ketini "alkışladıklarını" açıkladılar. New York'un Cumhuriyetçi valisi Nelson Rockefeller de Kennedy'yi destekleyenler arasında idi. O da, ka- aatini: konuşmuş- hürriyeti savunmak için ne A gerekiyor- sa onu yapmak üzere Başkanın arka- sında “birleşmelidirler" sözleriyle be- lirtti. Böylece Kennedy'nin memleket içinde tam bir ittifakla desteklendi- 8i ortaya çıkmış oldu. Aslında başka türlü olması da beklenemezdi. Uzun bir müddetten beri Kübaya karşı sert bir tavır takınan Amerikan halkoyu, hükümeti bu konuda müdahaleci çö- züm yollarına doğru itmekteydi. Batılılar ne diyor? B. D. nde ve Amerikanın diğer Memi nb genel bir tasvip kazanan abluka kararı, diğer Batılı ül kelerde de sistemli bir muhalefette karşılaşmadı. İngilterenin her severleri dışında Batıda hiçbir şiddet- li muhalefete rastlanılmadı. Yalnız in- giliz Liberal Guardian gazetesi "A- merika, Kübayı kendi emniyeti için abluka altına almakta haklı olduğu gibi, Sovyet Rusya da, gemileri ve uçakları ile, (Batılıların üssü olan Türkiyeyi aynı şekilde abluka altına almakta haklı görülebilir" AKİS'in geçen sayısında ele meseleye temas etti. Bununla beraber İngiltere hükümeti, NATO müttefiki Amerikanın yanında yer almakta ge- cikmedi. Zira, İngilterede "Ay Sakini Liberaller" değil, realist Muhafaza- kârlar iktidardadır. Ayrıca İngiltere hükümeti, ingiliz gemilerinin ame- rikalılar tarafından aranmasına da itiraz etmeyeceğini bildirdi. Batı Alman hükümetinin bir sözcüsü, "Kennedy, Sovyetlerin Kü- bayı nükleer silah üssü haline getir- mesinin Hür Dünyayı tehdit ettiğine dair görüşünde haklıdır" dedi. İtalya Başbakanı Amintore Fan- fani, Ayan Meclisinde yaptığı konuş- mada, İtalyanın Güvenlik Konseyin- de Amerikayı destekleyeceğini bildir- i. Rusyann görüşü B.“ Gi en çok merakla beklenen Rusyanın nasıl bir tavır li idi. Bütün gözler Rusyaya çevrilmişti. Nükleer bir harp hemen başlayabilirdi. Fakat Rusyanın tep- kisi beklenildiği kadar şiddetli (o ol- madı. Sovyet hükümeti, Amerikanın hareketini takbih ettikten sonra, Gü- venlik Konseyine başvuracağını söy- Başkan Kennedy konuşuyor Resi! ledi. Beyanatta, Amerikan hükümeti- ne artık eskisi kadar kuvvetli olma- dığı hatırlatılıyor, savaşa yol açtığı takdirde şiddetle mukabele göreceği bildiriliyordu Bu bildiri düşmesine sebep o Hâdiselerin bu ana kadarki geliş- mesine bakarak harp konusunda bir- şey söylemek çok güçtür. Ortada Sovyet Rusya ile Kübanın, Amerika- nın müdahalesiyle ortaya çıkan fiili durumu yeni bir müdahale ile değiş- tirmek niyetinde olduğunu gösterecek bir işaret yoktur. Yalnız, Okyanusta seyreden Sovyet gemileri henüz ame- rikalılarla karşılaşmamıştır. Bununla beraber, genel konjonktür o Sovyetle- rin silahlı bir mücadeleyi yaratmala- rına elverişli gözükmemektedir. N ki, Amerikan Ablukası dünya politikasına yeni bir. olarak girmiştir. Bunun soğuk har- bi fevkalâde şiddetlendireceği o mu- hakkaktır. Ayrıca bu, Amerikanın bundan sonraki buhranlarda da zecri çözüm yollarını tercih etmesine yol tansiyonun biraz Idu. açabilir. Buna mukabil Rusya dr 1947 - 48 statüsü içinde herhangi bir değişikliğe meydan vermemekte hai- li Di ktir a her bakımdan ün sıkıntılı günlerin “içindedir. Hindistan Dünyanın damında zun müddettenberi süregelen Hind-Çin sınır ihtilafı nihayet si- lâhlı bir çatışmanın başlamasına sebep oldu. Hindistan Savunma akanı Menonun basın toplantısında itiraf ettiği gibi, Çinden gelecek herhangi ir taarruza hazırlıksız olan Hindis- tan, tecavüze karşı koyamamış ve çinliler 1914'te çizilen Mc-Mahon sı- nırının güneydoğusundaki toprakları işgal etmişlerdir. Bu işgal karşısın- da Başbakan Nehru Hind toprakla- rından Çinlilerin çıkartılacağını söy- lerken, Menon da kuzey-doğudaki Çin tecavüzünün devam etmesine mü- saade edilmeyeceğini, fakat bunun çin lilerin Hind topraklarından hemen çı- kartılacağı mânasına alınmaması ge- rektiğini bildiriyordu. Hindistanın tecavüzleri durdura- mamasının önemli bir sebebi de, çar- pışmaların cereyan ettiği bölgenin coğrafi şartlar bakımından çok elve- rişsiz olmasıdır. Coğrafi şartlar bil- hassa Hindistan bölgesinde güçlük yaratmaktadır. Denizden 2 mil yük- seklikteki bu bölgeye çinliler kamyon lafla ulaşabildikleri halde, ohindliler ancak uçak ve hamallarla ikmal mal- zemesi sevkedebilmektedirler. , Başbakan Nehru son olarak, İn- giltere ve Amerikadan yardım iste- mek niyetinde olmadığını bildirmiş- tir. Fakat buna, müdafaa maksadıy- la lüzumlu şeyleri satın alabileceğini de eklemiştir. Bu arada Hindistanın Amerika ve İngiltereden otomatik silahlar satın almak üzere temasa geçmiş olduğu da bilinmektedir. Silahlı çarpışmaların devam et- mesine rağmen, Nehru halâ, Çin ile Hindistanın harp halinde olmadığını iddia etmektedir Bu kadarına da, ne idealistik ve ne de devlet adamlığı denir. Buna ar- go lisanında numaracılık, daha edep- li lisanda ise safdillik denir. İki ta- bir birbiriyle tezat teşkil ediyor görünür ama, çok zaman aynı mana- ya gelir Fransa Bonapartizme karşı Anümüzdeki oPazar halkı bir defa daha ünü fransız referandum AKİS/17