hüviyet sahibi olmaksızın oturan ve iplerini her önüne gelene, şartlara göre teslim eden Ragıp Gümüşpala- nın hiç bir lider vasfına sahip bulun- maması oynadı. Hâdiselerin başlama- sı üzerine Ankaradan Genel Başka- na telgraf çekildi. Pala Paşa, millet sandığı üçbuçuk adamın alkışına do- yamadığından turnesini kesmedi. Du- rum vehamet kesbedip te yeniden baş- kente davet olununca döndü ve Genel İdare Kurulunun tensibiyle İnönüye gitti. Giderken de yanında bir kala- balık kafile götürdü. Konuşma gös- terdi ki, Pala Paşanın dünyadan ha- beri yoktur ve olanlardan hiç bir şey anlamamıştır. Başbakana ondan şi- kâyet etti, bundan şikâyet etti. Kong- relerde ne vatani, milli, hamasi laflar Gökhan Evliyaoğlu Baş belası ettiğini, halbuki "karşı taraf gazete- leri"nin bunlardan hiç bahsetmeyin sadece affı ileri sürdüklerini di. -Galiba, kendi gazetelerinin man- şetlerini görmemektedir-. Sonra, du- rumun ciddiyetiyle zerrece alâkalı ol- mayan, ama kendi çapını pek güzel belli eden taleplerde bulundu. Efendim A. P.nin indirilen tabelası törenle yerine asılacak, İnönü ve Hükümet ü- yeleri de bu törende hazır bulunacak- lardı. Galiba Pala Paşa, Başbakanı Muammer Çayuşoğlu sanmaktaydı. Başbakan A. P. Genel Bakanından bütün bunları bırakmasını, Muhalefe- tin korunabilmesi için kendisine yar- dımcı olmasını, tahriklerden sakınma- larını, kütleleri karşı karsıya getire- cek davranışlara yol açmamasını söy- 2 "Burası İngiltere değil, birader!,, m Demokrasinin beşiği. Hürriyetlerin her türlüsünün caiz ol- duğu memleket 'Hyde Park'a git, istediğine söv. İsadan Kraliçeye, kime küfredersen et, polis sadece seni korumak maksadıyla müdahale eder. Hiç kimse sesini çıkarmaz." Parlamentarizmin asarlardır hüküm sürdüğü belde İngilterede naziler geçenlerde, bir avuç adam halinde, kollarında gamalı haçlarla sokağa dökülüp gösteriye kalkışınca halktan bir ara- ba dayak yediler. O İngilterede, Demokrasinin beşiğinde, Hürriyetlerin her türlüsünün caiz olduğu memlekette, Parlamentarizmin asırlardır hüküm sürdüğü beldede, Tabii, ingiliz polisinin gözü önünde Acemiliğimizden, Demokrasi konusunda bir garip kompleks içinde- yiz. En küçük hâdisede, ümitsizlik içinde feryat ediyoruz: "Birader, biz kimt Demokrasi kim? İngiltere mi burası?" Hayır, İngiltere değil. aşu bakımdan değil: Bizde olanlar İngilterede olunca kimsenin kılı kıpırdamıyor! Bilir misiniz ki Avam Kamarasında İktidar ile Mu- halefetin oturduğu yerler arasındaki mesafenin ölçüsü kılıç uzunluğu- dur? İktidar ile Muhalefet Avam Kamarasında iki kılıç boya mesafede oturmaktadır. İngiliz parlamentarizmi böyle kurulmuştur. Dünyanın en çok kavgaya, döğüşe, küfüre ve patırdıya sahne olan parlamentosu Türk parlamentosu olmaktan çok uzaktır. Bizim Meclisi- mizden önce bu şerefe sahip dünya kadar parlamento vardır: Fransızın- dan İtalyanına, yunanından japonuna.. Demokrasinin, mükemmel yağ- lanmış bir mekanizma gibi işlediği bir tek memleket dünyada yoktur. Bizde çıt çıktı mı bütün ümitler sönüyor, karamsarlık yüreklere dolu- yor, rejim aleyhtarlarının telkinleri mesafe alıyor. Acemilik, işte asıl bunlar.. İngilterede bir takım soytarılar nazizm propagandasını yolla- ra dökmeye kalkışınca hırpalanmıyorlar mı? Parisin L'Humanite ga- zetesi tahrik ve tecavüzü tahammülün dışına çıkarınca, Komünist Par- tisi çok azıtınca galeyana gelenlerin hücumuna uğrayıp zarar görmü- yor mu? Bunlar elbette ki iyi şeyler değil.. da Orada nasıl bundan dolayı "Haydi, denilmiyorsa burada da başka telkinlere kulak vermek caiz olamaz. Böyle söylediniz mi "Canım, onların tuzu kuru, Bizimki öyle mi? Bi- zim bin tane meselemiz var" “denilir, İngiltere veya Fransanın tuzunun bugün kuru olup olmadığını bir tarafa bırakınız. Ama, oralarda rejim tuzların pek mi kuru bulunduğu zamanlarda yerleşmiştir? Ama burada da değil, orada Demokrasiye paydos diyelim" ki yılana sarılmak bir başka şeydir. Hep hatırda tutulması gereken şu- dur: Demokrasi belki iyi işlemiyor ama, her halde Mehmet Ali Yol- daşla Gökhan Begin dünyalarından daha mesut bir dünyayı bize sağ- lıyor! ledi ve bir nebze, hareketlerin mana- sını anlatmaya çalıştı. Tehdit edilenin doğrudan doğruya rejim olduğunu bil- dirdi. İşi zorlaştırmada A.P. nin hiç bir menfaati bulunmadığım hatırlat- a Kafile, memleketteki kuvvet dengesi ni hiç anlamamakta berdevam halde e am ayrıldı. Tevetoğlunun tefsirleri pe'inin Genel İdare Kurulu, o gün e sonra toplandı. Yeniden bir yol çizdi. Bu çizgide Irkçı Ekalli- yetin talihsiz A.P. idarecilerine ge- ne galebe çaldığını görmemek elde değildir. Genel İdare Kurulunda Te- vetoğlu ve arkadaşları, Gümüşpala ile hempası sandıklan birkaç kişinin ağzından girip burnundan çıktılar. Tevetoğlunun komünistlerin faaliyet- leri hakkındaki akademik nutku mekli Generali fazlasıyla (alâkadar etti ve nümayişlerin komünistler ta- rafından tertiplendiğini, hele (omeş- hur beyannameden sonra artık bun- da tereddüd edilecek bir nokta kal- madığı kanısına varmasına sebep ol- du. Zira Tevetoğlu yaptığı konuş- mada olaylarda bolşevik metodları- nın kullanıldığını söylemiş ve bu ko- nuda misaller vermişti. A. P. Genel İdare Kurulunun ge- nel olarak politikasını tayin şekli şöyle oldu: Evvelâ mutedil hareket AKİS, 8 EKİM 1962