29 Ekim 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

29 Ekim 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

için sandık başına çağrılıyor. Hal- ledilecek mesele, Cumhurbaşkanına halk tarafından seçilip seçilmeyece- ferandumlarda olduğu gilbi- yüksek- tir. Fakat De Gaulle'ün her ihtilafı halkın karşısına götürmeni aydın çevrelerde (oiyi (o karşılanmamakta- dır Her şey, Gaston Monnerville Se- natonun kürsüsüne çıktığında açık- ca belli oldu. Senatonun Başkanı bu- lunan ve General de Gaulle' e muha- lif olduğu bilinen politikacının Dev- let Başkanına karşı şiddetle vaziyet alacağı herkesin tahminiydi. Senato- nun açılış konuşmasını yapan Başkan -Anayasaya göre Cumhurbaşkanlığı geçici olarak boşaldığında görevi Se- nato Başkanı yüklenmektedir, bu bakımdan protokol önünde memleke- tin 2 numaralı adamıdır- hücumla ye- tinmedi. Bütün bir kampanya boyun- ca kullanılacak sloganları da mem- lekete verdi. Bunların içinde "Refe- randumların ışığında bir Bonapartiz- me gidiyoruz" sözü çok tuttu. De Gaulle'ün tasavvuruna, Na- polyon İll'ün davranışı gibi bir şah- si damga vurmak güçtür. Başkan, kendisinin değil, kendisinden sonraki Cumhurbaşkanlarının halik o tarafın- dan tek dereceli olarak seçilmesini is- temektedir. Hemen bütün Fransanın politik ve aydın çevrelerinden omüştereken yükselen itiraz referandumla mem- leket idare etme usulünün demokra- tik bir tarz olmadığıdır. Millet, ek- seriya "Evet" demek temayülü için- de, fikrin lehinde ve aleyhindeki de- lilleri fazla ölçüp biçmeden sandık başına gitmekte, kudreti isteyen ete tevdi etmektedir. General, bu Refe- randumu yapmaya hakkı olduğunu, millet teklifini kabul etmezse çekile- ceğini söyledi, "Bundan daha demok- ratik ne var?" diye sordu. Buna, Monnerville şöyle cevap verdi: — Hayır. M. le President, hak- kınız yoktur. Bu hakkı aldınız! ma De Gaulle'ü tutan fransız- lar, halk tabakaları, bu hazırcevap- lığı Generale atfettikleri bir oObaşka hazırcevaplıkla li De - Gaulle'e demişler ki: o"Anayasanın ırzına geçtiniz!" Generalin cevabı "İnsan karısının ırzına geçmez Gerçek şudur ki, bir zor ve dar geciti aşmak için De Gaulle'ün yarı diktatörlüğünü kabul eden Fransa bu geçit şimdi geçildiğine göre -Cezayir Meselesi, klasik demokrasiye dönme- yi tercih etmekte, kudreti bir adamın elinde daha fazla bırakmakta mahzur görmektedir. General de Gaulle'ün derdi, mis- yonu biten adamın derdidir. AKİS/18 BİR ADAM TANITIYORUZ Krıshna Menon B” grup devlet adamı vardır ki, sık sık onlardan bahsedilmesi işlerin iyi gitmediğinin ifadesi sayılabilir. Bunlar savunma bakanlarıdır. Hin distan Savunma Bakanı Krıshna Me- nonun önce Keşmir ve Goa anlaşmaz- lığı dolayısıyla, şimdi de Hind-Çin sı- nır olaylarıyla ilgili olarak (oyeniden söz konusu edilmesi insanın aklına ister istemez bu kuralı getiriyor. Vengalil Krıshnan Krıshna Me- non ilk önemli siyasi imtihanını ver- diği Birleşmiş Milletlerde çok hare- ketli bir siyasi devrede hizmet gör- dü. Tarafsız ülkelerin yeni bir kuvvet olarak dünya politikasında belirme- ğe başladığı sırada üçüncü blokun en güçlü, en etkili sözcüsü Krıshna Menondu. Bununla beraber Batılılar, Batı kültürü ile yetişen bu hintlinin komünist bloka yakınlık göstermesinden şikâyetçidirler. Süveyş hâdisesi dolayısıyla İngiltere ile Fransayı takbih eden Menon, Rüyanın Macaris- tanda yaptıklarını "muhtemelen, bir mübalâğa" diyerek geçiştirmişti. Kı- zıl Çinin Birleşmiş Milletlere alınmasını istemiş, Krutçefin, denemelerin kontrolsüz olarak durdurulması teklifini desteklemişti. Bunlar ve daha sonra sınır olayları dolayısıyla Kızıl Çine karşı takip ettiği yumuşak po- litika, bir seçim kampanyasında siyasi rakiplerinin " Hindistanı değil Kızıl Çini temsil ediyor" demesine dahi yol açtı. Siyasi hayatının her iki safhasında da, hem Birleşmiş Milletlerde, hem de Hindistanda bu şekilde ithamlarla çok sık karşılaştı. Siyasi felsefesini Gandiden faz- la Marx'a borçlu olan Menon, aslında, az gelişmiş ülkelerin realist poli- tikacı tipini temsil etmektedir. Bir hukukçunun oğlu olan Krishna, 15 yaşında iken dini eğitim gör- mek üzere bir okula verilmişti. Dini konular ilgisini çekmedi. "Bu dün- yanın, öbür .dünyanınkilerle uğraşmaya imkân vermeyecek kadar çok meselesi var" diyordu. 1924 te altı ay kalmak üzere İngiltereye gitti, 28 yıl kaldı. İngilte- rede Londra İktisat Okulunda, sosyalist Harold Laski'nin idaresi altın- da çalıştı. Baha sonra da Baroya kabul olundu. İlk siyasi faaliyeti Hindistan Cemiyetine girişiyle başlar. Bu, ingiliz- lere Hindistanın muhtariyeti fikrini yaymak için kurulmuş o gayrıresmi bir propaganda teşkilâtıdır. Menon bu devrede teşkilâtın sekreteri olarak Laski, Bertrand Russel, Stafford Cripps gibi sol (okanat aydınları ile te maslar kurdu ve Hindistanın bağımsızlığı fikrini tartıştı. Londranın bir işçi mahallesinde oturuyor ve arada sırada yazdığı dava dilekçeleriyle geçimini sağlıyordu. Ekseriya, doğru-dürüst bir ye- mek yiyecek parası bulunmuyordu. Bu arada İşçi Partisine girdi, faka 1941'de İşçilerin harp sonuna kadar hükümete Hindistanın bağımsızlığı konusunda baskı yapmamayı kararlaştırmaları üzerine partiden istifa etti. Hindistan Cemiyetindeki faaliyetleri, (1930'larda Nehru Londraya gelince, onunla tanışmasına yol açtı. Hindistandaki fikir yoksulu, şahsi- yetsiz politikacılardan usanan Nehru, Menonun şahsında, temel konular- da kendisi gibi düşünen bir entellektüel bulmuştu. Uzun müddet beraber kaldılar. Fakat son yıllarda Menonun sevilmeye başladığı bir gerçektir. Goa'- nın ilhakından sonra sağladığı prestij fevkalâde büyük olmuştur Şimdi karşısında büyük bir memleket ve ciddi bir mesele var. Hin- distanın bu siyasi üslüp sahibi politikacısı, dünya barışından ve barışçı yollardan bahseden prensiplerini denemek fırsatını bugünlerde bulacaktır. Deniz BAYKAL

Bu sayıdan diğer sayfalar: