YURTTA OLUP BİTENLER bir iki kısa konuşmayı müteakip is- tiklâl marşı söylendikten sonra, elle- rindeki derme çatma dövizleri halka göstererek Güven Parkına geldiler. Orada konakladılar. Öğrenciler park- taki toplantılarında hayli uzun tü- Fakat hep birlikte Meclise girmeleri müm- kün olamadı. Parlamento binasına giden yolu, Meclis Muhafız Bölüğü askerleri kapatmıştı. Bunun üzerine aralarında 12 temsilci seçerek Sena- to Başkanına gönderdiler. | Başkan Suat Hayri Ürgüplü gençleri sükü- netle dinledi ve sonra, dünyanın bü- tün memleketlerinde İmtihan o ve Kontenjan usulünün tatbik edilmek- te olduğunu söyleyerek bu O sebeple nümayişlerin bir fayda sağlıyamaya- tağını, itibar da vermeyeceğini be- lirtti. Fakat imtihanzedeler tatmin olmadı. Küçük grup Milli Eğitim Ba- kanına gitmeğe karar verdi. Raşit Hatipoğlu gençlerin karışarak onları dinledi, bu ketlerinin doğru olmadığını, Üniver- site statülerine göre ancak giriş sı- navlarında başarı gösterenlerin ka- bul edilebileceğini izah etti. Üstelik, kontenjanı genişletmek üzere (O Üni- versite rektörleriyle temaslarda bu- lunacağına dair onlara söz verdi. Bu sözlerden sonra tatmin alan gençler- den bir çoğu gruptan ayrıldılar. An- Verg Ça hafta bu mecmua, Hüküme- tin 5 Yıllık Plânın iç finansmanı için tasarladığı vergilerin bulundu- gunu o bildirmiş, bunları söyleme- mekteki garabete işaret etmiş, ilk haberleri vermişti. Bu hafta hadise, memleketin I numaralı konusu ola- rak gelişti. 800 Milyon ek liranın kaynakları ilgili Bakanlar, Alican ile Feyzioğlu ve Melen tarafından açıklandı. Ancak bu vesileyle, iki teknenin yolcuları arasındaki fark milletin gözü önüne serildi. Plâncılar istifa ettiklerinde, bunların I milyar 200 milyon liralık yeni Me aran övenler ve Hükümeti buna yanaş- madığı için yeten Sand 800 mil- yon liralık vergilerin üzerinden ör- tü kalktığında bunların bir kısmı, bu hafta, her iyi niyet sahibinden beklenileceği gibi (o vergilerin lüzu- munu savundu, biz vergi ödemezsek bize kimsenin el ouzatmayacağını, böylece Plânın tatbikine imkan kal- AKİS/12 cak küçük bir azınlık laf dinleme- mekte inat etti ve başlarında önder- leri Ülkü Aral -Dil ve Tarih-Coğraf- ya Fakültesinde talebedir!- olduğu halde Güven Ni protestoya devam etmeğe karar verdi. İmtihan EMEGİ halkın a- laylı bakışları altında bir süre de o isi denediler, sonra dağıldılar. Tabii gösteri mefhumuna, bir ye- ni Zarar ve itibarsızlık vererek.. İçişleri Hırsıza, uğursuza karşı (Kapaktaki Bakan) ggesnrde biri asker -üç oyıldız- lı bir general-, diğeri sivil -o da bir askerdir, ama emeklidir- iki kişi İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Be- katanın daveti üzerine İçişleri (Ba- kanlığına geldiler. Henüz yeni Baka- nın koltuğu, altında (o ısınmamıştı. Bakan, Jandarma Genel Komutanı Korgeneral Fikret Esen ve Em- niyet Genel Müdürü İhsan A- ras Türkiyenin asayişi (o meselesini görüştüler. Bu hafta dava Ankarada, süratle bir hal çaresi bulunmak ü- zere, ele alındı. Hem de, geçici ola- rak değil Kararın önemi büyüktür. Zira bugün Türkiyede bütün gözler Asa- yiş Meselesi üzerine çevrilmiş, bütün zihinler bu meselenin çözümlenmesi issiz C e mayacağını belirtti, bunların aksak buldu nı tenkit etti. vergileri değil, arı tarafları- Tenkitlerin konusu Bir vergi dairesi Ağlama Duvarı için çarenin ne olduğunu arar ve kendine göre formüller bulur duru- ma gelmiştir. Meseleyi ele alanla- rın belirttikleri tek nokta vardır: Türkiyede asayiş hali hazırda mev- cut değildir.. Nitekim, C.H.P. İstanbul İl kongresi dolayısıyla Boğaziçi sahil- lerine ii Başbakan İnönüye, pek çok kim: "— Paşa m, bu asayiş meselesi ne olacak? Geceleri bir saatten son- ra, İstanbul gibi şehirde sokağa çı- kamaz olduk" dediler Yeni İçişleri Bakanı vazifesine başladığında teşkilâtı laçka, etrafın- dakileri görevlerini i i rinde fazlaca durulmamış, satıhtaki cilaya daha çok önem verilerek gün- lerin o geçiştirilmesine (| çalışılmıştı. Bekata bu konuda: "— Türkiyede devlet otoritesi- nin sarsılmış olduğundan şüphe et- memek lâzım. Pek çok misallerle bu doğrulanabilir. Maalesef gerçek bu- dur ve bunun üzerinde ciddi olarak durmak gerekmektedir" dedi. Yeni Bakan devlet otoritesinden ne anladığım da bir misalle m — Bundan birkaç ay Başkentin göbeği sayılabilecek bir yerde, on kişi bir genç kızı nişanlısı- nın yanından alarak tasallut etmiş- lerdir. Gerçi suçlular yakalanmışlar- nnet ikidir: Az vergi konmuştur, bu yüz- den yıl sonunda enflâsyona gitmek tehlikesi vardır — Yeni vergilerle sosyal adalet konusunda esaslı adım lar atmak kabildi, tarım gelirleri- nin vergilendirilmesinde ürkek dav- ranıldığından bu yapılmamıştır. Sol cephe, budur. Ama, yelkenlerini kuzey rüzgarla- rıyla şişiren teknelerin mensupları, kaptanından feryada baş- lamazlar mı? "Bu fakir millet na- sıl vergi verecek? Hükümette hiç insaf yok mu? 800 milyon yeni ver- gi olur mu?" Bunun altında da, hal çaresi; Hükümet zenginin malı- nı alıp vergi diye kullansaydı, ey vatandaş, sen hiç vergi ödemeyecek- tin! Bu da, komünist cephe. Bilinmez bu tecrübe, 800 milyon etmez mi? Türkiyenin sol cepheye ihtiyacı söylendikçe komünist cep- henin hop oturup hop kalkması se- bebi nasıl da mükemmel anlaşılı- yor!