P.denY.T. P. ye transfer eden» lerin bu günlerde, dillerinden düş- meyen: "— Af tasarısı Meclise geldiğin- de bizim söyliyeceklerimiz, onların- kinden çok fazla olacak" sözüdür. A. P. liler işi başından be- ri bildiklerinden "af" sözü edildi mi gevrek gevrek gülmektedirler. Hele Cevdet Perin bu konuda çok neşeli- dir. Bir zamanlar A. P. nin Genel İdare Kurulu üyeliğini yapmış poli- tikacı başını mânalı manalı sallıya- rak bu hafta kendisini dikkatle din- leyen e şöyle dedi: — Onlar da konuşacak, biz de konuşacağız. Bakalım umumi efkâ- rı kim daha fazla tatmin edecek, ba- kalım affın gerçekten taraflısı kim- di» göreceğiz." Gerçekten Seker Bayramında» evvel Meclis Genel Kuruluna getiril- mesi arzulanan -ama sadece arzula- nan- af tasarısının müzakereleri, ko- alisyonun ikinci ortağı Y. T. P. ile A. P. arasındaki çatışmayı arttıra- caktır. Mücadele daha ziyade bu iki siyasi teşekkül am olacaktır. Zira koalisyonun en büyük ortağı son sözünü söylemiştir. Bundan baş- ka bir adım dâhi Atmamağa da ka- rarlıdır. Geçen hafta ve bu hafta Bütçe müzakereleri af tasarısı etrafında konuşulanları kısmen hafifletti. Esa- sen koalisyon ortaklarının milletve- killerinden kurulu komisyon o çalış- malarını bitirmiş ve raporunu Ada- let Bakanlığına vermişti. Tasarı 14 maddeden ve bir gerekçeden müte- şekkildir. Üzerinde epe mış, epey ortaklarının müştereken kararlaştır- dıkları maddeler halinde formüle e- dilmiştir Tasarı.. Af tasarısında evvelâ göz önüne a- lınan mesele, afdan sadette Ada- na Cezaevinde bulunan Yassıada mahkümlarının faydalanması değil, affın şümulünün biraz genişlemesi oldu. Bu bakımdan üyeler ve teknik AKİS/13