BİR İnönü Cumhuriyetin Kuruluşunu Anlatıyor O gece benimle beraber olan arkadaşlar erken saatte ayrıl- dılar. Sâdece İsmet Paşa Çan- kayada misafirimdi. o Başbaşa kalıp bir kanun tasarısı hazır- ladık. Atatürk - "Büyük Nutuk" I (Gımhuriyetin kurulması Kurtuluş Savaşının, öteki deyimle Milli Mücadelenin ilk günlerinden başla- yan bir uzun gelişmenin tarihi, Za- ruri ve mukadder neticesidir. Daha Erzurum ve Sivas Kongreleri zama- nında Saltanat rejiminin taraftarları her ihtimal içinde Cumhuriyetin ge- leceğinden asık veya gizli olarak en- dişe ediyorlardı. Damat Ferit Pa- lanın ilk hükümetinden sonra gelen Sadrazamlardan biri, Ali Rıza Pa- şa, Heyeti Temsiliyenin bir Cumhu- riyet işareti ve mukaddemesi olma- sı ihtimalini açıkca ifade etmiştir. Eski devlet ricali arasında Saltanat veya Cumhuriyet gibi münakaşaları iyi niyetli fikirlerin tartışılması o- VESİ larak görmek lazımdır. Ben burada yalnız hadiselerin, olduğu (gibi hi- kâyesini yapacağım. Zaten bu müna- kaşalar içinde, o zamanki yeni nesil- lerde de her iki tarafı tutanlar vardı. Söylemek istediğim, Cumhuriyet fik- rinin başlangıçtan itibaren zihinler- de de yer tutmuş olduğudur. Daha Garp Cephesinde başarılı devre başlamadan rejim meselesi hu- susi sohbetlerde tartışılır olmuştu. Ben rahmetli Nureddin Paşanın İs- tanbuldan ilk geldiği zamanda Mus- tafa Kemal Paşayla bir konuşma- sında hazır bulundum. Nureddin Pa- şa mücadeleden sonra devletin şekli ne olacağını sormuş ve Mustafa Ke- mal Paşa soruya şu cevabı vermiş- tir : " — Kurtuluş mücadelesi bittik- ten sonra durumun ne olacağını hiç düşünmüyoruz. Rejim ummlunda hiç bir kararımız, hatta fikrimiz yok- tur." m böyle bitmişti. Şimdi, r pey söyliyeyim. İstan- bulla ei kesildiğinden sonra de- gil ondan çok evvel, Heyeti Temsi- Atatürk ve İnönü birlikleri teftiş ediyorlar Cumhuriyeti üçü yarattı AKİS/20 KAMIZ VAR liye Başkanı olarak Atatürk Ziraat Mektebindeyken, karargahla bulu- nan rahmetli Dr. Refik Saydam Cumhuriyeti tebrik etmiş ve Atatürk onu susturmuştu. Atatürk hâdisele- rin neticesi ne olacağını hepimiz gibi ve hepimizden daha ileri, mükemme- len tahmin ediyordu. Ama hem bü- yük bir milli mücadeleye tâli sayı- lacak mesele karıştırmak istemiyor, hem de millet içinde bir zayıflık ko- nusu bahanesi vermek istemiyordu. II BM . M. nin toplanmasından sonra Saltanat ve Cumhuriyet ihtimal- leri zihinlerde daha ön plâna geçti. Bu sebepten B. M. M. Hükümetinin açıktan Saltanat düşmanı ve Milli Mücadelenin başında bulunanların hırslı insanlar oldukları fikrini ver- mekten dikkatle takınılmıştır. Hila- fet ve Saltanatın İstanbulda işgal altında, aciz bulunduğu (esasından başlanarak Anadoluda tesis olunan idarenin tam bir millet idaresi oldu- ğu belirtilmiştir. Bunun, hiç bir şah- sa idare selahiyeti tanımayan bir şe- kil olduğunun söylenmesine (o büyük önem verilmiştir. Bu yüzden öyle bir mekanizma kurulması mecburiyeti hasıl olmuştur ki, başında Atatürk gibi müstesna bir idare kabiliyeti bu- lunmasaydı işlemesi hakikaten im- kânsız olurdu. Hakimiyet kayıtsız, şartsız mil- letindir. Bu hakimiyeti B.M. M. bü- tün kuvvetleri nefsinde toplayarak let Başkanıdır. yoktur. Basbakanı ve Bakanları ay- rı ayrı B. M. M. seçer. Müşterek, mesuliyet yoktur. Bakanlardan biri- si bir karara muhalif kalır ve mu- halefet olarak imza eder. Meclis, Ba- kanlar arasında ihtilaf olursa hakem olarak bir karar verir. Kararı kabul eden milletvekili Bakan olur. Düşü- nülmek lâzımdır ki bu sistem, içinde bir muhalefet grubu bulunan B. M M.'nde yürütülebilmiştir. Bir kaç de- fa Meclisin artık yürüyemez hale gel- diği kanaati hakim olmuş, Ondan