TİYATRO İstanbul Tiyatronun Harika Çocuğu Avara gibi, İstanbulda da yeni mevsimi açmak özel bir tiyatro- ya nasiboldu. Oraloğlu Tiyatrosu, 20 Eylülde temsillere başlamakla hem tiyatro mevsimini on gün öne almış, hem de, erken davranarak, Ekimin ilk haftasında birbirini kovalayan premiere furyasının dışında (o kalmış u, Oraloğlu Tiyatrosu, aynı soyadını taşıyan genç sanatçıları sahneye çı- kararak, bir aile tiyatrosu olmak yoluna girmiştir. Bütün idare işle- rini Ali Oraloğlunun, bütün sanat Alev Oraloğlu, geçen mevsimdenberi, İstanbul seyircisine tanıtılmış ve ol- dukça önemli rollerdeki başarılarıy- la büyük limitler ouyandırmışlardır. Hele küçük Alev, "Kötü Tohum"la, büyüklerin on, onbeş yılda ancak sağlayabildikleri bir şöhrete (birkaç ay içinde ulaşmış, bütün İstanbul o- nu görmek için, geçen mevsim, O- raloglu Tiyatrosunu doldurup taşır- mıştır. Alev Oraloğlunun "Kötü Tohum"- da kazandığı büyük başarı, o sâdece bir sanat başarısı olmakla da kal- mamış, bu oyunun tam 174 defa oy- naması gribi, özel tiyatrolar için gü- zel bir rekor kurarak, mensubolduğu topluluğa önemli bir "gişe başarısı" da kazandırmıştır. Şimdi yeni mev- simin ilk oyunu olarak ele alınan "Karanlığın İçinden" piyesinde gös- terdiği daha da üstün başarı geçen mevsim kazandığı başarının bir te- sadüf eseri olmadığını açıkca gös- termekte ve bütün dikkatleri oObu "harika çocuk" üzerine çekmekte- dir. Sekiz yaşındaki bir kız çocuğun- da insanı şaşırtan bu sanat gücünü, üstüste, birbirinden farklı ve (o çok güç oyunlarda, hayranlıkla (o seyre- denlerin, körpe bir kabiliyetin "is- tismar "ından sözetmeleri de aynı de- recede şaşırtıcıdır. Sanat kaabiliyeti ya vardır, ya da yoktur. Tiyatroda sanat kaabiliyetinin istismarı, diye bir şey düşünülemez. Sahne kabili- yeti, işledikçe ışıldayan kılıçlara ben- zer. Temenni edilecek tek şey, (oA- levin, her zaman, kabiliyetini geliştirecek, sanat değeri olan eter- lerde vazife almasıdır. Ancak bunun tersi yapıldığı, Alev rastgele oyun- larda halka bir küçük "harika akt- ris" göstermek için ei çıkarıl- dığı gün, ancak o zaman bir istis- mardan sözedilebilir. AKİS, 8 EKİM 1962 Alev ve Lale Oraloğlu Anasına bak, kızını al “Karanlığın içinden (Oavoğlu emi ilk oyun olarak (o çıkardığı piyes, oOGö- nül Karacanın Amerikalı o tanınmış yazar William Gibson'dan o çevirdiği "Karanlığın İçinden"dir. İki, üç yıl kadar önce, ANTA tiyatro toplu- luğuyla yurdumuza gelen ünlü Ame- rikalı sanatçı Helen Hayes'in ve ar- kadaşlarının Ankarada oynamış ol- dukları bu oyun, hayat mücadelesini bütün dünyanın ibretle takibetmiş olduğu, sağır ve kör Helen Keller'in, daha doğrusu onu yetiştirmiş olan öğretmeni Annie Sullivan'ın örnek macerasıdır. "Goothe ile Konuşma- lar" yazarı Eckermann gibi, Annie Sulivan da unutulmuştur, ama ikisi- nin de eseri yaşamıya devam ediyor. William Gibson, "Karanlığın O İçin- den" piyesini yazmakla, bu unutulan yaratıcıyı, Annie Sullivan'ı, dünya seyircilerine hatırlatmıştır. Sahnedeki oyun ÜS perde içinde, çok değişik | tab- loları, on beşe yakın kişileri olan ve geçen yüzyılın sonlarına alt kos- tümlerle oynanması gereken bir oyu- nu, Oraloğlu Tiyatrosunun o kü çük, fazla derinliği, hele yüksekliği olmıyan sahnesine sığdırmak kolay iş değildi. Lâle Oraloğlu, başrolünü de üzerine aldığı oyunu sahneye oko- yarken bütün güçlükleri, Teoman Berkin havayı veren dekorları için- de, yenebildiği kadar yenmiş, yene- 31