peni günü sabah saat 8 den 12 ye kadar devam edilen müzake- relerden sonra Konsorsiyum ancak akşamüstü 17'de tekrar toplanabildi. Bu ikinci toplantıda, Plânın kati şekli görüldükten sonra asıl müza- kerelere geçilmesi karar altına alın- dı. Öte yandan Konsorsiyum, Plâ- nın tatbikatına 1963 yılı başında baş- lanacağını göz önünde tutarak, Tür- kiyeye yapılacak yardımın Aralık a- yına yetiştirilmesini sağlamak ama- cı ile ikinci toplantı tarihini 13 Ka- sım olarak tespit etti. Plânın ihtiyaç gösterdiği 1,5 mil- yar dolarlık dış yardımın sağlanaca- ğına muhakkak gözü ile bakılmakla beraber Konsorsiyuma üye (o çeşidi devletlerin yardım konusundaki gö- rüşlerinin birleştirilmesi, o çözülmesi oldukça çetin bir problem mahiyeti- ni arzetmektedir. Problemin en önem- li kısmını A.B.D. ile Konsorsiyuma üye devletlerin yapılacak (o yardımı hangi oranlarda paylaşacakları hu- susu teşkil etmektedir. Bilindiği gi- bi. A.B.D. geniş bir tediye açığı teh- likesi ile karşı karşıya bulunduğunu ileri sürerek oranların yüzde 50 nis- petinde olması tezini savunmaktadır. Öte yandan, Konsorsiyuma üye dev- letler yardımı tek elden Konsorsiyum vasıtasıyla mı, yoksa ayrı ayrı ken- di şartları muvacehesinde mi yapa- caklardır? Bu konunun da henüz ce- vabı verilmiş değildir. Nitekim, Kon- sorsiyum Başkanı Ripken, geçen ay Türkiyeye yaptığı ziyarette, bu hu- susu aydınlatmaktan çekinerek: "— Şimdilik bir şey o bilmiyorum, Her şey Kansorsiyum o toplandıktan sonra kararlaştırılacaktır" demiştir. Yardımın halli zor (o problemle- rinden bir diğerini de, yardımların şekli ve şartları teşkil (etmektedir. Konsorsiyuma üye devletler (kredi, hibe ve teknik yardım şeklindeki yar- dımları hangi ölçüler dahilinde ya- pabileceklerdir? Açılacak olan kre- dilerin vâde ve faizleri ne olacaktır? Türkiye, ağır dış borçların yükü al- tında olması sebebiyle önümüzdeki ilk 5 yıl zarfında mevcut taksitlerin haricinde yeni bir ödemeye daha gi- rişebilecek mali kudrette değildir. Öte yandan Avrupa devletlerini de alış- kın oldukları kısa vâde ve yüksek faizli kredilerden, uzun vâde ve dü- şük faizli kalkınma kredilerine çeke- bilmek son derece güç olacaktır. Bütün bu avantaj ve dezavantaj- lar gözönüne alınarak yapılacak bi- lançoya göre, A.B.D. ve Dünya Ban- kasından hibe şeklindeki (o yardımla- rn, OECD ve Konsorsiyuma oüye devletlerden ise ancak uzun vadeli ve düşük faizli kredilerle bol teknik yardım sağlanabileceği umulmakta- dır. AKİS, 8 EKİM 1962 AKİS — 540 27