TÜLİ jemet İnönüye, "Politikadan sonra hayatta en çok ne yaptınız?" di- ye sorulacak olsa mutlaka şu cevabı verir : " — Nişan yüzüğü taktım, nikâh- ta şahitlik ettim, çocuklara isim ver- im!" Başbakan bu üç "önemli göre- vinden birini İstanbulda yaptı. Ni- şanlananlar, iki sevdiği arkadaşının, harp arkadaşı Ali Fuat Eldem ile po- litika arkadaşı Mümtaz Ökmenin ço- cuklarıydı. Şadırvandaki nişan sade, ama güzel oldu. Gazeteler İnönünüm Hiltona ilk defa bu vesileyle gittiği- ni yazdılar. İkinci gidişidir. e Daha önce de Vehbi Koçun oğlu Rahmi Koç ile şimdi iki çocuk anası olduğu halde inceliğinden bir şey o kaybet- memiş Çiğdem Koçun Hiltondaki düğününde bulunmuştu. Nişanda, güzel gözleri ve hava- sıyla herkesten çok Ferhunde Verdi göze çarpıyordu. ürk tenisinin ezeli "İkinci"si Dr. Behbut Çevanşır ve eşinin İstanbul dan Almanyaya gitmelerinin, daha doğrusu tasarladıkları gün gideme- melerinin hikâyesi Dany Kaye'nin bir filmine mevzu olacak gibi: (OEv- den, babasının Jaguar otomobiliyle Sirkeciye gidip trene binmek üzere eşiyle oyola çıkan Dr. Çevan- şır, biraz sonra otomobilde bir arıza olduğunu farkediyor. oDuruyorlar, şoför motorun kapağını açıp bak- mak istiyor. Hava kararmış. Gör- mek için, tesadüfen otomobilde o bu- lunan bir mumu yakıyor. Kapağı açıp motöre edilmesiyle, dökülmüş olan benzin elindeki mumdan alev alıyor. söndürmek için Dr. Beh- but ve eşi, ateşin üstüne tefaşla yağ- murluklarını atıyorlar. Naylon olan yağmurluklar derhal yandığından a- lev çoğalıyor ve otomobil tamamla- nıyor. Yolcular, bir taksi ile Sirke- liye gidiyorlar. Bu sırada, çocuklarını uğurlamak için Sirkeciye gitmek üzene evlerin- den çıkan Dr. Behbutun babası Cem- de n Haberler şit Çevanşır ve eşi yolda giderken, Bayan Çevanşır düşüyor, tramvay rayı çenesini kesiyor, eczane, dok- tor, pansuman derken zorla trene yetişiyorlar. Bir de ne görsünler? Son dakika- da çıkan bir arıza yüzünden tren, çocuklarının bindiği vagonu bırakıp gitmiş! Herkes bütün bu olaylardan son- ra, evlere dönüyor tabii . A'n çıkmasıyla, söz ve yazı ala- nında, bir çok hikâye de çıktı. Bu- günlerde anlatılanlardan biri şu : A. P. li Bilecik Senatörü Talat Oran -Hani, Demokrat Parti devrinde D. P. li olduğu halde verdiği bir kırmı- zı oy yüzünden Osman Kavrakoğlun- dan burnuna yumruk yemişti- İkinci Koalisyonun kurulmasından bir kaç gün sonra Meclisten çıkarken Baş bakan İnönüye rastlıyor. Oran göm- leğine altın kaplamalı kilid biçimin- de yeni kol düğmeleri yaptırmış İ- nönüye hitaben : "— Paşam, bakın bizler kendimizi kilitledik" diyor. Paşa da şakacı : "— Peki ama, anahtar kimde?" deyince, Oran, kravatını gömleğine tutturan, gene altın kaplamalı anah- tarı gösteriyor kendi ” Biz Tasiyaslşız. O da bizde Paşam Yeni gelen o İsviçre Büyük ( Elçisi M. Rene Keller'i tanıtmak için maslahatgüzar M. Pictet François'nın evinde verdiği davette geçen olay An- karalıların pek hoşuna gitti : Dava- İnönü Ayla Eldem ve Laçin Ökmenin yüzüklerini takıyor Bir yastıkta!